Türkiye'de mevsimlik tarım işçileri ve onların çocuklarına yönelik hayata geçirilen Göç Okulu projesi, 2012 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yürütmüş olduğu ‘Toplumsal Cinsiyet ve Medya Atölyesi’ kapsamında başlatılan bir foto röportaj çalışması ile başladı.
Habertürk’ten Çiler Özceylan’ın haberine göre, çalışmanın amacına göre, özellikle mevsimlik tarım işçiliği ile mevsimlik tarım işçisi kadınların toplumdaki yerini araştırmak olduğu bildirildi. Türkiye’nin birçok yerinde açılan sergiler ses getirdi ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA)’nun dikkatini çekti.
2012 yılında Anadolu Üniversitesi ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) arasında imzalanan protokol ile Göç Okulu projesi, pilot olarak seçilen Eskişehir Alpu İlçesi'nde resmen başladı. Proje o kadar büyüdü ki; 13 Nisan 2015 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’ da projeye dahil oldu ve 2 yıllık yeni bir protokol daha imzalandı.
Üniversite öğrencisi olarak başlattığı projeye Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu İnsani Yardım Danışmanı ve aynı zamanda proje koordinatörü olarak devam eden Handan Kaygusuz, mevsimlik işçiler üzerindeki ilk gözlemlerini şöyle anlattı:
“Alpu İlçesinde tarım işçiliği yapan ve kırsalda yaşayan bu kesim zor şartlar altında çalışıyor. Bir çadırın içerisinde 10 kişi yaşıyor, çocuk ölüm riski 3 kat fazla. İnsanlar su, elektrik gibi doğal ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Bunun yanında tarım işçileri birçok bulaşıcı hastalıklarla karşı karşıya kalıyor. Sağlıksız koşullarda yaşam mücadelesi veriyorlar.”
Projenin hayata geçmesi ile birlikte kapsamlı bir çalışma başlattıklarını ifade eden Handan Kaygusuz, mevsimlik işçilerin ilk olarak sağlık taramasından geçtiğini ve bu konuda bilinçlendirildiğini söyledi. Kaygusuz "Sağlık alanında diş taramaları yapıldı. Kadınlara üreme sağlığı ve doğum kontrolü ile ilgili bilgilendirmeler yapıldı. Doğum ölüm riski mevsimlik kadın işçiler arasında çok yüksek. O yüzden özellikle kadınların bilinçlendirmesi önceliklerimizden biriydi." dedi.
Handan Kaygusuz, "Göçün en önemli mağdurlarının ise çocuklar. Bu konuda ise çocuklar bir göçün içerisinde doğuyor. Şanlıurfa’da 4 ay boyunca örgün eğitime devam eden tarım işçisi çocuklar geri kalan 8 ay boyunca okuldan uzak kalıyor. Göç okulu tam da bu noktada eğitim vermeye başladı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteği ile çocuk ve yetişkinlere okuma-yazma kursları açıldı. Ve biz 13 Nisan 2015 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Birleşmiş Milletler ve Anadolu Üniversitesi iş birliğinde 2 yıllık bir protokol imzaladık" şeklinde konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın atadığı 6 branş öğretmeninin 5 ay boyunca çadır okullarda eğitim verdiğini aktaran Kaygusuz, Eskişehir’in Alpu ilçesinde pilot olarak başlatılan 2 eğitim çadırındaki eğitimlerinde şimdiye kadar 30 yetişkin tarım işçisine okuma-yazma sertifikası verildiğini ve 10-25 yaş arasında tarım işçi yetişkin ve çocuklara eğitimler verilerek bu hizmetten yaklaşık 400 kişinin yararlandığını söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın Göç Okulu projesine dahil olması ile birlikte projenin daha da sağlamlaştığını vurgulayan Kaygusuz "Siyasi ve yasa yapıcılara bizim bunu göstermemiz gerekiyordu. Mevsimlik tarım işçiliği ile ilgili komisyonun kurulması ve belirli kararların alınması bu çalışmalar sayesinde gerçekleşti. Bugün 64. Hükümet Eylem Planına dâhil ettiği -Tarım İşçi Çocuklarının Eğitimleri- bize büyük sevinç yaşattı." diye konuştu.
26 Nisan 2016 yılında başlatılacak eğitimlerin, Anadolu Üniversitesi’nin verdiği 2 konteyner ile son hızla devam edeceğini belirten Kaygusuz "Göç Okulu Projesinin asıl hedefi Türkiye’nin her yıl 48 iline göç eden tarım işçilerinin gittikleri tüm illere bu çalışmayı taşımaktır. Aynı zamanda projenin amacı; Türkiye’nin dışında dünyaya bir model oluşturmaktır. Çünkü Dünyada tarım işçilerinin sayısı resmi rakamlara göre 90 milyonun üstünde yer alıyor." dedi
Göç Okuluna büyük emek veren ve isim babası olan Prof. Dr. Erol Nezih Orhon “Göç Okulu, mevsimlik tarım işçisi çocukları, gençleri, kadınları ve kırılgan grupları eğitim, sağlık, topluma ve sosyal yaşama katılım, iletişim konularında güçlendirmeyi; bilgi, beceri ve olumlu davranış geliştirmeyi, kamu hizmetlerinden yararlanılmasının artırılmasını hedefliyor. Bu çerçevede eğitim, sağlık, iletişim, savunuculuk, sosyal yaşam, genel kültür alanlarında eğitim, bilgi ve hizmet sunma ve atölyeler gerçekleştirme gibi hizmetleri yürütmeyi öngörüyor” dedi.