Eşref Kolçak: İbrahim Tatlıses'i insan diye kabul etmem

Eşref Kolçak: İbrahim Tatlıses'i insan diye kabul etmem

Yeşilçam oyuncularından 90 yaşındaki Eşref Kolçak  ses sanatçısı oğlu Harun Kolçak'ın vefatının ardından konuştu. Hastanede kanser tedavisi gören oğlunu ziyaret etmediğini, onu en son konser verirken gördüğünü söyleyen Kolçak, "Menajeri birkaç kez Harun’u görmemi istedi ama 'Çocuklar, hayalimdeki Harun nasılsa öyle kalsın' dedim. En son Mayıs ayında Yalova’daki konserinde gördüm" dedi. Harun Kolçak'ın öleceğini 3 saat önce hissettiğini söyleyen baba Kolçak, oğlunun ölümünden sonra yazdığı yazısı nedeniyle kamuoyunda tepki çeken Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu için de "Evet. Adamı tanımam... Cengiz Semercioğlu diye biri yazmış. Ya bu kadar terbiyesizlik olur mu? Ayıptır! Ölen birini kötüleyerek ne kazanırsın be adam. Alkol tamam... Ama Harun katiyen uyuşturucu kullanmadı. Doktoru da açıkladı. O yazıyı yazana küfür bile etmem!" dedi.

Eşref Kolçak, "Haruncuğum yapımcılar tarafından çok harcandı. İnsan diye kabul etmediğim İbrahim Tatlıses... Ondan evvel de Şahin Özer denen ahlak yoksunu... Biri üç yıl, öbürü dört yıl Harun’u oyaladı. Oğlanın yedi yılını mahvettiler. 'Bugün yarın, bugün yarın' diye diye albümlerini yapmadılar, bırakmadılar da... Alkolle o hırsını tatmin etmeye çalışıyordu ama mutlu öldü" diye konuştu.  

Ses sanatçısı Harun Kolçak  prostat kanseri tedavisi gördüğü hastanede 62 yaşında yaşamını kaybetti. Kolçak'ın cenazesi Teşvikiye Camii'nde kılındıktan sonra Bursa'nın Gemlik ilçesindeki mezarlığa defnedildi.

Posta gazetesinden Işıl Cinmen'e konuşan Eşref Kolçak'ın açıklamalarının tamamı şöyle: 

-Başınız sağ olsun. Evlat acısının üzerine acı yoktur derler...  Ben en son 70 yıl önce üzüldüm kızım. En büyük acıyı anacığımı kaybettiğimde yaşadım. Hayatın bittiğini düşündüm. Yıl 1947’ydi. 20 yaşındaydım. Sonra 56 yıllık eşimi kaybettim, şimdi oğlumu... Ne eşim ne de oğlum için üzüntü duydum. Gayet tabii üzüldüm ama anamdan sonra hiçbir acı kalbime ulaşmadı. Kendimi yerlere atıp, paralamadım.

-Nasıl böyle güçlü kalabiliyorsunuz? Bak şunu sakın unutma: Ana rahmine düştüğümüz andan itibaren alnımıza ne yazılmışsa onu yaşarız. Şimdi arıyorlar beni, “Eşref Abi üzüntünü paylaşıyoruz. Beraberiz..” falan. Ya kardeşim... Allah’ın taksiratı... Ne yaparsak değiştiremeyiz.

Harun'u en son mayısta gördüm

-Oğlunuzu en son ne zaman gördünüz? 

Hastaneye gitmedim. Onu o halde görmek istemedim. Harun da, “Babam haklı. Beni bu halde görmek istemez” dedi. Menajeri birkaç kez Harun’u görmemi istedi ama “Çocuklar, hayalimdeki Harun nasılsa öyle kalsın” dedim. En son Mayıs ayında Yalova’daki konserinde gördüm. Hali hoşuma gitmedi.

-Size söylediği son cümle ne oldu?

“Ben iyiyim. Telefonu doktora veriyorum, doktorla konuş.” Son cümlesi buydu. Öleceğini biliyordu. Uzatmak istemedi. İlaçlarını da kasıtlı olarak almıyordu. 15 Temmuz doğum günüydü, birkaç gün sonra da öldü... Ama öldüğünü hissettim biliyor musun?

Öleceğini üç saat önce hissettim

-Nasıl?

Harun, Yengeç burcuydu. O gün mutfağa girdiğimde buzdolabımdaki yengeç mıknastısının yere düştüğünü gördüm. Yerde duran yengece baktım ve “Oğlan gidiyor” dedim. Nitekim üç saat sonra gitti. Onu burada, Gemlik’te defnettim. Harun’u anneciğinin kucağına verdim. Zamanı gelince ben de yanlarına yatacağım. Cenazesi kalabalıktı, seveni çoktu ama beni çok üzen bir şey oldu.

-Uyuşturucu ve alkol kullandığıyla ilgili yazı mı?

Evet. Adamı tanımam... Cengiz Semercioğlu diye biri yazmış. Ya bu kadar terbiyesizlik olur mu? Ayıptır! Ölen birini kötüleyerek ne kazanırsın be adam. Alkol tamam... Ama Harun katiyen uyuşturucu kullanmadı. Doktoru da açıkladı. O yazıyı yazana küfür bile etmem!

İbrahim Tatlıses'i insan diye kabul etmem

-Harun Bey’in alkol sorunu var mıydı?

Vardı. Bir-iki defa hastaneye zor yetiştirdim. Ben de zamanında çok alkol aldım ama bir yerden sonra gider yatardım. Ah benim dik kafalı Harun’um... O öyle değildi ki... Komaya girene kadar devam ederdi. Çok üzülüyordum ama “Baba karışma sen” derdi. Üzerine gittikçe daha beter olur diye gitmedim. Başkasına zarar veremediği için kendisine verdi. İncitmemek için incindi.

-Niye üzgündü?

Haruncuğum yapımcılar tarafından çok harcandı. İnsan diye kabul etmediğim İbrahim Tatlıses... Ondan evvel de Şahin Özer denen ahlak yoksunu... Biri üç yıl, öbürü dört yıl Harun’u oyaladı. Oğlanın yedi yılını mahvettiler. “Bugün yarın, bugün yarın” diye diye albümlerini yapmadılar, bırakmadılar da... Alkolle o hırsını tatmin etmeye çalışıyordu ama mutlu öldü. -Öldüğünde aradılar mı sizi?  Hayır. Arasalardı suratlarına kapatırdım. Ama Yeşilçam’dan hemen hemen herkes aradı. Cüneyt Arkın, Fatma Girik, Ediz Hun, Türkan Şoray...

-Ortada dolaşan vasiyet gerçek değil, değil mi? Organlarını bağışladığı, mezar taşı istemediği, hayvanları insanlardan daha çok sevdiği yazıyor...

Öyle bir vasiyet yok. Akıl var mantık var, her yeri çürümüş biri neresini bağışlayacak? Kim yazdı hiç fikrim yok.

Çalışarak ölmek istiyorum

Maddi durumu nasıldı? 

Tedavi masrafları sorun oldu mu? Hayır. Son dönemde gayet iyiydi. Harun’un maddi sıkıntısı yoktu. Ben yardım edemedim. Çünkü yaklaşık 20 yıldır bana iş vermiyorlar. Neden?  Yaşınıza uygun birçok rol var... Ben de bilemiyorum ki! Fikret Hakan da çalışmadan gitti. Bana bazen ödül veriyorlar. Ne ödülü veriyorsunuz, iş versenize... -Şimdi bir rol gelse...  Rol gelse fırçayı önce teklifi getirenler yiyecek! Bu zamana kadar nerede kaldınız diye... Ben çalışarak ölmek istiyorum.

-Nasıl geçiniyorsunuz?

Hem benim hem de eşimden kalan sigorta primlerim var. Onlarla idare ettim bugüne kadar. Ama ben çalışmak istiyorum. Sanatçı çalışmadığı zaman büyük ızdırap çeker. -Sürekli Gemlik’te mi yaşıyorsunuz?  Erzurum’un İspir kazasının Gaziler köyündenim. Köy çocuğuyum. Ama 35 yıldır Gemlik’te yaşıyorum. Rahmetli kayınvalidem buradaydı. Daha sonra biz de ev aldık. Geliş o geliş. İstanbul’da çalışırken de buradan gelip gidiyordum.

En iyi arkadaşım Allah

-Buradaki hayatı seviyor mu?

Mübalağa etmiyorum, 90 yaşında bu sağlığı buradaki yaşamıma borçluyum. Oksijen alıyorum. Yeşillik görüyorum. Harun çok kez, “Baba ikimiz de yalnız yaşıyoruz. Gel, İstanbul’da birlikte yaşayalım” dedi ama ben İstanbul’a gitseydim ölürdüm.

-Burada gününüz nasıl geçiyor?

İşte böyle... Yalnız yaşıyorum. Yardımcım falan yok. 56 yıl boyunca evliydim. Eşim Özcan’dan kalma alışkanlık, hiçbir zaman kahvaltı etmeden güne başlamadım. Harikulade yemek yaparım. Öğle yemeği yemem. Akşam 8’den sonra mükellef yemek yerim. İçki yok.

-Sigara?

Yavrum ben 30 yıl boyunca bırak sigara içmeyi, günde en az iki paket sigara yedim. 44 yaşındayken doktorum, “Sigarayı bıraksan başka bir b.kun yok” dedi. Ben de çıkardım paketi önüne koydum. Bir daha da dokunmadım. Sigarayı bıraktığım an 10 yıl gençleştiğimi hissettim. -En iyi arkadaşınız kim?  Allah. Bizim camiadan kimseyle kırgınlığım olmadı. Yalnızlığı severim. Şikayetçi değilim.

Evlenmesini çok isterdim

-Siz iyi bir baba oldunuz mu?  Ben baba değildim, arkadaştım. Küçücükken bile onunla hep yetişkin gibi konuştum. Bebekliğinden beri çok meraklıydı. Her sorusuna uzun uzun cevap verirdim. Eşim bile bu kadar üzerine düşmemi yadırgardı. Onun hep bilinçli bir çocuk olmasını isterdim. -Bir pişmanlığınız var mı?  Evlenmesini çok isterdim. Özellikle de anacığı... Herkesin torunu var. Ben de torunum olsun isterdim. Öldüğümde bizden kimse kalmayacak.

-Evlenmesi için baskı yaptınız mı?

Yürüme engelli bir arkadaşı vardı. Çok iyi bir ailenin kızıydı. Biz evlenmelerini istedik. “Baba ben evlenemem” dedi. -Cinsel yönelimi sebebiyle onu reddettiğinize ilişkin söylentiler vardı...  Ne olursa olsun, o benim oğlumdur. Öyle şeyler insanın kendisini ilgilendirir. Harun’un Hıristiyan olduğu haberleri de çıkmıştı. O haberi çıkaran kişi sonra benden özür diledi. Anadolu’ya gittiğimde bile sürekli oğlumu neden terk ettiğimi soruyorlar. Bunları söyleyenlerin baba-oğul münasebetinden haberi yok mu? İyi veya kötü o benim oğlumdur. Neden reddedeyim?

Arta kalanlar...

Devran Çağlar diye birinin varlığını bana da söylediler. Benim çocuğum olduğunu iddia ediyormuş. Hayret ediyorum. Tanımam etmem. “Getirsin anasını göreyim” dedim. Benim bir oğlum var, o da Harun. Eşimin bir hamileliği daha olmuştu ama çocuk doğarken öldü. Yaşasaydı bugün 70 yaşında bir kızım olacaktı.

Gençken yemediğim halt kalmadı. Birçok hanımla beraber oldum. Ama evlendikten sonra eşimi hiç aldatmadım. Benim için en temiz kadın karımdır. Gençliğimde Ses Tiyatrosu’ndaki sayılı baletlerden biriydim. Tek tesellim anacığımın bir defa da olsa beni sahnede seyretmesi. Babam, balet olduğum için benimle bir kere bile konuşmadı. Anacığımı kendi elimle toprağa verdim ama şu an mezarının yerini bilmiyorum.