Doç. Dr. Barbara Pusch Mercator-İPM Araştırmacısı, Sabancı Üniversitesi
Yabancı basında bir süredir Estonya’nın dünyanın her tarafından gelen insanlara e-vatandaşlık vereceği ile ilgili haberler çıkıyor. Söz konusu haberlerde, Estonya’nın e-vatandaşlığı şu sözlerle tanıtılıyor: ‘Ulusal bir kimlik düzeni küreselleşiyor, ‘Estonya, insanları e-vatandaşlığa davet ediyor’, ‘Estonya hükümeti e-vatandaşlık uygulamasına geçiyor. Artık herkes Estonya vatandaşlığına başvurabilecek…’
Haberlere bakılırsa bu uygulama, insanların çevrimiçi ve çevrimdışı kimliklerinin eş değer görüldüğü bir dünyaya doğru bir ilk adım olarak yorumlanabilir. Estonya’nın bu yeni uygulaması acaba ulus devletin sonunun başlangıcı mıdır? Postmodern vatandaşlık hallerini tartıştığımız günlerde bu soru oldukça anlamlı… Göç, ulusaşırılık ve toplumsal aidiyet statüleri üzerinde çalışan birisi olarak e-vatandaşlık uygulamasına dair haberler çok ilgimi çekti. E-vatandaşlık acaba tam olarak ne anlama geliyor? E-vatandaşlık insanlara ne gibi haklar veriyor? Nasıl başvurulabilir? Ve daha da önemlisi Estonya bu yeni uygulamayla neyi amaçlıyor? Merakımı gidermek için biraz araştırdım.
Estonya en kuzeydeki Baltık ülkesidir. 1991 yılında bağımsızlaştı, 2004 yılında AB’ye girdi. Estonya’nın toplam nüfusu ve Kayseri’nin nüfusu yaklaşık olarak aynı. 2013 yılında Kayseri’de 1.295.355 kişi oturuyorken, 2011 yılında Estonya’nın nüfusu 1.294.486 idi. Küçük bir ülke olmasına rağmen yeni teknolojiler konusunda birçok ilke imza attı. Bu bağlamda Estonya’da Skype gibi birçok yeni teknolojinin geliştirildiğini ve ülkenin dünyanın en gelişmiş e-devlet sistemine sahip olduğunu vurgulayalım. Acaba e-vatandaşlık ile bir nüfus sorunu mu çözülmek isteniyor? Hayır! Estonya’nın amacı bambaşka!
Estonya, oldukça muhafazakâr bir vatandaşlık rejimine sahip. Nitekim bağımsızlaştıktan sonra Sovyet döneminden miras kalan nüfus yapısını uluslaştırmak için 1992 yılında 1938’deki vatandaşlık kanunu yeniden kabul etti. Bu kanuna göre yalnızca 1940’dan önceki (Sovyetler Birliği’nin ülkeyi devralmasından önceki) vatandaşlara doğrudan Estonya vatandaşlığı verildi. Bununla bağlantılı olarak Estonya nüfusunun % 30’u (özellikle etnik Ruslar ve Rusça konuşan azınlıklar) fiilen vatansız kaldı. Estonya’da bu gruba ‘belirsiz vatandaşlığa sahip insanlar’ deniliyor. Vatansızlıktan kurtulmak için bu insanların üç farklı seçenekleri var: Estonya vatandaşlığına başvurmak, başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmek veya ülkeyi terk etmek. Çoğunluk bu üç yoldan birini seçti.
Estonya, 1995 yılında daha çağdaş bir vatandaşlık kanununu kabul etmesine ve bu kanun özellikle AB üyeliği sürecinde bir takım düzeltmelerden geçmesine rağmen Eylül 2012’de Estonya nüfusunun % 16’sı halen Estonya vatandaşı değildi. Nüfusun % 7’si ise fiilen vatansız durumdaydı. Kuşkusuz bu durumun birçok nedeni var. Ancak reformdan geçirilmiş Estonya vatandaşlık kanununda, Estonya’da yerleşmiş etnik Estonyalı olmayanlar için halen birçok engel söz konusu. Bu engellerin en önemlisi, hem yazılı ve hem de sözlü olarak yapılan dil ve vatandaşlık sınavı. Priit Järve ve Vadim Poleshchuk’nin ‘Estonya Vatandaşlığı Raporu’nda, Estonya’daki siyasal iktidar, vatandaşlık politikasını ülkede etnik-ulusal (ethno-national) bir homojenlik yaratmak ve Sovyet döneminde yerleşmiş grupların siyasal etkisini sınırlandırmak için kullanıldığı vurgulanıyor.[1] Başka bir deyişle Estonya’nın vatandaşlık rejimi, ülkenin etnik ve muhafazakâr uluslaştırma projesinin önemli araçlarından birisi.
Onlarca yıldır ülkede yaşayan etnik Estonyalı olmayanları kendilerinden saymayan Estonya’da bonkörce dağıtılacak olan sözde e-vatandaşlık statüsü nedir? Neye ve kime yarıyor? Ne var ki, e-vatandaşlık denilen kimlik statüsünün sırrını çözmek için e-Estonya’nın resmi web sayfalarına kısaca bir göz atmak yeterli[2]: İlk olarak medyada e-vatandaşlık olarak adlandırılan yasal mensubiyet statüsü yanlış çevrilmiş. Burada söz konusu olan e-vatandaşlık değil e-ikamet. Resmi ikamet statüsü dünyada birçok göçmen için son derece önemli olduğu gibi kuşkusuz birçok göçmenin de durumunu iyileştiriyor. Buna rağmen, en gelişmiş ikamet statüsü bile elbette ki, haklar ve olanaklar açısından bir vatandaşlık statüsüne eş değer değil. İkinci olarak e-ikamet statüsü insanlara bir ülkenin sınırları içeresinde fiilen oturma hakkı vermez. E-ikametin ‘e’sinin işaret ettiği gibi; kişinin bir ülkenin siber alanında ‘bulunma hakkı’ veriyor… ‘İnternette zaten istediğim gibi dolaşıyorum’ diyebilirsiniz. ‘Bu uygulama gündem yaratmak için medyatik bir manevradan ibarettir’ diye de düşünebilirsiniz. Ama yanılıyorsunuz.
Kanaatimce bu yeni e-uygulama eski liberal/neo-liberal rejimin son versiyonu. Nitekim Estonya hükümeti e-ikamet uygulamasıyla dünyanın her tarafındaki insanlara dijital bir devlet kimliği veriyor. Böylece e-kimlik sahipleri Estonya’nın önde gelen dijital servislerinden yararlanma fırsatına sahip oluyorlar. Estonya’nın resmi web sayfasına baktığımızda e-ikamet’in özellikle de iş çevreleri için oldukça yararlı olduğunu görüyoruz. Nitekim e-ikamet sahipleri resmi dijital bir imzaya sahip oluyorlar ve Estonya’ya gelmeden her türlü evrakı imzalayıp, banka hesabı açabiliyorlar. Ayrıca Estonya’ya adım atmadan yeni bir AB ülkesinde şirket kurup AB piyasalarına girebiliyorlar vb.
Estonya e-ikamet sahiplerine herhangi bir vize kolaylığı veya oturum hakkı vermiyor ama küreselleşen dünyada malların ve paranın daha da kolay dolaşabilir hale gelmesini sağlıyor. Bu politikanın öbür yüzünde ise insanları AB dışında tutmak siyaseti var. Yani insanlar bulundukları yerlerden kımıldamasınlar ama para ve mallar rahatça dolaşsın. Başka bir ifadeyle bu uygulama Avrupa’yı kaleleştirmek için yeni bir adımdan ibaret.
Ehhh-Estonya, kimseyi boşuna heveslendirme!