'Ethem Sarısülük, Sırrı Süreyya Önder'lerin, Ahmet Hakan'ların oyununa geldi!'

'Ethem Sarısülük, Sırrı Süreyya Önder'lerin, Ahmet Hakan'ların oyununa geldi!'

Ankara’daki Gezi Parkı eylemlerinde Ethem Sarısülük’ü öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz’ın 7 yıl 9 ay 10 gün ceza almasını değerlendiren Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Ahmet Karahasanoğlu, “Ethem Sarısülük, Gezi isyanını başlatan, Süreyya Önder’lerin.. A. Hakan’ların oyununa gelen bir genç. Tıpkı, İstanbul’da Gezicilerin oyununa gelip, geceyarısı otobanı trafiğe kapatmaya çalışırken, hızla gelen bir aracın çarpması sonucu vefat eden Mehmet Ayvalıtaş gibi” dedi.

Karahasanoğlu yazısında “28 yıla mahkum olmuş, o polis.. Sonrasında indirim uygulanmış..  ‘Haksız tahrik var’ denilmiş. 7 yıl 9 aya inmiş ceza.. Ne yapacaktı, mahkeme?  ‘Haksız tahrik de yok, indirim de yok..  Kasten öldüren de bir, kendisine taş atılan bir ortamda.. Yüzlerce insanın üzerine geldiği bir ortamda.. Şaşkınlıkla ve yanlış bir kararla, silahını ateşleyen, sonuçta bir insanın ölümüne sebebiyet veren de bir’ mi diyecekti” görüşünü dile getirdi.

Ali Karahasanoğlu’nun Yeni Akit gazetesinin bugünkü (4 Eylül 2014) nüshasında yayımlanan “Sarısülük’te ‘haksız tahrik’ yok muydu?” başlıklı yazısı şöyle:

 

“Sarısülük’te ‘haksız tahrik’ yok muydu?”

 

Ethem Sarısülük, Gezi isyanını başlatan, Süreyya Önder’lerin.. A. Hakan’ların oyununa gelen bir genç.

Tıpkı, İstanbul’da Gezicilerin oyununa gelip, geceyarısı otobanı trafiğe kapatmaya çalışırken, hızla gelen bir aracın çarpması sonucu vefat eden Mehmet Ayvalıtaş gibi..

 “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel” diyenler, sokağa döktükleri gençlerin ölümlerini, “az daha, az daha..” heyecanı ile izlediler..

Birkaç ölüm daha yaşansaydı..

Olaylar biraz daha artsaydı..

Amaçları gerçekleşecekti..

Hükümet düşecek, paralel yapı ile birlikte soldan çarklı hükümet kuracaklardı..

Ne bilsin, tüm bunları Ethem..

O zannetti ki, sokağa çıkınca.

Bir-iki slogan atınca..

Her şey daha güzel olacak..

Ama sokağa çıkmakla kalınmadı..

Slogan atmakla kalınmadı..

Otobüs durakları taşlandı..

Hatta belediye otobüsleri ateşe verildi..

Polislerin barikat kurdukları alana taşlar atıldı..

Ve sonrasında..

Gezi isyanını başlatanların dışında, hiç kimsenin istemediği o vahim ölümler yaşandı..

Gençlik heyecanı ile yapılan bir hata..

Başka hataları da getirdi..

Polis, belki de şimdilerde ortaya çıkan “paralel yapı”nın tezgahı ile..

Göstericilere kimi yerde çok “şefkatli”..

Kimi yerlerde çok “sert” davranınca..

Olayları yatıştırmak isteyen bir polisimizin tabancasından çıkan kurşun, Ethem Sarısülük’ün ölümüne sebeb oldu..

Dün o polis, 28 yıl hapis cezasına çarptırıldı!

 “Yalancııı” diyecek, Gezici arkadaşlar..

Niye yalancı olayım..

Bakın mahkeme kararına..

28 yıla mahkum olmuş, o polis..

Sonrasında indirim uygulanmış..

 “Haksız tahrik var” denilmiş.

7 yıl 9 aya inmiş ceza..

Ne yapacaktı, mahkeme?

 “Haksız tahrik de yok, indirim de yok..

Kasten öldüren de bir, kendisine taş atılan bir ortamda.. Yüzlerce insanın üzerine geldiği bir ortamda.. Şaşkınlıkla ve yanlış bir kararla, silahını ateşleyen, sonuçta bir insanın ölümüne sebebiyet veren de bir” mi diyecekti..

Bu mudur adalet?

Nasıl tesbit ederiz, “haksız tahrik”i..

Şöyle tesbit ederiz:

Sanık konumundaki polis memuru..

Ethem Sarısülük’ün ölümüne sebeb olan o olay yerine.. Bir görev sebebi ile gelmemiş olsaydı..

Örneğin, gezmek için gelmiş olup..

O sırada, kafası estiği için, silahını çıkarıp.. Sonra da yoldan geçen Ethem’i gözüne kestirip, sıksaydı kurşunu..

 

İşte o zaman..

Haksız tahrik de yoktu.

İndirim de yoktu..

İşte o zaman..

28 yılda kalırdı ceza.

Kalmalıydı da..

Böyle mi oldu olay?

Hayır..

Polis, oraya, kendi keyfinden mi gitti?

Hayır!

Ethem, evine gideren.. Veya işine giderken, durup dururken bir kurşuna mı hedef oldu?

Hayır..

Tabii ki, “Gösteri yaptığı için, ölümü hak etti” demiyorum..

Zaten mahkeme de, 28 yıl hapis cezası verirken, “Tabanca kullanmamalıydın” diyor..

Ama bunu söyledikten sonra da..

Olayın arka planında yaşananları irdeliyor..

“Ethem ve yanındakiler de kusurlu” diyor..

“Cadde üzerinde, gösteri yapmamalıydılar” diyor. “Gösteri sırasında, polise taş atmamalıydılar” diyor..

“Polise taş atıldığını gördüklerinde, bunu tasvip etmeyen tüm göstericiler, oradan ayrılmalıydılar” diyor..

Tüm bunlardan sonra..

“Haksız tahrik var” diyor..

“Göstericiler de kusurlu” diyor..

Yanlış mı diyor?

“Mahkeme yanlış diyor” düşüncesinde olanlar, söylesinler..

Eğer “Haksız tahrik yok” diyorlarsa..

Hemen çıksınlar sokağa..

Akıllarına gelen herhangi bir sudan sebeb uydursunlar..

Başlasınlar gördükleri polise taş atmaya..

Madem, polise taş atmak, bir kusurlu hareket değildir..

Her gün yapsınlar bunu..

Madem normaldir; “polisin üzerine gitmek”..

Her gün tekrarlasınlar, bu tür eylemleri..

Aynı eylemi.. Demokratik olduğunu iddia ettikleri ülkelerde sergilesinler.

ABD’de yapsınlar. İngiltere’de tekrarlasınlar.

Polis kendilerine, “ne kurşun, ne gaz. Hiçbir şey sıkmıyorsa..”

O zaman gelsinler aynı mahkemeye, “28 yıl cezada kalacaktın arkadaş. Yanlış karar verdin.. Yanlış indirim yaptın” desinler..

Lütfen beyler..

Ölümlerin üzerinden, yeni ölümlere sebebiyet verecek tahriklerde bulunmayın.. Dürüst olun..

Yaşananları, olayların üzerinden bir yıl geçtikten sonra, daha serinkanlı yorumlarla değerlendirin..

“Ethem Sarısülük, bu kararla bir daha öldürüldü” diyerek.. Yeni ölümlere sebebiyet verecek gösterilerin fitilini ateşlemeyin..