Sofia BettizaBBC Dünya Servisi
Küçük Haftom neredeyse beş yaşında.
İsmi Tigray dilinde "Zengin" anlamına geliyor ama o hala yaşına göre normal ağırlığın yarısı kadar.
Doktor Haftom'un ne kadar zayıf olduğunu göstermek için kazağını yukarı çekip pantolonunu indirirken, kenardaki annesi sessizce izliyor.
Anne, adını vermek istemiyor.
Etiyopya'nın kuzeyindeki Tigray bölgesinde iki yıldır devam eden iç savaştan sonra günlük yaşama damgasını vuran açlık ve kötü beslenme realitesi işte bu.
Aslında çatışmalara son veren bir barış anlaşması imzalandı ama iki yıllık savaşın etkileri hala yaşanıyor.
Ağustos ayında Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan bir raporda Tigray'da beş yaşın altındaki her üç çocuktan birinin yetersiz beslendiği tahmin ediliyordu.
Etiyopya federal hükümetine bağlı askerlerle Tigray'daki milisler arasındaki çatışmalar devam ederken, Etiyopya ordusu kuzeydeki bu bölgeyi abluka altına almış ve gıda yardımı gitmesini büyük ölçüde engellemişti.
Makda, iç savaşla yaşıt bir kız çocuğu ama annesi Hiwot'un kucağında çok daha küçük bir bebek gibi görünüyor.
Çok rahatsız ve karnı çok şiş.
Annesi Hiwot, "Yiyecek bulmak çok zorlaştı. Günde bir öğün yemek bile çok güçleşti" diyor.
Fakat Makda hastaneye yatırıldıktan sonra kötüleşmeye başlamış.
Hiwot, "Geçen yıl da aynı sebeple hastaneye yatırdım onu. Hiç bir yardım alamadık. Eve elim boş döndüm" diye konuşuyor.
Aileleri, Haftom ve Makda'yı, Tigray bölgesinin başkenti Mekelle'deki hastaneye getirmişler. BBC, bir ay boyunca onları izledi, mülakatlar yaptı, kameraya aldı.
Geçtiğimiz Ağustos ayında hükümet güçleri ilerlemeyi sürdürünce Tigray bölgesi yönetimi ateşkes yapmayı kabul etti.
Geçen ayın başında imzalanan barış anlaşmasında Addis Ababa'daki Etiyopya yönetimi, bölgeye daha çok insani yardım göndermeyi de vaadediyor.
Doktor Kibrom Gebreselasiye 15 yıldır Ayder Hastanesi'nde çalışıyor.
Burası yedi milyon nüfuslu Tigray'ın, en büyük kamu hastanesi.
Doktor Gebreselasiye "Her gün küçük çocuklar ve annelerinin acı çektiğini ve ağladığını görmek çok ağır etkiliyor insanı" diyor ve ekiyor:
"Hastanemizde çok sayıda çocuk öldü çünkü çocuk yetersiz beslendiğinde, onlara sadece yemek vermek yetmiyor. İlaç, antibiyotik, mineral takviyesi lazım ve elimizde bunlar yok."
Bazı ihtiyaçlar gelmeye başlamış görünüyor ama ihtiyaç karşısında çok yetersiz kalıyor.
Doktor Gebreselasiye uzun zaman sonra Mekelle'ye ilk kez Kızılhaç'a ait iki kamyon ile ilaç geldiğini söylüyor.
"Gelen ilaç hastalarımızın yarısına sadece bir gün yetti" diyor içini çekerek.
İlaç yardımının ulaşmadığı her gün, daha çok hasta hayatını kaybediyor.
Doktor Kibrom Gebreselasiye "Kanser hastalarının durumu çok kötü örneğin. Tigray'da hiç bir yerde kemoterapi yapılamıyor" diyor.
"Her gün, her hafta, kanser daha da ilerliyor. Başta tedavi edilebilir bir aşamadayken, artık müdahalenin fayda etmeyeceği bir düzeye geliyor. Ağır hastalar için her gün, her saat önemli" diye ekliyor.
Kasım ortasından Aralık ayının ilk haftasına kadar Etiyopya hükümeti ve yardım kuruluşları bölgeye yiyecek, barınak ve ilaç yardımı taşıyan 1600'den fazla kamyon gönderdi.
Sadece Uluslararası Kızılhaç, Mekelle'ye Kasım ayı ortasından beri 38 kamyon yardım gönderdiğini ve yeni yardımların da yolda olduğunu söylüyor.
Kızılhaç'ın Etiyopya'daki sözcüsü Jude Fuhnwi, "Bütün insani yardım kuruluşları çaba gösteriyor ama ihtiyaçların boyutları karşısında bunlar yetersiz kalıyor" dedi.
Gerçekten ihtiyaçlar dev boyutlarda.
Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Gıda Programı, Tigray'a altı ay boyunca her hafta 2,1 milyon insana yetecek acil gıda yardımı göndermeyi hedefliyor. Program, şu ana kadar hedefini tutturabildiğini açıkladı.
Dünya Gıda Programı Etiyopya Sorumlusu Claude Jibidar, "Barış anlaşması imzalandığından beri bir çok şey daha kolaylaştı" diyor ve ekliyor:
"İki yıl süren savaştan sonra bir gecede normale dönmeyi beklemiyoruz."
Tigray'ın başkenti Mekelle hâlâ Tigray hükümetinin denetiminde fakat Etiyopya federal güçleri de kuzeyde bazı bölgeleri denetim altında tutuyor.
Mekelle'deki Ayder Hastanesi'nin bir başka bölümünde konuştuğumuz emekli öğretmen Fikadu Jember diyabet hastası olduğunu ve üç aydır ilaçlarının bulunmadığını anlatıyor:
"Buraya tedavi için geliyoruz ama cihazların çoğu çalışmıyor. Başka yerleri de deniyoruz ama abluka yüzünden hiç bir yerde bir şey bulunmuyor.
"Bir çok kişi bu yüzden ölüyor. Barış anlaşması imzalanınca ilaç gelir demiştik ama henüz bir şey geldiği yok."
Doktorlar en temel malzemeleri bulamıyor.
Doktor Kibrom Gebreselasiye, "Ameliyat eldiveni yetersiz. Aynı eldiveni yıkayıp bazen üç kez kullanmak zorunda kalıyoruz" diyor.
"Kan nakli yapamıyoruz çünkü kan torbamız yok. Dolayısıyla bir hastanın kana ihtiyacı olduğunu biliyorsak, o ameliyatı yapamıyoruz" diye ekliyor.
Aynı hastanede çalışan adını vermek istemeyen bir doktor da gelen ilaçların çok yetersiz olduğunu söylüyor.
"Hastane yaralı askerler ve sivil hastalarla dolu. Çoğuna yardımcı olamıyoruz" diyor.
Aynı doktor barış anlaşmasından bu yana tek olumlu gelişmenin merkezi hükümetin, Mekelle'nin elektriğini yeniden bağlaması olduğunu söylüyor.
Hastane yakında Twitter üzerinden HIV ilaçları ve testlerinin gelmeye başladığını bildirdi.
Fakat bütün bu yoklukların bedelini en korunaksız olanlar ödüyor.
Makda'nın annesi Hiwot, "Onun güzel bir geleceği olmasını istiyorum. Tek düşünebildiğim bu" diyor.