Bir süre önce iktidara yakın Akşam gazetesindeki yazılarına son verilen Etyen Mahçupyan, dün (15 Şubat 2016) serbestiyet.com'da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanları Yiğit Bulut ve Cemil Ertem hakkında tartışma yaratan bir yazı kaleme aldı. Mahçupyan, Akşam'dan kovulmasına neden olduğu ileri sürülen Yiğit Bulut ve Cemil Ertem'in kendisi hakkındaki "yabancı yatırımcıların komisyoncusu" suçlamasına ironi yaparak cevap verdi. "Böyle durumlarda başdanışman dünyasını iyi bildiğini vurguladığı bir eczacıya gittiğini" söyleyen Mahçupyan, eczacının “Başdanışman dünyasında herkes bilir… O ve öteki arasında uygunsuz ilişki var” dediğini aktardı. Söz konusu iddia üzerine “Yalan” diye bağırdığını belirten Mahçupyan, eczacının şu sözlerle karşılık verdiğini yazdı:
"Ne olacak ki; o yalansa bu da yalan, o doğruysa bu da doğru…”
Mahçupyan'ın tartışma yaratan yazısı bir süre sonra yayından kaldırılırken, Cemil Ertem bugünkü köşe yazısında Mahçupyan için "meczup" ifadesini kullandı. Ertem, Milliyet'te yayımlanan yazısında, şunları dile getirdi:
"Bir müddettir, çalıştığım kurumun da ismi geçirilerek, şahsıma yönelik, artık meczup seviyesine düşmüş bir şahsa hakarete varan yazılar yazdırılıyor. Tabii ki ipe sapa gelmez bu yazılara cevap vermeyeceğim. Ama günümüzün Faust’larının kullandığı bu meczupları da tanıyalım. Meczup olduğunun farkına varana kadar ciddiye alabilirsiniz zira."
Mahçupyan'ın serbestiyet.com'da "Bizde Asıl, Yalan Beyan Esastır!" başlığıyla yayımlanan (15 Şubat 2016) yazısı şöyle:
Yabancı yatırımcılara randevu vermeyen Cumhurbaşkanı Başdanışmanları konusu giderek çok “derin” bir hal aldı.
Bazı okuyucular söz konusu yatırımcıları İstanbul Borsası’nda alım satım yapan kişiler sanmış olabilir.
Yanılgıya meydan vermesin; bunlar esas olarak tahvil piyasasında uzun vadeli pozisyon alan şirketler ve dolayısıyla ülkeyi “satın alıyor” ya da “satıyor”lar. Dolayısıyla her ülkenin iktisadi doğrultusunu ve onu yönetenlerin ekonomiden ne kadar anladıklarını öğrenmek istiyorlar. Bunun da en iyi adresi tabii ki Cumhurbaşkanı Başdanışmanları. Nasıl ki Cumhurbaşkanı devletin en tepesi ise, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarının da kendi alanlarında hiyerarşinin “en” tepesi olması normal değil mi?
El hak öyle! Nitekim ekonomi alanına gelindiğinde bizdeki Cumhurbaşkanı Başdanışmanları resmen parmakla gösteriliyor. O kadar şeyler, anlayacağınız…
Şimdi bunlardan biri olan Cemil Ertem geçen gün bir devlet sırrını daha ifşa etmiş. Attığı bir twitte benim ve Cevdet Akçay’ın yabancı yatırımcıların komisyoncusu olduğumuzun ortaya çıktığını söylemiş. Canım çok sıkıldı… Adam Cumhurbaşkanı Başdanışmanı… Söylediğinden şüphe edecek halim yok. İyi de paralar nerede? Evin her tarafını aradım, bankama ve apartman yetkilisine sordum. Ardından kurmaya başladım… Herhalde birileri götürmüş olmalı bu parayı. Eşimi ve annemi bildik yöntemlerle sorguladım. Bandajlarını çözdüğümde her ikisi de hâlâ inkâr etmeye devam etti.
Ancak nasıl oldu bilmem; giderek bilginin doğruluğundan daha da emin oldum.Cumhurbaşkanı Başdanışmanının yalan söyleme ihtimali yüzde kaç olabilirdi ki? Demek ki hissi kabl el vuku ile görüştüğü yatırımcılar onu bu konuda bilgilendirmiş. Demek, farkında olmadan almışım. Belki farkında olmadan harcamışımdır da. Hafızamı mı kaybediyorum acaba endişesi sardı içimi…
Bizim şişko Doktora gidip durumu anlattım (bu kişi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucunun Tımarhane Günlerim adlı kitabıma bakması gerekiyor). Bilen bilir, kulağı iyi kesiktir. Cemil Ertem referansını duyunca ayağa kalkıp dinledi. “O, Yiğit Bulut dükalığında devlet hizmetinde değil mi” diye sordu. Yani devlet mekanizmasını hatmetmiş bilgili bir doktor... Bir an düşünüp “İyi de” dedi, “yabancı yatırımcı herhangi birine niye komisyon versin ki? Zaten adam yatırımcı, para yatırmaya gelmiş. Asıl bizim onlara komisyon vermemiz lâzım.Parayı Türkiye’ye getirsinler diye…”
Şaşkınlığımı atlatıp “iyi de” dedim, “ortada koca bir Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’nın lâfı var…” Hemen kendine geldi. “Doğru… Koca bir Cemil Ertem… Arkasında koca bir Yiğit Bulut var… Kim bilir onun arkasında kim var” dedi. “Hâşâ” diye bağırmışım! “Yiğit Bulut öyle arkasına birini alacak adam mı?” Şişko bir süre düşünceye daldı, “Doğru ama sonuç değişmiyor” dedi, “Demek ki sen komisyon almışsın...”
Kendisini iyi tanıdığım için sessiz kaldım. Ne denli yaratıcı olduğunu yılların getirdiği tanışıklıkla iyi bilirim. Şişko başını kaldırıp yüzüme baktı, önündeki düğmeye basıp odacısını çağırdı. Bu gibi işlerde büyük tecrübesi varmış. Şıpın işi durumu kavradı. “Tabii ki adamlara Cemil Ertem ve Yiğit Bulut randevusu ayarlaman için” dedi. Tabii ya! Adamlar ta nerelerden gelmişler. Dünyada parayatıracak hiç yer kalmadığı için kapımızda kıvranıp duruyorlar. Bir eksikleri var. Şu Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarını da bir görseler gönülleri rahatlayacak; herkesin ele geçirmek için uğraştığı “ver emri hayat bayram olsun” kuramını menşeinden öğrenecekler ve hemen yatırımı yapacaklar.
İkna oldum… Demek ben bu parayı almışım arkadaş! Gerçi kaç para aldım, nereye gitti, Ankara’da birilerine dağıttım mı, vermeye kalktığım pay uygun bulundu mu, sonunda cebimden de vermek zorunda kaldım mı, hiç hatırlamıyorum…
Böyle durumlarda bizim köşedeki eczacımıza giderim. Halim selim bir adamdır. Ağzından kötü söz çıkmaz. Hafıza kaybının zaten yüzümden okunduğunu söyledi. Hemen reçete yazdı. Başdanışman dünyasını iyi tanıyor. Lâf arasında Cemil Ertem adı geçince “o ilişki ne oldu” dedi. “Hangi ilişki” dedim. “O ve öteki arasındaki ilişki” dedi. Elim karıncalanmaya başlamıştı ama belli etmedim. “Bilmem” dedim. “Unutmuşun” dedi, “Başdanışman dünyasında herkes bilir… O ve öteki arasında uygunsuz ilişki var” dedi. “Yalan” diye bağırdım! Hayretle baktı. “Ne olacak ki” dedi, “O yalansa bu da yalan, o doğruysa bu da doğru…”
Hâlâ düşünüyorum. Hikmetli bir lâf herhalde… Tam çıkaramadım gerçi...