T24 - Yunanistan’ın ek borçlanması geçen yıl Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası’nın yüzde 12.7’sini buldu. Yunanistan euro bölgesinin açık veren tek ülkesi değil. Bütçe açıklarındaki artış euro birliğinin dağılmasına yol açar mı?Avrupa ortak para birimi euronun üzerini kara bulutlar kapladı. Para birliği en çetin sağlamlık testiyle karşı karşıya.Emekli iktisat profesörü Joachim Starbatty 1997 yılında üç meslektaşıyla birlikte, ortak para birimine geçilmesine dair Amsterdam Antlaşması’nın iptal edilmesi için Almanya Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş ama başarılı olamamıştı. Starbatty son mali krizin kendilerini haklı çıkardığını söylüyor. “Euro, ekonomi politikası kimlikleri farklı ülkeler tarafından paylaşıldı. Bazıları istikrar paktı kurallarını yerine getirmiş, diğerleri ise kuralları ihmal etmişti. Bu nedenle para birliğine giriş somut kriterlere bağlandı." diyen Starbatty sözlerini, "Ama kriterler gevşek tutuldu ve çoğu zaman euro adayları denetlenmedi. Bunun sonucunda da ekonomik ve sosyal politika felsefeleri birbirine uymayan ülkeler aynı para birimini kullanmaya başladı” şeklinde sürdürüyor.'Görev hükümetlerin'Deutshce Welle'nin haberine göre Avrupa Para Birliği tarifi icabı kur oynamalarına imkân tanımıyor. Eski Almanya Merkez Bankası Başkanı Helmut Schlesinger Amsterdam Antlaşması’nın ekonomik koşulları yerine getirme görevini milli hükümetlere verdiğini söylüyor. Schlesinger, “Enflasyon, ücret zamları ve kamu bütçelerinin sağlamlığı gibi alanlarda ortaklarıyla uygun adım ilerleme görevi milli hükümetlere düşüyor” diyor.Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi ülkeler uzun yıllar para birliği sayesinde ekonomik canlanmaya ortak oldular. Ama euro dopinginin etkisi zamanla geçti. Ücretler ortalamanın üzerinde artarken işgücü verimliliği düştü ve rekabet gücü eriyen bu ülkelerin ödemeler dengesi açıkları rekor oranda arttı. Ekonomistler bu dengesizliğin ancak yüzde 30 ila 40 oranındaki devalüasyonla giderilebileceğini belirtiliyor. Ancak aynı para biriminin paylaşıldığı euro ortaklığında münferit ülkelerin bu yola başvurması mümkün değil.Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü uzmanlarından Jürgen Matthes aşırı borç altındaki ülkelerin para birliğinden ayrılıp devalüasyon ve enflasyon politikasıyla ayağa kalkmalarının teorik açıdan düşünülebileceğini ama pratikte mümkün olmadığını belirtiyor. "Finans piyasasının son derece asabileştiği bir dönemde para birliğinden çıkacak ülkenin mali durumu daha da kötüye gider" diyen Matthes'e göre,"Para birliğinden ayrılma devalüasyon amaçlı olacağından, buna yalnızca spekülatörler sevinir.”Kriz öncesindeki hatalar unutulmamalı!Euro kulübü sadece para değil, aynı zamanda kader ortaklığı da olduğundan krizdeki ülkelerin tutarlı ücret ve mali politikalarla kendilerini kurtarmalarından başka çare kalmıyor. Euro bölgesindeki dengesizliklerden küresel mali krizi sorumlu tutmak, doğru değil. Krizden çok önce büyük hatalar yapıldı. Genel ekonomik kriz nedeniyle bütün ülkelerin dev konjonktür programları uyguladığı bir dönemde para birliğinin hasta ülkelerinden bunun tam tersini yapıp, sıkı tasarruf politikaları uygulamaları ve ücretleri verimlilik artışına endekslemeleri bekleniyor.Öncelikle Yunanistan'daki kriz euroyu da yaraladı. Beş ay önce 1.5 Dolar’dan satılan euro şimdi 1 Dolar 37 Cent’ten işlem görüyor. Yani euro global para birimi karşısında değer kaybetti. Ama iki önemli para birimi arasındaki kur değişikliği şöyle de yorumlanabilir: Amerikalılar on yıllarca ayaklarını yorganlarına göre uzatmadıkları için Dolar bundan böyle de zayıf kalacak. Yunanistan’ın mali problemleri, Dolar’ın gerçek değerinin kısmen perdelenmesine yol açtı. Mali dengesizliklerini kimin önce gidereceğini beklemek gerekecek. Bunu euro bölgesinin Akdeniz kuşağındaki ülkeleri mi, yoksa ABD mi başaracak?