Euro ile borçlanan zararlı çıktı

 Euro ile borçlanan zararlı çıktı

Son bir yıl içerisinde, Türk Lrası ve euro cinsinden borçlanan 2 firmanın maliyeti karşılaştırıldığında, TL kredinin yıllık yüzde 13.59’luk maliyetine karşılık euro kredi kullanıldığında, yıllık yüzde 33.26’lık bir maliyete katlanılması gerekiyor.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nda (TCMB) uzman yardımcılığı yapan Ahmet Deryol'un “Reel Sektörün Borçlanma Dinamikleri: TL mi Borçlanmalı, YP mi?” başlığıyla yayımladığı çalışmada, firmaların yabancı para ve Türk Lirası üzerinden borçlanma maliyetlerini karşılaştırdı.

Analizde yabancı para (YP) cinsinden gelire sahip olmayan firmaların yabancı kredi kullanması "spekülatif' olarak değerlendirilerek, “Düşük maliyete sahip olduğu ifade edilen YP kredi maliyetleri, kur gelişmelerine bağlı olarak Türk lirası cinsinden kredi maliyetini önemli ölçüde aşabiliyor” denildi.

2017 yılı içinde reel sektör tarafında TL kredi büyümesi ön plana çıksa da bazı yıllarda yabancı krediler cephesi daha hızlı büyüdü. 2017 yılı Temmuz ayı itibarıyla firmaların tüm finansal borçları incelendiğinde 799 milyar TL karşılığı TL cinsinden; 991 milyar TL karşılığı YP cinsinden finansal borçlarının olduğu görülüyor.

Firmalar tarafından, YP cinsinden borçlanmanın ön plana çıkmasında düşük maliyetin etkili olduğu ifade edilirken Merkez Bankası analizinde kurgusal bir firmanın finansal tabloları üzerinden aşamalı bir şekilde TL ve YP borçlanmanın etkileri incelendi. Analizde bir firmanın bundan bir yıl önce, 1.000 TL ya da bu miktar karşılığı 298,7 euro yabancı para kredi çekmesi halinde karşılacağı maliyet etkisine bakıldı.

Şirketin belli bilanço kalemleri varsayımsal olarak ilerletilirken ilk oluşan yansıma şirketin 1 yıl önce TL kredi kullanması durumunda kârlılığını sürdürürken yabancı para kredi kullandığı durumda zarara dönmesi olarak görüldü.

Özkaynaklarını kaybediyor

Kur gelişmeleri de dikkate alındığında şirketin, TL kredinin yıllık yüzde 13,59’luk maliyetine karşılık euro kredi kullanıldığında, yıllık yüzde 33,26’lık bir maliyete katlanması gerekiyor. Gelir tablosunda gerçekleşmelerin bilançoya yansımaları da ele alınırken vade sonunda anapara ile birlikte faiz ödemelerinin de nakit olarak yapıldığı durumda bilanço, TL kredi kullanımında pozitif özkaynak ile faaliyetlerini sürdürebiliyorken, euro kredi kullanması durumunda özkaynaklarını kaybediyor.

Analizde, “Herhangi bir YP geliri olmayan bu kurgusal şirket, TL borçlanarak kârlılığını ve varlığını sürdürebilecekken YP cinsinden borçlandığında özkaynaklarını kaybedebiliyor” ifadelerine de yer verildi.

TL ve YP borçlanma tercihleri değerlendirilirken nominal faiz oranlarının yanı sıra kur gelişmelerinin de dikkate alınması uyarısının da yapıldığı analizde, şu açıklamalar da yer aldı: “TL’nin, YP kredi ve TL kredi arasındaki faiz farkı kadar değer kaybetmesi durumunda firma, aynı finansman gideriyle karşı karşıya kalıyor. TL’de faiz farkını aşan değer kayıplarının yaşanması durumunda giderdeki artış önemli ölçüde artabiliyor. Aksine TL’nin değerlenmesi durumunda ise şirket TL’ye göre daha düşük maliyete katlanabiliyor. Bu bakımdan döviz geliri olmayan bir şirket için YP cinsinden borçlanmak spekülatif bir anlam taşıyor.”

Maliyet farkı hesaplamasını daha dinamik bir yöntemle ele alarak şirketlere toplam maliyeti zaman serisi olarak da hesaplanabiliyor. Bu hesaplamada, şirketlerin her dönem itibarıyla 1 yıllık krediler kullandığı ve bu kredileri vade sonunda yeniledikleri varsayılıyor. Analizde bu yöntem de kullanılırken “Bazı dönemlerde TL’nin değerlenmesinden kaynaklı olarak firmalar hem fonlama ihtiyacını karşılayıp hem kâr elde edebiliyor. Örneğin, 2014 yılı Ocak ayında euro cinsinden 1 yıl vadeli kredi kullanan bir firma Ocak 2015’te kredi tutarının yüzde 13’ü kadar kâr elde etmiş. Diğer taraftan firmalar, dönemlerin önemli bir kısmında TL krediye göre daha yüksek maliyete katlanmış” değerlendirmesine de yer verildi.

2013 yılından beri durum bu!

Ahmet Deryol'un analizinde, reel sektörün borçlanma tercihinin finansal istikrar açısından önem taşıdığına da değinilerek ,"Yabancı para gelire sahip olmayan firmaların yabancı para kredi kullanmasının, oldukça riskli olduğu açıkça görülüyor. Düşük maliyete sahip olduğu ifade edilen yabancı para kredi maliyetleri, kur gelişmelerine bağlı olarak TL kredi maliyetini önemli ölçüde aşabiliyor. Özellikle 2013 yılından bu yana ortalamada yabancı para kredi maliyetinin, zaman içinde oldukça yüksek oynaklık gösterdiği ve TL kredi maliyetinin önemli ölçüde üzerinde olduğu gözlenmekte" denildi.