T24 - Döviz kurlarının seviyesi ve kurların zaman içindeki gelişimi, her boyuttaki işletmenin ilgi alanına girmekte ve işletme faaliyetleri ile mali tablolarında önemli sonuçlar yarattığı için de yakından takip edilmektedir.Güncel ticari hayattaki "dolarizasyon" bağımlılığı her geçen gün azalmakta olsa da; başta dolar ve Euro olmak üzere, dış ticarette önemi yüksek olan yabancı para birimlerinin gelişimi, işletme sahipleri tarafından yakından izlenmektedir.Şüphesiz ki; dolar ve Euro gibi yabancı para birimlerinin, TL karşısındaki değerlerinin gelişiminden önemli boyutlarda etkilenen işletmelerden oluşan bir ekonomide, kur gelişiminin izlenmesi ve buna uygun pozisyon tutulması çok önemli bir konudur.Kur gelişimlerinin ilgi odağı olmasının yanısıra, para birimlerinin birbirleri arasındaki ilişkiyi gösteren parite gelişimi ise; kur gelişimi kadar yaygın bir şekilde ilgi çekmeyebilmektedir.Ancak parite gelişiminin de, en az kur riski kadar önemli sonuçlar doğurabileceği de ihmal edilmemelidir.Bu konuyu irdelemeden önce, son 10 yıllık dönemdeki Dolar/Euro parite gelişimini anımsamakta yarar var.Görüldüğü üzere 2000'li yılların başından itibaren Euro, dolara karşı önemli oranlarda değer kazanırken, son zamanlarda hızlıca değer yitirmeye başlamıştır.Gerek ekonomimizin geneli ve gerekse işletmelerimizin bir çoğu;"… bu bizim değil, Euro Bölgesi ülkeleri ile ABD'nin sorunudur.."diyemeyeceği kadar, parite ilişkisine ve bunun gelişimine bağımlı olup, sonuçlarından önemli boyutta etkilenmektedir.Parite gelişimin önemiElbette ki sektörler bazında veya işletmeler özelinde farklılıklar olabilecektir, ancak bir genelleme yapmak gerekirse;
A- Dünya piyasalarındaki temel hammadde borsalarında fiyatlar dolar cinsi üzerinden belirlenmektedir. (Örneğin; enerji - petrol - metal borsaları - pamuk, buğday, şeker, vb.) Dolayısıyla, ister ithalat suretiyle temin edilsin, isterse yurt içinden temin edilsin temel hammadde fiyatları (yani işletmelerin maliyet unsurları) ya dolar olarak ya da dolara endeksli bir şekilde gelişmektedir.
B - Ülkemiz ekonomisi için ihracatın önemi çok, ama çok yüksektir. Ülkemizdeki kurulu üretim kapasitesinin, yurt içi talepten çok daha yüksek olması - İç talebin yeterli olmaması nedeniyle; büyümenin motoru, ihracat gelirleri üzerine odaklanmaktadır. Yine ülkemizin geleneksel ve ağırlıklı ihraç pazarı Euro Bölgesi ülkeleridir. Her ne kadar son yıllarda dolar cinsinden ihracat gelirlerinin payı artsa da, toplam ihracatımızda Euro'nun payının halen yüksek olduğu görülmektedir.
C - Ülkemiz bankacılık sektörünün YP cinsinden kullandırdığı kredilerinin Dolar - Euro cinsinden dağılımına bakıldığında ise ;Dolar cinsinden kullandırılan kredilerin payının, yıllar itibariyle azalış trendinde olsa, da halen YP kredilerin %63 gibi yüksek bir payının dolar cinsinde kredilerden oluştuğu görülmektedir.Bu durumda; borç ve yükümlülükleri ile üretim maliyetlerinin ağırlığı dolar cinsinden oluşurken, ciro ve gelirleri ile alacakları ve stoklardaki malların değerleri Euro cinsinden kaynaklanan işletmelerin, dolar lehine oluşan parite gelişiminden olumsuz etkilenmesi beklenecektir.Bunun yanısıra; kur riskinin bilanço ve gelir tablosu üzerindeki etkileri, anlık ya da kısa vadeli olarak realize edilirken; Parite gelişiminin bilanço ve gelir tablosundaki etkileri (maliyetlerin dolar, gelirlerin Euro cinsinden ağırlıklı oluşması nedeniyle) çok daha uzun sürelerde etki yapmaya devam edecektir.Parite gelişiminin işletmeler özelinde etkisiÜlkemizdeki ekonomik birimler olan küçük - büyük bir çok işletmenin, Dolar/Euro paritesindeki bu gelişimden etkilendiği ve etkileneceği kesindir. Önemli olan, bu etkilenmenin olumlu yönde olmasını sağlamak ya da olumsuz etkilenmeyi minimize edecek HEDGE yöntemlerini uygulayabilmektir.Parite gelişiminin, işletme bazında nasıl etki yapacağının belirlenebilmesi için her işletmenin;Bilançolardaki alacaklar ve stoklar gibi döner varlıkların hangi para birimi ile (alacak yada stokların TL yada YP olması yeterli değildir, stoklardaki kıymetlerin YP endeksli olarak fiyatlanması dahi önemli sonuçlar doğuracaktır) fiyatlandığı, Bilançolardaki mali borçlar ile piyasa borçlarının hangi para birimi üzerinden alınmış olduğu veya hangi para birimine endeksli olduğuİşletmelerin kullandığı temel hammaddelerin fiyatlarının, hangi para birimi üzerinden ya da endekslenerek geliştiği,İşletmenin satışlarının hangi para birimi üzerinden yapıldığı ya da birim satış fiyatlarının hangi para birimine endekslendiği, şeklindeki temel soruların cevaplarını irdelemek gerekecektir.Çok uzun yıllar "dolarizasyon"un şiddetli etkisinde yaşayan ülkemizde; özellikle temel hammaddelerin fiyat gelişimleri ile iç piyasadaki alış - verişlerin dolar ne endeksli olarak yapılmakta olduğu bir realitedir. Yani, bilanço veya gelir tablolarında TL cinsinden kayıt yaratılan bu işlemlerin, aslında YP cinsinden ve genellikle de dolara endekslenerek işlem gördüğünü ihmal etmemek lazımdır.Parite gelişiminin işletmelerin mali tablolarında ve karlılıklarında nasıl etki yapacağını görebilmek için, örnek bilanço ve gelir tabloları üzerinde simülasyon yapmak yeterli olacaktır.
A - Parite gelişiminin bilançolardaki etkisiHesap kolaylığı ve inceleme basitliği olması açısından, son derece basite indirgenmiş, standart bir imalat sektörü işletmesine ait bilanço ve gelir tabloları üzerinden simülasyon yapıldığında, parite gelişiminin etkileri aşağıdaki gibi olacaktır. (ceterus - parıbus = diğer şartlar sabitken)Kurların ; Dolar/TL = 1.5 ve Euro/TL = 2.25Olduğu ve Euro/Dolar paritesinin 1.5 olduğu bir dönemde; varlıkları ve yükümlülükleri aşağıdaki para birimlerine göre dağılmış olan bir prototip işletmenin;
Haline dönüşerek, aktif-pasif açısından; Euro'da "long" (varlıkların yükümlülüklerinden fazla olması) ve dolarda "short" (yükümlülüklerin varlıklardan fazla olması) olduğu için, sözkonusu firmanın borç ve yükümlülüklerinin göreceli olarak artış gösterdiğini görmekteyiz.
B - Parite gelişiminin gelir tablosundaki etkisiAncak asıl sorun burada bitmeyecektir. Zira ; işletme maliyetleri ağırlıklı olarak dolar cinsinden oluşan ve gelirleri ise EUR ağırlıklı olan aynı işletmenin asıl sorunu Gelir tablosunda da kendisini gösterecektir. Yani parite gelişiminin olumsuz etkisi bilançodaki gibi anlık olarak değil, işletmenin maliyet / gelir yapısı düzelinceye kadar devam edecek şekilde etki yapacaktır.Nitekim; aynı işletmenin ilk durumdaki kur / parite ilişkilerine göre (dolar/ TL = 1.5, Euro/TL= 2.25 ve Euro/dolar = 1.5 ) oluşan gelir tablosunda görülen 1.500 birimlik karlılığın;
Daha sonra oluşan kur / parite ilişkine dönüşmesi (Dolar/TL = 1.6, Euro/TL = 2.08 ve Euro/Dolar = 1,3 ) sonrasında zarara dönüşebileceği kadar etki yapabilecektir.
Dolar lehine olan parite gelişiminin, firmanın karlılığına olan etkisine göz attığımızda ise,Euro endeksli satışları dolar satışlarından fazla (ülkemizin ağırlıklı ihracat pazarı Euro bölgesidir),SMM kaleminin dolar endeksli olan kısmı Euro endeksli kısmından fazla (hammadde - emtia fiyatlandırması dünya genelinde ağırlıklı olarak dolar endeksli olarak yapılmaktadır) veDolar endeksli kullandığı krediler, Euro endeksli kullandığı kredilerden daha fazla (bugün itibariyle Türkiye genelinde kullandırılan dolar endeksli kredilerin Euro endeksli kredilere oranı 63/35'tir - bakınız yukarıdaki grafik )olan firmaların paritenin aşağı yönlü hareketinden karlılık gelişimi açısından olumsuz yönde etkilendiği görülmektedir.
Sonuç olarak ;Son 10 yıldır Euro lehine gelişen ve 1.54'lere kadar çıkan Euro / Dolar paritesinin, 1.32'lere kadar düşmesi ve bu düşüş trendinin devam edeceğine dair güçlü beklentilerin oluştuğu bir durumda; işletme sahipleri ile profesyonel yöneticilerine önemli görevler düşmektedir.
Bu amaçla temel olarak;İşletmelerin maliyet yapıları ile gelir yapılarının, para birimleri cinsinden profilinin titizlikle analiz edilmesi,Parite riskinden korunmak için hedge enstrümanlarının kullanılması,Bilançoların aktif / pasif yönetimine, parite riski açısından ağırlık verilmesi,gerekecektir.Unutulmamalıdır ki Dolar/Euro paritesinin bu şekilde gelişimine uygun önlemlerin alınmaması halinde, işletmelerin mali yapısını zaman içinde olumsuz hale sokacak ve içten içe kemirecek bir "finansal tahta kurusu"nun etkileri ile karşılaşılacaktır.(Dünya Gazetesi'nden alınmıştır)