"Evde kal" çağrısının ardından kadına şiddet arttı; "Geliştirilen politikalar cinsiyet eşitliği gözetilerek tekrar ele alınmalı"

"Evde kal" çağrısının ardından kadına şiddet arttı; "Geliştirilen politikalar cinsiyet eşitliği gözetilerek tekrar ele alınmalı"

İstanbul Emniyet Müdürlüğü verilerine göre Koronavirüs önlemleri kapsamında yapılan ‘evde kal’ çağrısı sonucu kadına yönelik şiddet vakaları arttı.

İstanbul’da, 2019 Mart’ta bin 804 aile içi şiddet olayı yaşanırken bu yıl aynı ayda ise olay sayısı 2 bin 493’e yükseldi. Yani geçen yıla göre şiddet vakası yüzde 38,2 artış gösterdi. Günlük ortalama 80,4 aile içi şiddet olayının meydana geldiği kentte olayların yüzde 99’u aydınlatıldı. Çok sayıda feminist örgütün ‘evde kal’ çağrılarının ardından kadına yönelik şiddetin artacağına yönelik bildirimlerine rağmen sayının artması ise akıllara, gerekli önlemlerin alınmadığını getirdi.

"Kanun yok sayılıyor"

BirGün'den Dilan Esen'in haberine göre, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan feminist Avukat Tuba Torun, salgın sürecinde kadına yönelik şiddetin arttığının bilindiğine değindi. Bazı ülkelerde de şiddetin 9 kata kadar arttığını hatırlatan Torun, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle savaş ekonomik kriz gibi olağanüstü durumlar kadın ve çocukları etkiliyor salgın sürecinde de yine ilk olarak kadınların etkilendiği de bir gerçek. Devlet, kadın örgütlerinin sunduğu önlemlerin hiçbirini dikkate almadı. İstanbul Sözleşmesi ‘şiddeti azaltmada devlet bütüncül politikalar uygulamalıdır’ diyor. Bu tarz kriz anlarında acil önlemler belirlemek ve uygulamak bir yükümlülüktür. Bu bakımdan devlet sözleşmeyi de ihlal ediyor.’’

Erkeklerin kadınlara pandemi günlerinde de zulmettiğini vurgulayan Nar Kadın Dayanışması’ndan kadınlar ise şöyle söyledi:

"Türkiye’de bırakın bu duruma etkili bir müdahalede bulunmayı, bunu gündeme almayı, bir de 6284 sayılı aile içi şiddetle ilgili zaten uygulanmayan yasa hâlâ hedefe oturtuluyor. İnfaz yasası gündeme getiriliyor. AKP’nin ve fetvalarının kadını konumlandırdığı ‘tek yer’ olan hane/aile bizler için, aslında uzun yıllardır, en az güvenli yerler. Fetvalarla bezenmiş iktidarının kadınlarla ‘mekânsal’ mücadelesi de yeni değil. Bütün çabalarına rağmen mecburen kaldığımız evlerde yaşama ve yaşatma mücadelesi vermeye devam edeceğiz! Erkek şiddetin altında yatan, kadın cinayetlerinin de temel nedeni olan ‘eşitsizlik’ söyleminden vazgeçilene kadar da bu mücadele devam edecek."

Ne yapmalı?

► Acil yardım hatları genişletilip duyurulmalı► Kolluk kuvvetlerinin yasaları etkin uygulaması sağlanmalı► Kamu spotları hazırlanmalı► Sığınma evlerinin sayısı artırılmalı

"Pandemiye dair geliştirilen politikalar cinsiyet eşitliği gözetilerek tekrar ele alınmalı"

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB Kadın Temsilcilikleri yayımladıkları yazılı açıklamada, pandemi sürecinde kadınların yeni sömürülere rıza gelmediklerini belirtti. “Temel sağlık hakkı çerçevesinde izole kalabilmek, sınıfsal olduğu kadar cinsiyet eşitsizliği sorunudur” denilen açıklamada salgın sürecinde ‘evde kal’ uyarıların kadınlara, bakım yükü ve hane içi emeğin görünmez kılındığı geleneksel cinsiyet rollerini kabullenmek anlamına geldiği vurgulandı. Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

“Evde kalmak, ev içi şiddeti ve istismarları arttırmaktadır. Evlerin, kadınlar için hiçbir zaman ‘mutlak güvenli’ yerler olmadığını, aksine ‘kadınlar için en tehlikeli yerler’ olduğunu biliyoruz. Pandemiye dair geliştirilen politikalarda cinsiyet eşitliği gözetilerek tekrar ele alınmalı.’’