PKK'lıların silah bırakıp, teslim olmalarını sağlamaya yönelik hazırlıkların hayata geçmesi halinde PKK'nın Kandil'den sonra gideceği ilk adresin Mahmur Kampı olduğu ileri sürüldü.PKK'lıların silahlarını kime teslim edecekleri ve silahlarını bıraktıktan evlerine dönünceye kadar gerekli hazırlıklar ve işlemler tamamlanırken nerede kalacakları sorularına verilen cevapların henüz kesin olmadığını belirten Taraf yazarı Yasemin Çongar, ara istasyon olarak Mahmur Kampı'nın kullanılabileceğini yazdı. Çongar, 'Önümüzdeki aylarda atılacak adımlardan biri, yıllardır ertelenen Mahmur'u boşaltma planı için start verilmesi olabilir. İşe Mahmur'dan başlanabilir. Bu başlangıç, silahını teslim eden PKK'lıların, evlerine Kandil'den değil Mahmur'dan dönmesi anlamına gelir" dedi.Çongar'ın, Taraf gazetesinde bugün (22 Mayıs 2009) yayımlanan 'Eve dönüşün ilk istasyonu Mahmur Kampı olabilir' başlıklı yazısı şöyle:Devlet, Emre Taner’i evine gönderemedi... Zira devletin bir beklentisi var. Bu, PKK’nın silah bırakarak dağdan inmeye razı edilmesine yönelik hazırlıkların ilk sonuçlarının bu yıl içinde alınabileceği beklentisidir. Ama dikkat; söz konusu hazırlıklardan haberdar kişiler, bir yandan bu beklentiyi doğrularken bir yandan da aynı nefeste, “Aşırı iyimserlik yanlış olur; bu işler çok uzun zaman alır; süreç işlemeye başlasa bile sabote edilebilir; duraksamalar, geriye gidişler yaşanabilir” diyorlar. Bütün bu uyarıları akılda tutmak, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “İyi şeyler olacak” diye özetlediği beklentiler ve o beklentilerin geri planındaki hazırlıklar üzerine düşünmeye engel değil. *** Devlet, Emre Taner’i evine gönderemedi... Zira 2005’ten bu yana Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı olan Taner, PKK’nın dağdan indirilmesine yönelik hazırlıkların da “anahtar” ismi. 5 Aralık 2008’de yine bu sütunda, “Emre Taner bu meseleyi çözebilecek mi” başlıklı bir makalede, “Taner’in, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı’nı 2009’da yaş haddinden bırakması öncesinde, PKK’nın dağdan indirilmesine yönelik kapsamlı bir planın işlemeye başladığını görmek istediğini tahmin ediyorum” diye yazmıştım. Bu satırların yazıldığı tarihten bu yana geçen beş buçuk ay, söz konusu kapsamlı planın işlemeye başlamasına yetmedi. Ama benim tahminim de değişmedi... Taner’in görevde kalmasında, PKK’yı silahsızlandırmaya yönelik hazırlıklardaki öncü ve kolaylaştırıcı rolünün belirleyici olduğuna inanıyorum. Ve Taner’in MİT Müsteşarlığı’nı en erken Aralık 2009’da, bir olasılıkla da nihai bir uzatmayla Haziran 2010’da bırakması öncesinde, PKK’nın dağdan indirilmesine yönelik kapsamlı planın işlemeye başladığını görmek istediğini tahmin ediyorum. *** PKK’yı dağdan indirmeye yönelik kapsamlı planın işlemesi, kuşkusuz öncelikle Ankara’ya ve PKK’ya bağlı. Devlet, dağdan inip silah bırakmaya razı olacak örgüt mensuplarının sadece evlerine dönmeleri için değil, dönünce toplumsal hayata, istihdama ve isterlerse siyasete karışabilmeleri için de yolu açacak bir yasal düzenleme yapabilmeli. Bunu yaparken, sadece örgüt mensubu olmak suçundan cezaevinde tutulan PKK’lıların da aynı olanağa kavuşmasını sağlamalı. PKK’nın ise, silahlarını öncelikle süresiz olarak susturmaya, daha sonra da teslim etmeye niyetli olduğunu açıkça ortaya koyması şart. İki tarafın da, bu yolda ilerleyebilmesi için, Hasan Cemal’in Milliyet’te önceki gün yazdığı gibi, bir tür “diyalog”un, bir dizi gizli görüşmenin sürdürülmesi gerekiyor ve devlet bu gereğin farkında. Esasen, MİT Müsteşarı Emre Taner bizzat bu diyalogun öncülüğünü yapan yetkili... Taner’in, daha devletin onları “resmen” muhatap almadığını söylediği ve devlet içindeki bazı birimlerin bu diyaloga karşı çıktığı dönemlerde, Iraklı Kürt yetkililerle başlattığı görüşme trafiği, PKK’yı dağdan indirme planının ana zeminini oluşturmakla kalmamış, PKK’yla dolaylı bir diyalogu da sağlamıştı. *** Belki, hiçbir zaman “doğrudan” ve “resmî düzlemde” yürütülmeyecek ya da böyle yürütüldüğü hiçbir zaman kabullenilmeyecek ama bir ucunda devletin diğer ucunda PKK’nın olacağı bir diyalog, örgütü dağdan indirme planının belkemiğini oluşturacaktır; bu kaçınılmaz. Ancak Ankara ile PKK’nın, planın asıl tarafları ve ana aktörleri olması, yalnız oldukları, süreci tek başlarına götürecekleri anlamına gelmiyor. Bugün Türk devletinin çok farklı birimlerini birbirine yakın bir noktada buluşturmuş olan “PKK’yı dağdan indirme planı,” eğer işlerse, Irak ve ABD başta olmak üzere, üçüncü tarafların da katılımıyla işleyecek. Bu üçüncü taraflar, muhtemelen, Avrupa Birliği’ni ve Birleşmiş Milletler’i de kapsayacak. Planın işlemesi için, uluslararası bir katkının zorunlu olması, işin siyasi dinamiklerinden ziyade fiziksel dinamiklerinden kaynaklanıyor. PKK’nın dağdan inmeye razı edilmesi kadar, razı edildiği andan itibaren operasyonun sorunsuz yürümesi de, üçüncü tarafların katılımını şart kılıyor. *** İşte bu kapsamda, Ankara’da, Washington’da, Erbil’de üzerinde durulan hazırlıklardaki anahtar kelimelerden birini dünkü Milliyet’te Derya Sazak yazdı. Bu anahtar kelime; Mahmur... Sazak’ın da yazısında ima ettiği gibi, Kandil’den inmesi durumunda PKK’nın gideceği ilk adresin Mahmur Kampı olması kuvvetle muhtemel. PKK’lıların silahlarını kime teslim edecekleri ve silahlarını bıraktıktan evlerine dönünceye dek gerekli hazırlıklar ve işlemler tamamlanırken nerede kalacakları sorularına verilen cevaplar henüz kesin değil. Ama ihtimaller belli... Örgüt mensuplarının silahlarını, ABD ve/veya Irak güçlerine teslim etmesi; teslim ettikten sonra da Mahmur üzerinden Türkiye’ye dönüş yapması bu ihtimaller arasında en kuvvetli olanı. Mahmur Kampı’nı himayesinde tutan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin de bu geçiş sürecini denetlemek üzere devreye girmesi mümkün. Tabii, bunun için öncelikle 1990’lardan bu yana Mahmur’da yaşayan 12 bin kadar Türkiyeli Kürt’ün köylerine dönüşünün başlaması gerekiyor. Önümüzdeki aylarda atılacak adımlardan biri, yıllardır ertelenen Mahmur’u boşaltma planı için start verilmesi olabilir; Derya Sazak’ın da dün bir “ihtimal” olarak yazdığı gibi, “işe Mahmur’dan başlanabilir.” Böyle bir başlangıç, silahını teslim eden PKK’lıların, evlerine “Kandil’den değil Mahmur’dan dönmesi” anlamına gelecektir. Başka deyişle, Mahmur bir “ara istasyon” olacaktır ki, bu da hem devletin güvenlik denetimlerini hem de örgüt mensuplarının toplumsal hayata karışmalarını belki bir nebze kolaylaştırabilir.