Beyonce ve Jay-Z ikilisi, yani ‘Carterlar’, kendilerini dünyanın her noktasında manşete çıkarabilecek kadar güçlüler. Ancak yeni albümleri ‘Everything is Love’ı (*Her şey aşktır) hiçbir tanıtım yapmadan, reklam kampanyası yürütmeden, sessiz sedasız yayınlamayı tercih ettiler.
Cuma günü, Londra Stadyumu’nda verdikleri konserin ardından, sahnedeki büyük ekrana ‘Album out now/Albüm yayında’ cümlesini yansıtarak albümü duyurdular. Beyonce, bu kısacık cümleyi sosyal medya hesaplarından da yayınladı ve müzik endüstrisi, sessiz sedasız gelen bu albümü konuşmaya hemen başladı.
9 şarkılık albümleri, bir ‘ekstra’ parça (‘’Salud!’’) ile ortak oldukları müzik paylaşma platformu Tidel’dan dinlenebiliyor. Ayrıca ‘Apes**t’ şarkısına Louvre Müzesi’nde yönetmen Rick Saiz’in çektiği klip de YouTube’dan izlenebiliyor. Şarkıların ‘sanatçı’ kısmında ne Beyonce’nin ne de Jay-Z’nin adı geçiyor; dinleyenler şarkıcılar soyadları olarak ‘ The Carters/Carterlar’ ile karşılaşıyor.
New York Times, ikilinin beraber yaptıkları bu albümü ‘üçlemenin son albümü’ olarak tanımlıyor. Beyonce’nin 2016’da yayınladığı Lemonade’i ilk, Jay-Z’nin geçen yıl çıkan 4:44’ü ise ikinci albüm olarak kabul ediyorlar. Ancak bu iki albüm ile yayınlanan son albüm arasındaki farklara da dikkat çekiliyor.
Lemonade’in HBO’da bir film gibi, bazen şiire yaslanan bir ‘yüksek sanat ürünü’ olarak yayınlamasınının ya da 4:44’ün ‘radyo dilinden’ uzak durmasınının ardından gelen yeni albüm, New York Times’dan Jon Parales’e göre, ‘reklama en yatkın’ işleri. New Yorker’dan Carrie Battan da albümün her noktasında Pharrell Williams’ın parmak izlerine rastlandığını söylüyor. Yazar, albümün ayrıca Instagram’da fotoğrafların altına yazılabilecek özlü sözlerle de dolu olduğunu vurguluyor. Fakat bu ‘basitliklerin’ albümde ‘ucuzluk’ hissi yaratmadığının da altını çiziyor.
Bu albümde, önceki ikisinin aksine, ikisinin de hayatlarındaki, geçmişlerindeki zorluklara ya da hikayelere pek yer yok. Bu hikayelerin ve bütün zorlukların aşıldığı ve sonunda ‘düzlüğe çıkıldığı’ anlatılıyor daha çok. Örneğin Beyonce, ‘’Torunlarımın torunlarının torunları bile bugünden zengin/Listende bu kadar kahverengi insan olacak Forbes’’ diyor.
Beraber başardıkları, birbirlerinden önce kaybettiklerinin önüne geçiyor. Bu yüzden de bir ‘Her Şey Aşktır’ albümünden ziyade, ‘başarı’ albümü var önümüzde. Albümü, ’mutluluğa övgü’ diye tanımlıyor New Yorker dergisi.
Klip çektikleri ‘Apes**t’ şarkısında Beyonce, ’’Başardığımıza inanamıyorum’’ cümlesini kuruyor. Aslında bunu ilk defa söylemiyorlar. Beraber çıktıkları ‘On the Run’ turnesinin son konserinde, HBO’nun kameralarının önünde, son şarkıyı söyledikten sonra Jay-Z, eşinin gözlerinin içine bakıp, aynı cümleyi sarfetmişti.
New York Times Style Magazine’ye verdiği söyleşide Jay-Z, eşinin Lemonade albümünü dinlerken kendini ‘çok rahatsız’ hissettiğini söylemişti: ‘’Sanki müziğimizi bir terapi seansı olarak kullanıyorduk.’’
Battan ise, bu albümde rahatsızlık hissinden kurtulduklarının altını çiziyor ve ekliyor: ‘’Üzerlerinde dolanan evlilik şeytanlarına kitabı kapatmışlar.’’ Yazının bir başka noktasındaysa, bu albümle ‘mutlu olma hakkını kazandıkları’nı söylüyor.
Bu noktada Jay-Z’nin son dönemde verdiği röportajları anımsamak gerek. David Letterman’a ve New York Times’ın genel yayın yönetmeni Dean Bauqet’e üst üste verdiği mülakatlarda Jay-Z, hep evliliğini nasıl ‘zora soktuğunu’ anlatmış, suçu üzerine almış, ‘az kalsın ailemi paramparça ediyorum’ demişti. Battan’ın da vurguladığı gibi, Beyonce de son albümü Lemonade’de kocasına hitap etmekten geri durmamıştı. Oysa ünlü şarkıcı, Vogue dergisinin de dillendirdiği gibi, altıncı stüdyo albümü Lemonade’e kadar özel hayatını pek dışa vurmamıştı. Bu defa onlarca kez aldatıldığını açık açık söylüyor, hatta Jay-Z’ye hitap ederek ’’Bir daha yaparsan, beni kaybedersin’’ diyordu.
Ayrıca ‘ünlü olmanın’ da kişiyi ‘toplumun malı kıldığını’ ama bunun kesinlikle doğru olmadığını söylüyordu: ‘’Herkesin yaşadıklarını ben de yaşadım, onlarca kez’’
Şarkıcı, ‘Hold Up’ şarkısında da devam ediyor: ’’Senin üzerinde hiçbir erkek yok/Seni seven kıza karşı ne kadar kötü bir davranış bu’’
Öte yandan Jaz-Z, 4:44 albümünde, ‘büyümüş bir adam’ olmaktan bashediyor, ‘sorumluluğu -artık- üzerine aldığından’ dem vuruyordu. Daha hassas bir dille kendi hikayesinin üzerine düşünüyordu ünlü rapçi.
Örneğin ‘Smile’ şarkısında annesinin öyküsünü anlatıyordu Jay-Z. Bauqet’ye verdiği röportajda, annesinin lezbiyen olduğunu kendi ağzından duyduğunda ‘Smile’ı bir gecede yazdığını söylüyordu. Şarkıda kendisine annesi, Gloria Carter da eşlik ediyordu.
Ancak, bu albüme dair çıkan hemen hemen her yazıda da altının çizildiği gibi, ikili, geçmişin ‘yükünden’ kurtulmuş gibi bir profil çiziyorlar. Times’tan Pareles, Beyonce ve Jay-Z’nin ‘daha çok lüksten, pahalı arabalarından, büyük saatlerinden ve özel tasarım kıyafetlerinden’ bahsettiklerini söylüyor. Buradan yola çıkarak şöyle bir tanımlama yapmak mümkün: Diğer iki albümü yolu, bu albüm ise varılan noktayı anlatıyor.
Her ne kadar albümün kapanış şarkısı ‘LoveHappy’de Beyonce’nin ‘seni öldürmediğim için şanslısın’ sözü, Jay-Z ile aralarındaki gerilimi hissettirse de Carterlar, şarkıda, gerginliği Jay-Z’nin gülerek ‘sakin ol’ demesiyle atıyorlar. Parales, yine ‘LoveHappy’den Beyonce’nin sözlerini aktarıyor: ‘’Aşk, senin acından daha derinde ve değişebileceğine inanıyorum/Bütün iniş-çıkışlara değer bebeğim’’
New York Times’da çıkan incelemede, bazı şarkılarda HipHop kültürüne dair referansların da dikkat çektiği söyleniyor. Örneğin ‘713’ şarkısında (Detroit’te bir bölgenin alan kodu) nakarat, Jay-Z’nin Snoop Dog ve Dr. Dre ile beraber yazdığı ‘Still D.R.E.’ şarkısından cümleler barındırıyor. Ancak yazar, ikilinin ‘zengin ve ünlü’den başka ‘bir şeymiş’ gibi de davranmadıklarının altını çiziyor.
Ayrıca Jay-Z’nin kökenlerine ve ‘siyahlığına’ dair şakalı sözler sarf ettiğine de dikkat çekiyor. Rapçi, ’’Nice’’ şarkısında çıktığı turne sırasında bir celp kağıdı alınca ‘Siyah olduğumu yeniden hatırlamanın zamanı mı geldi’ diye soruyor. Ünlü rapçi, David Letterman ile Netflix’te yaptığı söyleşide kendi ‘siyahi tarihine’ dair şu anektodu aktarıyor: Jay-Z, gençliğinde, birkaç arkadaşıyla beraber uyuşturucu satıcılığına başlamış, ancak aldığı bir teklif üzerine Londra’ya, stüdyoda birkaç şarkı kaydetmeye gitmiş. Tam bu zaman aralığında polis hemen hemen bütün arkadaşlarını yakalamış, içlerinden biri 11 yıl hapis cezası almış. Rapçi, Londra’da olduğu için ‘paçayı yırtmış’. ‘Siyah olduğunu hatırlatmanın’ Jay-Z’nin hatırasındaki karşılığın bu olduğunu düşünebiliriz.
‘Apes**t’ şarkısı için Louvre’da çektikleri, 48 saat içinde 11 milyon kişinin izlediği klibin de üzerinde duruyor Pareles. Mona Lisa’nın ve Venus de Milo’nun önünde durmalarını, siyahi dansçılarla beraber müzeyi ‘ele geçirmelerini’ Avrupa kültürünün kalesinin ortasına siyahları fiziken yerleştirmek olarak yorumluyor. Ayrıca bunu, müzik endüstrisinin en güçlü ikilisinin güç gösterisi olarak görmek de mümkün.
Jay-Z, Letterman’a verdiği söyleşide, HipHop kültürünün de belli bir güç üretmeyi başardığını ‘nigger’ yani ‘zenci’ kelimesi üzerinden şöyle açıklıyor: ‘’Birisi bu kelimeyi [zenci] tüm kültürünüzü aşağılamak için kullanıyordu. HipHop bu kelimeyi çevirdi ve aynı kültürü güçlendirmek için kullandı.’’