Ankara 8. Aile Mahkemesi evlilik dışı ilişkide şiddet gören F.K. lehine koruma kararı aldı. Örnek karar, şiddete uğrayan çok sayıda kadının umudu olacak. Ankara 8. Aile Mahkemesi’nin 18 Aralık 2008’de aldığı bir karar, resmi nikahlı olmadığı halde şiddet gören kadınlar için umut olacak. Hakim Eray Karınca daha önce boşandığı eşinden şiddet gören kadının başvurusunu kabul ederek örnek bir karara daha imza atmıştı. Karınca, gerekçeli kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Kadına Karşı Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin Sözleşme’ye (CEDAW) gönderme yaparak, “Mahkemeye göre evliliğin biçimsel koşulları değil, eylemsel olarak aile olup olmamak önemlidir. 4320 Sayılı Yasa’nın uygulanması, resmi evlilikle sınırlandırılmamalıdır” dedi. Ankara 8. Aile Mahkemesi, resmi nikahlı olmadan birlikte yaşadığı O. G’nin uzun süredir kendisine şiddet eylemlerinde bulunduğunu, hayati yönden derin endişe duyduğunu ileri sürerek korunma isteyen F.K için 4 ay süreli koruma tedbiri alınmasına karar verdi. 10 yıl önce yürürlüğe giren 4320 Sayılı Yasa’ya dayanarak verilen onbinlerce karar, yargıçlar tarafından resmi nikahlı evliliklerde uygulanıyor, boşanma sonrası ve evlilik dışı ilişkilerde şiddet görenlerin koruma talepleri reddediliyordu. 'Yakın yaşam arkadaşı...'Mahkemenin kararında, “Dilekçe içeriğinden tarafların resmi nikah olmaksızın birlikte yaşadığı görülmekle öncelikle, 4320 sayılı Yasa’nın uygulanması olanağı tartışılmalıdır. Yasada koruma kapsamının resmi evlilikle sınırlandırıldığına ilişkin bir anlatım bulunmamaktadır. Buna karşın tarafların yakın yaşam arkadaşı olarak uzun süredir bir arada yaşadığı, sosyolojik anlamda bir aile kurulduğu ve kadının bu nedenle şiddete uğradığı anlaşılmaktadır” denildi. Koruma için resmi evlilik aranmayan kararda yasanın nihai amaç olarak kadın ve erkek arasında eşit olmayan güç ilişkisinden kaynaklanan, kadına yönelik şiddeti önlemek için çıkarıldığı vurgusu yapıldı. Kararı avukatlar şöyle değerlendirdi:Av. Habibe Yılmaz Kayar (Kadınlara Hukuki Destek Merkezi Vakfı Başkanı): Bu karar 10 yılda benzeri onbinlerce koruma kararı içinde bir elin parmağını geçmeyen örnek kararlardan biri. Bu tip kararların özellikle paylaşılması ve duyurulmasında yarar var. Kadınların medeni durumlarına göre ayrımcılık yapılmadan korunabilmesi, şiddete uğrayan çok sayıda kadını harekete geçirebilir. Uygulamada kadınlara cesaret veren, adalet inancımızı pekiştiren, güzel kararlar da görüyoruz. Bu karar da onlardan biri. Bu kararlar uluslararası sözleşmelerin ruhuna uygun, olması gereken kararlardır. Ailenin Korunması Hakkındaki Yasa, 1998’de çıkmasına rağmen genel olarak uygulamada resmi nikahlı evli olan kadınları koruyan bir yasa gibi algılandı. Yasanın isminden başlayarak yanlışlıklar hâlâ devam ediyor. Red gerekçelerinin pek çoğunda “evli olmamak” gerekçesi var. Yasadaki “kusurlu aile bireyi” veya “eş” sözcüğü nikahlı eş olarak algılandığı için pek çok kadın fiilen imam nikahı denilen türde birliktelikler veya evlenmeden önce veya boşandıktan sonra bu yasanın koruması dışında bırakıldı. Kadın zaten öyle bir sistem sistem içinde olmamakla yeteri kadar mağdur olurken bir de evli olmayan erkeklere şiddet uygulama serbestisi tanımak gibi de bir durum ortaya çıktı. Türkiye’nin uluslararası sözleşmelerle taahhüt altına girmiş olduğu, güvenceye bağlanmış bazı haklar var. Bunlar; yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, şiddetten korunma ve ayrımcılığa uğramama hakkı. 'Harika bir karar, bravo hakime'Avukat Canan Arın: Ankara’daki hakimin verdiği karar, harika bir karar. Bravo! Kendisini candan kutlarım. Yargıçların da olaylara at gözlüğüyle bakmamaları gerekiyor. Benim bildiğim bir başka olayda hakim, erkek kardeşi tarafından tecavüze uğrayan kız çocuğu için yasada “eş” tabiri kullanıyor diye koruma emri vermedi. Ve bir kadın hakim yaptı bunu. Hakimlerin kanunun amacının ne olduğunu doğru dürüst okuyup, üzerinde düşünüp ona göre yorum yapmaları gerekiyor. Bu yasanın adı uluslararası terminolojide “Ailenin Korunması” değildir. Şiddet uygulayan açısından bakarsanız “geri durma emri”, şiddet gören açısından bakarsanız “koruma emri”dir. Tabir, “şiddet uygulayan ve uygulanan”dır. Onun için resmi nikahın istenmesi yanlıştır. 13-14 yaşındaki kız çocuklarını zorla evlendiriyorlar, resmen tecavüz ettiriyorlar. Bu kızların resmi nikahı yok, olamaz, zaten yaşı tutmuyor. Ne olacak bu kızlar, dayak mı yiyecek durmadan. İnsanlar serbest iradeleriyle de beraber yaşıyor olabilirler, hatta eşcinsel ilişkiler de kurabilirler. Bu kimseyi ilgilendirmez. Bu kanunun uluslararası amacı, şiddet uygulanan kişinin korunmasıdır. Aradaki ilişkinin ne olduğuna bakılmaz.