Evlilik programları için yolun sonu mu?

Evlilik programları için yolun sonu mu?

*Aslı Tunç

Son bir haftadır evlilik ya da bir diğer adıyla izdivaç programları için artık yolun sonuna gelindiğine ilişkin açıklamalar yapılıyor. Bu tartışmanın ilk kapısını açan resmî açıklama Malatya'daki bir yerel televizyonda canlı yayına katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’tan geldi. “Son noktaya geliyoruz” dedi Kurtulmuş ve ekledi “İnşallah önümüzdeki süreçte bunu büyük ihtimalle bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) düzenlemesiyle gündeme getirebiliriz. Çalışmalar son noktadadır. İnşallah bu toplumsal talepleri karşılayacağız".

Türk televizyonlarının artık kangren olmuş düzeysizliği için rahatlatıcı bir açıklama olarak karşılanabilir bu elbet. Görünüşte halk da, siyasetçiler de, RTÜK de bu programların içeriğinden rahatsız. RTÜK’e son bir yılda 10 bini aşkın şikâyet gelmiş ve sadece bu tür programlara toplam 11,2 milyon lira ceza kesilmiş. Bu şikâyetlerin neredeyse dörtte üçü “genel ahlak, manevi değerler ve ailenin korunması ilkesine aykırılık”tan dem vuruyor.

 Bütün bunlar olurken ATV’de 10 yıldır bu programı sürdüren Esra Erol bir popüler kültür fenomeni olmuş vaziyette, senelerdir izlenme oranlarında üst sıralardan inmiyor. “Aşka dair umutlarımızı her daim yeşerttiğini” iddia ederek tanıtımını yapan program önayak olduğu 330 nikâh ile övünüyor. Yayınlandığı saat diliminde tüm kadın kuaförlerinde, mahalle pastanelerinde ve sayısız işyerinde kafalar ekranlara çevrildiğinde karşılaşılan görüntü hep bu programlar.

Numan Kurtulmuş’un KHK açıklamasından sonra Esra Erol gözyaşları içinde emek, vicdan, onur gibi yüce kavramlara buladığı tiradında "bir yerlerde çamur varsa o çamur size de bulaşıyor. Ben o çamurla yaşayamam" diyerek şov dünyasının kurallarını ve günlük 150 bin TL olduğu açıklanan kazancıyla da bu endüstrinin boyutlarını bize tekrar hatırlatıyor.

Esra Erol’a haksızlık etmeyelim. En popüleri olsa da tek izdivaç programı ona ait değil kuşkusuz. Kanal D'de Kısmetse Olur, Show TV’de Evleneceksen Gel, Star TV’de Zuhal Topal'la ve Fox TV’de En İyi Benim gibi programlar bu türün farklı örnekleri. Kabul, bu programlar pespaye. Reyting uğruna ilişkiler ucuzlatılıp magazinleştiriliyor, romantizm ve aşk üzerine algımız hoyratça kirletiliyor, “iki gönül bir olunca samanlık seyran olur” gibi naif atasözlerimizden, "evin var mı?", “araban var mı?”, “maaşın kaç lira?”, “üstüme ev yapacak mısın?” gibi kepazeliklere geçiş yapmış vaziyetteyiz.

İşin iyice çivisi çıkmış durumda. Evliliğin maddiyata indirgenmesi bir yana adayların dış görünüşleri ile yargılanması, yapılan küçük düşürücü yorumlar, bir kısım cast ajansı çalışanlarının katılımcı olarak gösterilmesi da işin cabası. 

Peki, kaldıralım gitsin o hâlde. Ancak bu noktada beni rahatsız eden konu, bunun KHK ile yapılacak olması. Cengiz Semercioğlu’nun da yazısında bahsettiği gibi KHK her aile yapısına ve genel ahlaka aykırı bulduğu televizyon içeriğine el atarsa ne olur? İzdivaç programları kaldırılırken içimiz yağ bağlıyor olabilir ancak bu pek çok tartışmalı yasağın önünü açabilir.

Bir diğer önemli konu da bu programların yerine ne konacağı. Uzun bir zaman diliminin ne gibi yayınlarla doldurulacağını merak ediyorum şahsen. İzdivaç programlarının kaldırılmasının getireceği memnuniyet, eğlence yayıncılığımızın niteliğinin aniden artacağı yanılsamasını getirmemeli. Yıllardır televizyonculukta gördüğümüz yayıncılık çizgisi, yapımcıların reyting uğruna yapabileceklerinin sınırsızlığı, ucuz yolla kazanılan paranın çekiciliği bize neyle karşılaşabileceğimiz hakkında ipucu veriyor kanımca.

Bu yazı ilk olarak P24'te yayımlanmıştır.