OHAL kapsamında kapatılan kurumların mağduriyetini gidermek için kurulan OHAL komisyonuna ilişkin tartışmalar sürüyor. Evrensel gazetesi, olağanüstü Hal kapsamında çıkarılan 668 sayılı KHK'ye dayanarak kapatılan Hayatın Sesi TV, İMC TV ve TV10, OHAL komisyonuna başvuru yapamadığını belirtti.
Evrensel'de yer alan haber aynen şöyle:
2018’den önce herhangi bir karar veremeyeceği konuşulan komisyona bazı kapatılan kurumlar başvuru dahi yapamıyor. İnternet üzerinden bir ön başvuru formu oluşturan komisyonun ilgili sayfasında Hayatın Sesi televizyonu, İMC televizyonu ve TV10 gibi kanalların isimleri yer almıyor. Bu kurumların isimleri ilgili sayfada yer almadığı için kurumlar herhangi bir başvuruda da bulunamıyor.
Evrensel'e süreci anlatan kapatılan Hayatın Sesi TV, İMC TV ve TV10’un temsilcileri ile Avukat Devrim Avcı, sorunları çözmeyeceği ortada olan komisyonun bir de çifte standart uyguladığını söyledi.
OHAL kapsamında çıkarılan 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile aralarında İMC TV, Hayatın Sesi, TV10, Van TV ve Jiyan TV’nin de bulunduğu muhalif 12 televizyon ve 11 radyo kanalının yayın lisansı iptal edilmişti. Kararda Başbakanlık tarafından kurulan bir komisyonun etkili olduğu tartışılmıştı.
20 Temmuz’da ilan edilen OHAL kapsamında bugüne kadar 26 kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarıldı. KHK’lerle bugüne kadar 111 bin 240 kamu görevlisi ihraç edildi, 32 bin 180 görevli uzaklaştırıldı. Bine yakın şirkete el konuldu, binlerce kurum, kuruluş, dernek kapatıldı.
Yüz binlerce insanın mağdur edildiği OHAL ve sonrasında ilan edilen KHK’lerden doğan mağduriyetleri gidermek iddiasıyla kurulan OHAL Komisyonuna başvurular 17 Temmuz’da başladı. 2017’den önce herhangi bir karar vermesine mucize gözü ile bakılan komisyonun çalışma süresi 2 yıl, incelemelerini ise dosya üzerinden yapacak ve başvurunun reddine veya kabulüne karar verebilecek. Komisyona ilişkin tartışmalar sürerken bir de çifte standart tartışması başladı.
Yaşanan sürece ilişkin değerlendirmede bulunan Hayatın Sesi televizyonu avukatlarından Devrim Avcı, Hayatın Sesi’nin, OHAL kapsamında çıkartılan 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinin 4. fıkrası gereğince kapatıldığını hatırlattı.
Kanalın, “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine aidiyeti veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı” iddialarıyla OHAL kapsamında kapatıldığını söyleyen Avcı, bu kapatmaya ilişkin dava açtıklarını belirtti.
Avcı, “Davanın ilerleyen bir aşaması yok, geçen kasımdan bu yana neredeyse bir yıl oldu. Ama herhangi bir ilerleme yok. Bize herhangi bir belge de vermediler. Son olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) OHAL Komisyonunu adres gösterdi. Bu komisyonla ilgili yönetmelik yayımlanarak, 17 Temmuz tarihinden itibaren komisyon başvuruları kabul etmeye başladı. Komisyona yapılacak başvuruların öncelikle internet üzerinden bir ön başvuru ile yapılması gerektiği ilgili yönetmelikte yer alıyor. Ancak, komisyonun ilgili sayfasında Hayatın Sesi TV’nin adı yer almadığı için, ön başvuru yapamıyoruz. OHAL mağdurusun ama OHAL mağdurları arasında bile, yok KHK ile kapatıldı, yok komisyon kararı ile kapatıldı, yok askeri öğrenciler başvuramaz şeklinde ayrım yapılıyor. Kurulurken, mağduriyetlerin üzerini kapatacağı belli olan komisyonda aslında bir de çifte standart uygulanıyor. Şimdi yani Hayatın Sesi KHK ile kapatılmadı diyebilir miyiz?” diye konuştu.
Bu konuda pek çok merkeze başvuruda bulunduklarını söyleyen Avcı herhangi bir yanıt alamadıklarının da altını çizdi. Avcı “O kadar hızlıca, çalakalem hazırlanan bir komisyonun, OHAL mağdurlarının ihlal edilen haklarını nasıl sağlayacağına dair de ciddi soru işaretleri var” dedi.
Kapatılan TV 10 Yönetim Kurulu Üyesi Veli Büyükşahin ise komisyonun zaten OHAL ile birlikte ortaya çıkan mağduriyetleri gidermek için hakiki, gerçekçi bir çözüm yolu olmadığını söyledi. “Burası bir çözüm yeri değil, sadece AİHM ile aralarında bir ara yol bulma arayışının sonucu” diyen Büyükşahin, “O nedenle komisyondan bir beklentimiz yok. Komisyon, OHAL ile KHK’ler ile ortaya çıkan mağduriyetleri gidermeye yönelik bir kurum da olmayacak bence. OHAL sonrası çıkan KHK’lerle insanlar işlerinden edildi, kurumlar kapatıldı, çeşitli gerekçelerle insanlar cezaevine konuldu vs vs. Zaten baştan beri bu komisyonun kurulması bir hülle. Çözüm odaklı bir komisyon değil, çözüm beklememek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
OHAL sonrası çıkarılan KHK’ler nedeniyle mağdur olan insanların büyük kısmının da bu komisyona başvuru yapamadığını söyleyen Büyükşahin, “Komisyonun çalışma süresi 2 yıl, bu sürede yüz binlerce dosyayı inceleme şansı yok zaten. Bu anlamda komisyon zaten işlevsiz bir komisyon. İktidarın kendine bağlı insanlardan oluşturduğu bir komisyon, iktidarın bu dönemdeki ihtiyaçlarına uygun bir tutum alacak. OHAL rejiminin ihtiyaçlarına uygun kararlar alacak. Bir de pek çok insan, kurum başvuru yapamıyor. Şimdi inceleme komisyonuna başvuru yapmayı deneyeceğiz, yazılı başvuru yapacağız, ya kabul edecekler ya da neden reddettiklerini söyleyecekler. Biz de buradan çıkan kararı mahkemeye götüreceğiz ve açtığımız davayı hızlandırmalarını isteyeceğiz” diye konuştu.
Evrensel'e konuşan Hayatın Sesi Televizyonu Program Koordinatörü Arif Koşar ise televizyonlarının OHAL Komisyonuna başvuramamalarının komisyonun göstermelik olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.
Koşar, “Hükümet, yıllarca cemaat-hükümet ortaklığına karşı mücadele etmiş Hayatın Sesi TV gibi televizyonları kapatıyor, ardından da mağduriyeti gidermek iddiasıyla komisyon kuruyor. Yıllardır ulusal bir yayın yapan televizyonumuzun cemaat ya da başka bir terör örgütü ile ilişkisi olmadığını hükümet bilmiyor mu? Bal gibi de biliyor. Hayatın Sesi TV Bilecik’in kenar mahallesindeki öğrenci yurdu değil ki bilinmesin. Politikası, yayın çizgisi; darbe, Cemaat, Cemaatin ortakları, iş birlikçileri ve bilumum destekleyicileri karşısındaki tutumu ortada. Ancak hükümetin derdi darbe ve darbecilere karşı mücadele değil, tek adam diktatörlüğüne giderken gerçekleri dile getirecek medyayı susturmak” dedi.
Komisyonun bağımsız olmadığının açık olduğunu da söyleyen Koşar, “KHK’yi çıkartanlarca belirlenmiş bir komisyon. Ancak, listeye göstermelik olsa bile televizyonumuzun adı eklenseydi, en azından görüntüyü kurtarmayı deneyebilirlerdi. Buna bile ihtiyaç duymadılar. Komisyondan bazı kamu emekçileri işlerine geri dönebilir, bu önemli. Ancak kurulan yeni rejimde bağımsız ve muhalif medya ve görüşlere yer olmadığı görülüyor. Elbette, oturup sineye çekecek değiliz” şeklinde konuştu.
OHAL Komisyonuna başvuramayan kanallardan biri de İMC TV. Karara ilişkin konuşan kapatılan İMC TV Genel Koordinatörü Eyüp Burç, listede kanallarının adının olmamasının gerekçesi olarak kanallarının doğrudan KHK ile değil, KHK’ye dayanılarak oluşturulan bir komisyon tarafından kapatılması olduğunu söyledi. Kapatma kararının ardından süreci yargıya taşıdıklarını söyleyen Burç, “Başbakanlığa bağlı bir komisyon tarafından kapatıldık. Karara itiraz ettik ama herhangi bir sonuç yok. İtirazımız reddedilmedi ama hiç bir gelişme de yaşanmadı” dedi.
AİHM’in Türkiye’den yapılan başvurulara karşı OHAL Komisyonunu adres göstermesini de eleştiren Eyüp Burç, AİHM’nin kendi değerlerine de aykırı davrandığını söyledi.
Burç, “Türkiye’de sanki demokratik bir işleyiş var, sanki yargı işliyor gibi topu Türkiye’ye attılar. Zaten Türkiye’de bu süreçler işlemiyor.
Yetmezmiş gibi AİHM böyle bir karar alıyor. Burada insan hakları ihlali var, ifade özgürlüğü ihlali var. Ve geçen yıllar bu ihlalleri arttırıyor. Avrupa Komisyonunun bu konuda raporları var üstelik. AİHM bu raporları da görmezden geliyor. Kendi değerlerinden de uzaklaşıyor bu kararlarla. Oysa AİHM’nin ‘90’lı yıllarda aldığı kararlar var, Türkiye’de hukukun işlemediği bu nedenle başvuruların incelendiği örnekler var. Yani Türkiye’de sorunlarını çözemediği için AİHM’ye başvuranları AİHM tekrar bu çözümsüzlüğün ve ihlalin ortasına bırakıyor” dedi.