Ezgi Başaran
(Radikal, 9 Mayıs 2012)
Çok ilginç gelişmeler yaşanıyor. Şaka şaka hiç ilginç değil. Beklenen, olağan hareketler. Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü’nde bugün ve yarın bir sempozyum düzenleniyor. 1.5 yıl önce kurulan ve kendisine ‘en aktif en marka’ öğrenci kulübü diyen Marmara Vizyon tarafından. Söz konusu sempozyumun başlığı: Bilim, Türler Arası Evrimi Neden Kabul Etmiyor?
‘Türler arası evrim’ diye bir şey olmadığı için ben ilk etapta bu başlığı normal karşıladım. Yani türler aralarında evrilmediğinden bilimin bunu niye kabul etmediğini bir cümleyle anlatacaklar, dağılacaklar sandım. Ve fakat, iki gün sürüyor bu sempozyum, ne ki bir cümle? Konuşmacılar kim diye, aldı beni bir merak. Bakın, işte buralar maceranın heyecanlı kısımları!
***
Prof. Adem Tatlı: En son bir konferansta “Evrim teorisi, bilimsel kıstaslar taşımayan, laboratuvarda denenemeyen, çoğunlukla metafiziğe dayalı görüşleri bünyesinde barındıran felsefi bir düşünce tarzıdır” demiştir. Prof. Turan Güven: Uzmanlık alanı elektron mikroskop, evrim konusunu ‘hobi’ olarak inceliyor. Bir makalesinden örnek: “Evrim teorisi, ateist ve din karşıtlarının bilimsel bir kılıfla insanlara sundukları bir safsatanın adıdır.” Prof. Eşref Edip Keha: Bir makalesinden... “Fizik ve kimya derslerinde sık sık, ’Var olan şey yok, yok olan da var edilemez’ denir. Ancak Allah (c.c.) bu hükmün dışındadır.” Prof. İsmail Kocaçalışkan: Bir kuple de buradan: “Evrim görüşü de tek bir görüş değil. Bazıları insanların maymundan geldiğini iddia ediyor, bazı görüşler kurttan geldiğini, bazıları ayıdan geldiğini iddia ediyor. Yani çok çeşitli görüşler var. Madem ki bu bir teoridir, ispatlanmış bir şey değildir.” Bunlar işin heyecanı, tadı, neşesiydi, şimdi biraz gözyaşı... Boğaziçi Üniversitesi Genetik ve Biyoloji Bölümü’nden Prof. Aslı Tolun, özetle “Böyle bir sempoz-yum düzenlenmesine akademik özgürlük denmez çünkü evrim konusunda bilim adamları arasında görüş ayrılığı yoktur” diyen bir mail atmış Marmara Üniversitesi Rektörlüğü’ne. Gelen cevap: “Marmara Üniversitesi bilimsel özgürlüğe sonuna kadar inanmaktadır. Sempozyum programında yer alan bilim insanlarının görüşlerinin en az karşıt bir bilimsel savı öne süren bilim insanlarınınki kadar değerli olduğuna inanırız.” Bari bunu deme. Öğrenciler düzenliyor işte, filan de. Bilimsel olduğunu savunma bari. Neyse!
Şimdi gelelim asıl soruya: Üniversitede Yaradılışçılık tartışılır mı? Elbette. Örneğin Kaliforniya Üniversitesi’nde Evrim ve Yaradılışçılık diye bir felsefe dersi de var. Birtakım özel Hıristiyan okullarında da böyle dersler mevcut. Ya da.. Yine üniversitede, 1960’lar Amerikası’nda zirveye ulaşan anti-evrimciliğin 18. yüzyıldaki, Hıristiyanlık’taki kökenlerini, bu akımın ABD’de nasıl yaradılışçılığa dönüştüğünü tartışmak da son derece önemli ve gereklidir.
Evrimi anlatan bilim insanlarının karşısına, Yaradılışçılık’ı savunan insanları da çıkarırsınız. Bu tartışmanın yerlerinden biri yine üniversite olabilir. Amma.. Başlığına ve katılımcılarına bakıldığında bilimsel verilerden uzak, hatta onlarla neredeyse dalga geçen bir sempozyuma üniversitede yer var mı? Üniversiteler Konseyi ve ODTÜ öğretim görevlileri “Hayır yok, iptal edilmelidir” diyor geçen haftadan beri.
***
Öğretim üyelerinin endişesini anlıyorum ama üniversite çağına gelmiş beyinlerin de uçaklara “Uzaylılar geldi” diye terlik fırlatacak seviyede olmadığına güvenmek zorundayız. O nedenle “Evrim, Darwin uyduruktur” diyenler de Yaradılış’ı evrenin anahtarı olarak sunmak isteyenler de toplaşıp konuşabilir. Endişem şudur: Kırmızı çizgilerin her gün daha çok üstümüze geldiği bu günlerde evrimin marjinalleşmesi, saçmalığın normalleşmesi. İfade özgürlüğü kapsamında saçmalayanların bir gün, o saçmalıklarla dalga geçenlere aynı özgürlüğü tanımamaları.