Eygi: Çocukları tıp ve mühendisliğe yönlendirmeyin; dindar subaylar, öğretmenler, hukukçular yetişmeli

Eygi: Çocukları tıp ve mühendisliğe yönlendirmeyin; dindar subaylar, öğretmenler, hukukçular yetişmeli

Vahdet yazarı Mehmet Şevket Eygi, "çocuklarını çok para var diye doktorluğa mühendisliğe yönlendiren aileleri çok ayıpladığını" savunarak,  "Dünyanın en iyi, en vasıflı ve güçlü subayları, öğretmen ve eğitimcileri, din hizmetlileri, idarecileri, hukukçuları Türkiye’de olmalıdır" dedi. "İyi Müslüman iyi insan, iyi vatandaş demektir. Dindar subay, dindar öğretmen, gerçekten dindar din görevlisi, dindar idareci, dindar hukukçu… Bunlar sadece kuru kuruya dindar olmayacaklar, çok vasıflı olacaklardır" ifadesini kullanan Eygi, "Ülkenin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar, bu dediğime önem vermezler ve çocuklarını öncelikle doktor veya mühendis olarak yetiştirirlerse Türkiye’de işler düzelmez, beklenen huzur olmaz" diye yazdı.

Mehmet Şevket Eygi'nin, "Beş Meslek" başlığıyla yayımlanan (9 Temmuz 2016) yazısı şöyle:

Türkiye'nin bütün iyi ve olumlu konularda dünya birincisi, örnek, huzurlu, hem mânen hem maddeten dengeli şekilde kalkınan, âdil, şeffaf, en faziletli ülkesi olmasını istiyorsak yeterli sayıda cevherli, ehliyetli, istidatlı gencimizi şu branşlarda yetiştirmeliyiz:

Çok vasıflı subaylar, ordu mensupları. 1-Çok vasıflı öğretmenler, eğitimciler. 2- Çok vasıflı din görevlileri. 3- Çok vasıflı idareciler. 4- Çok vasıflı hukukçular. 5- Evet en akıllı, en vasıflı gençlerimizden  yeterli miktarı  bu sahalarda hizmet  görmelidir.

Ülkenin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar, bu dediğime önem vermezler ve çocuklarını öncelikle doktor veya mühendis olarak yetiştirirlerse Türkiye’de işler düzelmez, beklenen huzur olmaz.

Doktorlukta ve mühendislikte çok para var, ben çocuğumu o iki meslekten birine yönlendireceğim diyen Müslümanları çok ayıplıyorum. Dünyanın en iyi, en vasıflı ve güçlü subayları, öğretmen ve eğitimcileri, din hizmetlileri, idarecileri, hukukçuları Türkiye’de olmalıdır. İyi Müslüman iyi insan, iyi vatandaş demektir.  Dindar subay, dindar öğretmen, gerçekten dindar din görevlisi, dindar idareci, dindar hukukçu… Bunlar sadece kuru kuruya dindar olmayacaklar, çok vasıflı olacaklardır. 

Vasıf kelime ve kavramının şerhi yapılsa beş yüz sayfalık hacimli bir kitap olur. Japonlar, İsveçliler, Norveçliler bizim subaylarımızı, öğretmenlerimizi, din hizmetlilerimizi, idareci ve hukukçularımızı görünce hayranlıktan ve gıptadan akılları başlarından gitmelidir. Bu dediklerimin hayata geçirilebilmesi için Müslümanların birleşmeleri, tek bir ümmet olmaları, bu ümmetin başında dünya çapında, insanlık çapında bir zat bulunması, ümmetin bu konuda (ve diğer bütün lüzumlu ve önemli konularda) dört başı mâmur bir plan, program, proje hazırlaması gerekir.

Bunlar sekter zihniyetle, parça holiganlığı ve militanlığı ile şuculuk veya buculuk fanatizmi ile yapılamaz. Yazmış bulundum…