Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriyelilere vatandaşlık verileceğini açıklamasının ardından başlayan tartışmayı değerlendiren yönetmen Ezel Akay, "Bu bir siyasi oyun. bundan eminim. “Evet verelim!” diyenler bile sokakta Suriyeli görünce iğreniyor, burun kıvırıyorlar" diye konuştu.
Ünlü yönetmen Ezel Akay da Suriyelilere vatandaşlık konusunda şunları söyledi: Dostlar, tabii ki “mültecilere toplu vatandaşlık” dünyanın hiçbir yerinde kabul edilebilecek bir şey değil! Bu bir siyasi oyun. bundan eminim. “Evet verelim!” diyenler bile sokakta Suriyeli görünce iğreniyor, burun kıvırıyorlar! İki yüzlülük bu ülke insanlarının karanlık karakteridir. Baskıyla asırlardır yaşamış, özgürlüğün hayalini bile kuramayan toplumlar hayatta kalmak için “iki yüzlü” olurlar.
Meseleyi yalnızca iktidarın açtığı yolda tartışırsak, ben de “hayır, tabii ki vatandaşlık vermeyelim!” derim. Yapılması gereken, onlara hakiki yaşam alanları sağlamak, çalışma izni vermek, eğitim ve sağlık hizmetini bu ülkenin (insani olan budur) sınırlarındaki herkes kadar alabilmelerini sağlamak, ve ülkelerine, evlerine dönebilmelerini sağlayacak bölgesel barışa katkıda bulunmak, hatta kaçtıkları ülkeyi dialoglar, politikayla ikna edip hayatlarını garantiye almaktır.
Aksi takdirde hem onlar hem de bizler için büyük, karanlık, korku dolu bir dönem bekliyor. Ben sınırların olmadığı bir dünya istiyorum, şiddetten kaçanların sığınacağı güvenli topraklar olmalı hep diye düşünüyorum. Bu ülkenin vatandaşları son 50 yıl boyunca türlü nedenlerle mülteci, sığınmacı veya göçmen oldular. Başka, “medeni” ülkelerin -hep bizim tarafımızdan ağır eleştiriliyor ama- mesela Almanya’nın Türk asıllılara sağladığı imkanların, on yıllar süren iç siyasi mücadelelerinin ve demokrasi idealini savunanların o “yabancılar”ın hakları için sürdürdüğü mücadelelerin asla farkında değiliz, dahası onlardan sıfır ilham alıyoruz.
Tuzağa düşmeyin, söylemi, sözü, kavramı değiştirin, Mülteciler için daha gerçekçi, demokratik ve vicdanlı çözümler hayal edin! Oturduğunuz yerden, hiçbir yaratıcı fikir, öneri getirmeden çemkirmeyin! Bir işe yaramıyor diyemeyeceğim, gerçekten birbirimize karşı düşmanlaşmamıza katkı sunuyorsunuz. Tabii ki önce, “vatandaşlık verilmesin” demek, sonra da tüm toplumu harekete geçirecek bir ilham verici tartışma yaratmak lazım. 3- milyona varan yeni bir nüfus hareketi, işin içinde insan, bedeni, ruhu, kültürü, dili olan insan, söz konusu olduğu için, bu toplumun tartışması gereken en önemli mevzulardandır. Ne “pis-arap-cahil- savaş kaçağı-kokuyorlar” alçak elitizmine, ne de sünnidir-oy kapısıdır-dengedir oportünistliğine kapılmadan da insanca bir çözüm bulmak mümkündür! Saza gelin!"