Ezidi çocuklar yaşadıkları travmayı resmetti: Su içen çocuklar, IŞİD'in kaçırdığı kadınlar...

Ezidi çocuklar yaşadıkları travmayı resmetti: Su içen çocuklar, IŞİD'in kaçırdığı kadınlar...

IŞİD’in Ağustos 2014’te Şengal’e saldırması üzerine Türkiye’ye göç eden ve Diyarbakır’da Fidanlık Kampı’nda kalan Ezidi çocuklar yaşadıkları travmayı resmetti. Çocuklar çoğunluklar, IŞİD tarafından kaçırılan kadınları, öldürülen akrabalarını ve suya dair resimler yaparken hakim renk ise siyah. 

Esir alınan, ağzı kapatılan, çarşaf giydirilen ve ağlayan kadınların hakim olduğu çizimlerin yanı sıra güneş, kuş, gökyüzü gibi umudu ve özgürlüğü temsil eden resimler. 13-15 yaş aralığındaki çocukların yaşadıkları travmanın dışa vurumu olan bu sergi Şengal Ezidi Kampı’ndan.

Bianet'ten Bircan Değirmenci'nin haberine göre, Fransa'nın Rennes Belediyesi aracılığıyla Brötenya Kürdistan Dostluk Grubu adına Diyarbakır Büyükşehir Belediyesiyle dayanışma amacıyla kente gelen Fransız sanatçılar, Ezidi çocuklarla buluştu. Atölye çalışmalarında fotoğraf çekmeyi ve resim çizmeyi öğrenen çocukların ürünleri Fidanlık Alanı’ndaki Şengal Ezidi Kampı’nda sergilendi.

Fransız sanatçılar François Legeoi ve Gael Le My üç hafta boyunca kamptaki çocuklarla fotoğraf atölyesi yaptı. Süleymaniyeli ressam Dılşad Quhestanî de atölye süresince çocuklara resim ve boyama dersleri verdi. Fotoğraf sanatçısı Tony Rublon ise atölye sürecini kayıt altına alarak bir belgesel film hazırlayacak.

 

Fransa'da da sergilenecek

 

Diyarbakır’a daha önce birçok kez gelen Gael Le My, Rennes Belediyesi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile zaman zaman ortak kültür ve sanat çalışmalarında yaptıklarına değinerek, özellikle Ezidilerle ilgili ortak bir projede yer almak istediklerini aktardı. Gael Le My, atölye boyunca ortaya çıkan ürünlerin Fransa’da da sergileneceğini söylüyor.

Belediye ile daha çok ortak kültürel projeleri geliştirmek istediklerini söyleyen François Legeoit, hem Şengal Ezidi Kampı’nda yaşayan çocuklar, hem de Sur çocuklarıyla yaptıkları atölye çalışmalarında,  çocukların kendi iç dünyalarını dışarıya aktarmalarında aracı olmaya çalıştıklarını ifade ediyor.

 

Travmalarını resmettiler

 

20 yıldır Avrupa’da yaşayan ressam Dilshad Questani, Ezidi çocukların yaşadıkları travmayı atlatamadığını ve bunu yaptıkları resimlerle ifade ettiklerini söylüyor.

Çocukların yaptıkları resimlerle iç dünyalarını dışa vurduğunu söyleyen Questani, “Çocuklar IŞİD tarafından kaçırılan kadınları ve öldürülen akrabalarıyla ilgili resimler yaptılar. Bir anlamda travmalarını resmettiler. Ama resimlerinde gökyüzü, kuş ve güneş gibi umudu ifade eden imgeler de vardı, bunlar çok önemli” diyerek, resim yapmanın psikolojik tedavilerde kullanılan bir yöntem olduğunu hatırlatıyor.

Questanî, “Bu tür çalışmaların çocuklar üzerindeki pozitif etkisi fazla, bu yüzden de bu çalışmayı ve çocukların yaptığı tabloları çok değerli görüyorum” dedi.

Dilshad Questanî, çocukların yaptığı resimleri Fransa’ya götürerek bir sergi açacağını ve Ezidi çocuklarla ilgili bir de konferans düzenlemek istediğini söylüyor.

 

Hakim renk siyah

 

13-15 yaş arasındaki çocukların yaptığı resimlerde hakim renk siyah.

Yedi yaşındaki Rama ise kırmızı bir lale resmi yapmış. Hocası Dılşad, Rama'nın fırçayı çok iyi kullandığını ve çok yetenekli olduğunu söylüyor. Rama gibi birçok yetenekli çocukla karşılaştığını belirten Questani, iyi bir eğitim görmeleri halinde bu çocukların çok başarılı olacağını belirtiyor. Kamp sakinlerinin en büyük özlemi evlerde yaşayabilmek. Bunu çocukların yaptığı resimlerde de görmek mümkün.

 

Şehir, kasaba özlemi

 

Küçük yaştaki çocukların yaptığı birçok resimde renkli boyalarla çizilmiş okul ve kasabalar ağırlıkta. Ara sıra şehre gelen çocuklar resimlerinde apartmanlara da yer vermişler. Mavi gökyüzü ve yeşil tepelerin baskın olduğu çizimler de bulunuyor.

Bu tür çalışmalarda köşede asılı duran güneşin ve kuşların umudu ifade ettiğini belirten Dilşad Questanî atölye eğitiminde yaşadığı bir olayı ise şöyle anlatıyor:

“Atölyedeki çocuklara en çok neyi resmetmek istediklerini sorunca içlerinden biri suyun içinde yüzen, su içen çocukların resmini yapmak istediğini söyledi. Nedenini sorunca, küçük kardeşinin Şengal Dağı’nda susuzluktan öldüğünü anlattı. Yaşanılan acıların etkisi hala çok taze. Çocuklar da dâhil herkesin çok yoğun bir psikolojik destek sürecine tabi tutulması gerekiyor. Ama bu ne kadar mümkün olur, bilemiyorum”.