Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Biz Yezidi de olsa teröre bulaşmadığı sürece, insana insan olduğu için yine değer veririz" sözlerine Ezidiler tepki gösterdi. Ezidiler, Erdoğan’ın konuşmasıyla nefret suçu işlediğini belirterek, "özür dilemeli" dediler. Batman Beşiri Ezidileri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Veysi Bulut, Erdoğan’ın konuşmasında ayrımcılık yaptığını vurgulayarak, “Bu sözleriyle nefret suçu işliyor. Başbakanlığa yakışıyor mu, kendi vatandaşlarını Alevi, Roman, Ezidi diye aşağılamak. Son derece tepkiliyiz” diye konuştu.
Taraf gazetesinden Sümeyra Tansel'e konuşan; Bulut, Başbakan’ın iki gün önce gerçekleşen Uluslararası Ezidi Konferası’na tepki olarak bu sözleri söylemiş olabileceğini belirtti ve şöyle devam etti: “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre hiç kimse inancından, aidiyetinden, dini ya da etnik kökeninden dolayı aşağılanamaz. Hor görülemez. Halka negatif bir mesaj verilemez.”
Almanya’da faaliyet gösteren Die Linke Partisi eski milletvekili Ezidi Ali Atalan da Başbakan’ın konuşmasını çok üzücü olarak değerlendirdi. Atalan, “Türkiye’nin demokratikleştiği iddia ediliyor. Giderek insan haklarına saygı gösteren bir devlet olduğu söyleniyor. Ama tam da bu arada, öyle görünüyor ki Başbakan eşit vatandaşlık ilkesinden hareketle düşünmüyor. Kim hangi dine ait, kim Müslüman, kim değil bunun yörüngesinde hareket ediyor” diye konuştu. Atalan, Türkiyeli Ezidi bir milletvekili olarak Almanya’da Türkleri ve İslamiyet’i istemeyen zihniyete karşı durduğunu belirterek “Başbakan’ın özür dilemesi lazım. Bu bir nefret söylemi” ifadelerini kullandı.
Almanya Ezidi Dernekleri Federasyonu adına konuşan Emin Akbaş da Başbakan’ın talihsiz bir açıklamada bulunduğunu belirterek “Son yaptığımız konferanstan sonra, Ezidileri ve gayrımüslimleri kucaklayan, geçmişte yapılan haksızlıkları mahkûm eden, ülkesini terk etmek zorunda bırakılmış insanları, ülkeye dönmeye cesaretlendiren bir açıklama bekliyorduk” dedi. Başbakan’ın açıklamasından sonra yeni anayasada azınlıklarla ilgili olumlu bir gelişme beklemediklerini söyleyen Akbaş, “Biz her şeye rağmen Türkiye’de değişik inançlara, birbirine saygı göstererek, birarada yaşama ortamı sağlanmasını özlüyoruz ve Sayın Başbakan ve diğer hükümet yetkililerinden de bu yaklaşımı bekliyoruz. Herhangi bir diyalog ortamı söz konusu olursa biz Ezidiler olarak hazırız” diye konuştu.
Batmanlı Ezidilerin ileri gelenlerinden İbrahim Bulut ise Başbakan’ın “Ezidi de olsa” derken bir mahlûktan bahseder gibi konuştuğunu belirterek şunları söyledi: “Ezidiler, Mezopotamya’nın en asli unsurlarındandır. Bizim 4-5 bin yıllık bir tarihimiz var. Sayın Başbakan’ın yaklaşım şekli biraz daha farklı olmalı. Yeni bir anayasa hazırlıyorlar. Biz her zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız, demokrasiden yanayız.”
Diyarbakır’da üç gün önce düzenlenen ve Ezidi din adamları ve kanaat önderlerinin katıldığı konferansta konuşan DTK Eşbaşkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, “Dedelerimizin ve atalarımızın elinde Ezidi kanı var. Dedelerimizin bu konudaki tavrından dolayı hepimiz damgalıyız. Geçmişteki hatalardan dolayı tüm Ezidilerden özür diliyoruz” demişti.
Ezidiler kendilerini “Ezda” şeklinde tanımlıyorlar. “Ezda” Ezidilerin tanrısının binbir isminden geliyor, Kürtçe’de “yaratılan, var edilen” anlamında kullanılıyor. Kürtçede “ez” ben demek “da” ise vermek anlamında kullanılıyor. Yezidi kelimesinin ise dinî terminolojide veya dilde herhangi bir karşılığı yok.
“Yezidi” kelimesi bazılarına göre, “Ezidi” kelimesinin Türkçeleşmiş hali. Bazıları içinse Ezidi soyunu, Emevi halifesi Yezid’e isnat ederek Ezidileri aşağılamanın başka bir şekli.
Emevi Halifesi Muaviye’nin oğlu Yezid, Hazreti Ali’nin oğlu ve yetmiş yedi yakınını, kendisini halife olarak tanımadıkları için öldüren isim olarak bilinir. Şiilerle Sünniler arasında mezhep çatışmasını da başlatan bu olaydan sonra Müslümanlar arasında bir nefret unsuru haline gelen “Yezid” adı, hakaret anlamında da kullanılıyor. Yezid’in soyundan gelenler anlamında kullanılan “Yezidi” kelimesi ise Ezidileri aşağılama amacını dışavuruyor.