Facebook'un günahları

Facebook'un günahları

Facebook, son yılların en tartışılan şirketlerinden biri. Sosyal medya devi, kişisel verileri kullanışından reklam politikasına birçok farklı başlıkta eleştiriliyor. Kurucusu Mark Zuckerberg, ABD'de Kongre karşısında ifade verdi, gazetelerin manşetlerinde adı sıkça skandallarla anılır oldu.

Gazete Oksijen'den Umut Alphan'ın haberine göre Facebook’un toplumlar için bir tehdit olduğu ve veri güvenliğini ihlal ettiği tartışmaları aslında yeni başlamadı. The New York Times yazarları Sheera Frenkel ve Cecilia Kang’ın bu yaz yayımladığı “Çirkin Gerçek” adlı kitapta, Facebook mühendislerinin kişisel çıkarları için kullanıcı verilerini nasıl kullandığından şirket içindeki güç kavgalarına kadar çok sayıda konu ortaya saçılmıştı. Mevzuyu alevlendiren ise Facebook’un eski ürün müdürü Frances Haugen’in şirket içi yazışmaları ifşa etmesi oldu. The Wall Street Journal’da yayımlanan belgeler, Facebook’un gençlere zarar verdiği yönündeki raporları sümenaltı etmesinden, bir kesime ayrıcalıklı muamele ettiğine dair bir dizi skandalı ortaya çıkardı. 

1- Kullanıcıların eşit şartlarda konuşmasına izin verdiğini öne süren Facebook, yüksek profilli kullanıcıları bu kuralların tamamından muaf tutan bir sistem kurdu. Belgelere göre, bugün hala milyonlarca VIP kullanıcı normal algoritmanın engellerinden korunuyor. Birçoğu taciz ve şiddete teşvik eden paylaşımlar yaparak bu ayrıcalığı kötüye kullanıyor. 

2- Facebook’un sahibi olduğu Instagram’ın özellikle genç kızlar için zararlı olduğu defalarca tespit edildi. Bu araştırmalar ya kamuoyuna açıklanmadı ya da gelen tepkiler önemsenmedi. Şirket  ısrarla etkilerin yaygın olmadığını, gerçek hayatta da benzer durumların yaşandığını savundu. 

3- 2018’de algoritmada değişiklik yapılırken amaç arkadaşlar ve aileler arasındaki etkileşimi artırmaktı. Ancak çalışanlar bu değişikliğin ters etki yarattığı konusunda Zuckerberg’i uyardı. Her zaman olduğu gibi kulaklarını tıkayan Zuckerberg düzeltme yapmaya direndi. Sonuç olarak Facebook sinirlerin daha da gerildiği bir ortama dönüştü. 

4- Belgelere göre Orta Doğu’daki insan tacirleri de Etiyopya’daki silahlı gruplar da platformu kendi çıkarları için kullanıyor. Facebook moderatörleri şüpheli gördükleri durumları yönetime bildiriyor. Ancak şirket bu uyarılara karşı anlamlı bir tavır göstermiyor. 

5- Zuckerberg mart ayında iddialı bir hedef koyarak, 50 milyon ABD’linin aşılanmasında pay sahibi olmak istedi. Çalışanlar ise Facebook’ta aşı karşıtı gönderilerin üstünlüğü konusunda patronlarını uyardı. Zuckerberg ise büyük iddiasını baltalayan paylaşımlara karşı pek de bir şey yapmadı. Asgari düzeydeki çabalar, sonunda Facebook’u Dünya Sağlık Örgütü’nün bile korkulu rüyası haline getirdi.

6- Snapchat, TikTok gibi platformların hızlı büyüyüşünden endişelenen ve genç kullanıcılarının sayısı iki yılda yüzde 19 düşen Facebook, geleceğin gençlerini bünyesine katabilmek için planlar yapmaya başladı. 10 ila 12 yaş grubunu izlemek için bir ekip oluşturuldu, onlara özel daha fazla ürün yaratmak adına 3 yıllık hedefler koydu. Plan, çocukları işe almayı da kapsıyor. 

7- The Wall Street Journal’ın belgeler üzerinde yaptığı inceleme, Facebook’un personel sayısının halka açıldığı 2012’den bu yana yüzde 38 arttığını gösteriyor. Artışın departmanlara göre analizinde ise ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. En hızlı büyüme, kullanıcı tabanını genişletmek ve etkinlik analizi yapmakla görevli ekiplerde. Başta tekel davaları olmak üzere pek çok hukuki sorunla karşılaşıldığı için hukuk ekibi de hızlı büyüyenlerden. Ürünleri, reklamları ve pazarlamayı denetleyen birimler de Facebook’un genelinden çok daha süratle büyümüş. Büyümelerde veri güvenliği ya da gençleri koruyacak önlemler yerine gelir ve kullanıcı sayısının odağa alındığı açıkça görülüyor. 

Sıfır noktası Cambridge

Frances Haugen’in ifşaatıyla ortaya çıkan acı gerçekler, Zuckerberg’in yıllardır süregelen kararlı politikalarının bir sonucu. Her şeyin başlangıç noktası ise hala Facebook’un en büyük skandalı olarak anılan Cambridge Analytica sızıntısı. 

2018’de ortaya çıkan skandal, 50 milyon Facebook kullanıcısına ait bilgilerin iki yıl önce ABD’deki seçimlerde ve İngiltere’deki Brexit oylamasında kullanıldığına işaret ediyordu. “Veriler çalındı mı, yoksa Facebook mu sattı?” tartışmaları sırasında, Cambridge Analytica’nın CEO’su Alexander Nix İngiliz televizyon kanalı Channel 4 News’ün kameralarına farkında olmadan Trump’ın kampanyasında aktif rol oynadıklarını itiraf etti. Tartışmanın yarattığı sis dağıldığında anlaşıldı ki veriler ne çalınmış ne de satılmıştı. Ama sızıntıya kapıyı açan Facebook’un bizzat kendisiydi. 

Facebook Nisan 2010’da uygulama geliştiricilerinin, elindeki verilere ulaşmasına imkan tanıyan Open Graph API’yi tanıttı. Açılımı “uygulama programlama arayüzü” olan API, yazılımcıların Facebook’un devasa veritabanına erişebilmesini sağladı. Amaç aslında son derece masumaneydi. Yazılımcılar bu verilerle kullanıcıların daha da ilgisini çekebilecek uygulamalar geliştirecekti. Ancak kodlarda Facebook’un o sırada farkında olmadığı bir problem vardı. Geliştiriciler sadece hedefledikleri kullanıcıların değil, arkadaşlarının verilerine de erişebildi. Üzerine bir grup kullanıcıya bir “kişilik testi” sunuldu, üstelik katılanlara karşılığında ödeme de yapıldı.  İşte bu testte alınan cevaplar seçim sonuçlarını etkilemek için kullanılan bir veri yığınına dönüştü. Benzer bir API’yi Facebook üzerinde kullanan Obama’nın kampanyası o dönemde çok takdir edilmişti. Tabii kimsenin sızıntılarından o sırada haberi yoktu.

Hukukla başı hep dertte

Cambridge Analytica skandalının patlamasından sonraki süreç Mark Zuckerberg’i oldukça yordu. Mart 2018’de ABD Senatosu’nda 44 senatörün önünde hesap veren Zuckerberg, veri sızıntısına karşı yeteri kadar önlem almadıklarını kabul ederek “Bu büyük bir hataydı. Benim hatamdı ve özür dilerim” dedi. Hemen ardından ABD Temsilciler Meclisi üyelerinin karşısına çıkarak bir kez daha savunma yaptı. 

Skandaldan etkilenen kullanıcı sayısının 87 milyon olduğunun ortaya çıkmasının ardından ABD Federal Ticaret Komisyonu Facebook’a 5 milyar dolar ceza kesti. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu da şirkete 100 milyon dolar ceza verdi. 

Avrupa Birliği Whatsapp’in satın alma sürecinde yanıltıcı bilgiler verdiği gerekçesiyle 110 milyon euro’luk cezaya hükmederken, İngiltere Bilgi Komisyonu Ofisi’de 500 bin pound’luk fatura çıkardı. Facebook hakkındaki en büyük dava ise Avustralya’da hala devam ediyor. “Veri hırsızlığı” iddiasıyla yürütülen davanın maddi boyutu 529 milyar dolar.

Haziran 2019’da ABD Federal Ticaret Komisyonu 2019’da Facebook hakkında bir antitröst soruşturması başlattı. Eylülde ABD’de 8 eyaletin başsavcısı Facebook’u soruşturduklarını açıkladı. Bir ay sonra ise ABD Adalet Bakanlığı’nın bir antitröst soruşturması başlattığının haberi duyuldu.