Fahrettin Altun: İstanbul’da imzalanan anlaşmayla küresel bir gıda krizinin önüne geçildi

Fahrettin Altun: İstanbul’da imzalanan anlaşmayla küresel bir gıda krizinin önüne geçildi

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı  Fahrettin Altun, “İstanbul’da imzalanan anlaşmayla küresel bir gıda krizinin önüne geçildi” açıklamasını yaptı. 

Altun, İspanyol Gazetesine Tahıl Koridoru Anlaşmasını değerlendirdi. Altun şunları kaydetti:

“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Sekreteri Antonio Guterres başta olmak üzere ilgili liderlerle şahsen kurduğu temaslar neticesinde buğday fiyatlarında ciddi düşüş sağlayan bir anlaşmaya imza atıldı. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de bölgedeki etkisini barış ve istikrarı sağlamak için seferber edecektir.”

“İstanbul’da imzalanan anlaşmayla küresel bir gıda krizinin önüne geçildi”

“Türkiye hem Rusya hem de Ukrayna’yla konuşabilen, hem Ukraynalıların hem de Rusların savaş döneminde güven duyduğu için geldiği bir ülkedir. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde artık uluslararası arenada yaşanan gelişmeleri kenardan izleyen veya kendine biçilen rolü oynayan bir ülke olmaktan çıkmıştır”

“Dolayısıyla NATO müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm devletlerin diplomatik çabalarımızı desteklemesini bekliyoruz."

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, El Mundo’nun sorularını yanıtladı.

Son gelişmeler ışığında Rusya’nın gerçekleştirdiği saldırı sonrasında tahıl anlaşmasının geleceğinin ne olacağınını sorulması üzerine Altun, Odessa Limanı yakınlarında yaşanan saldırının, tahıl anlaşmasının uygulanması açısından sorun oluşturacağını düşünmediğini ifade etti.

Yaşanan saldırı neticesinde gemilerin yüklenmesine engel olacak bir sorun ortaya çıkmadığına işaret eden Altun, kendilerinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyi sürdüreceklerini söyledi.

İstanbul’da imzalanan anlaşmanın kapsamının ve içeriğinin belli olduğunu, tüm taraflardan bu anlaşmanın uygulanmasını sağlayacak adımları zamanında ve tam olarak atmalarının beklendiğini belirten Altun, “Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye olarak hem Ukrayna hem de Rusya tarafıyla yakın temasta olacağız.”dedi.

Limanlara veya gemilere yeni saldırı ihtimalinin sigorta masraflarını artırarak ürün fiyatlarına olumsuz etkileyebileceğinin, Türkiye’nin bunu engellemek için ne yapabileceğinin sorulması üzerine Altun, Türkiye’nin Ukrayna’daki savaşın başladığı günden itibaren, hatta  başlamasından önce, hem Moskova hem de Kiev’le konuşabilen bir devlet olarak bölgede barış ve istikrarın tesisine gayret gösterdiğini ifade etti.

Altun, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Sekreteri Antonio Guterres başta olmak üzere ilgili liderlerle şahsen kurduğu temaslar neticesinde buğday fiyatlarında ciddi düşüş sağlayan bir anlaşmaya imza atıldı. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de bölgedeki etkisini barış ve istikrarı sağlamak için seferber edecektir.” diye konuştu.

İstanbul’da imzalanan anlaşmayla küresel bir gıda krizinin önüne geçildiğine dikkaki çeken Altun, ancak bu konuda bir uzlaşma sağlanmasının Ukrayna’daki savaş koşullarının ortadan kalktığı anlamına gelmediğine işaret etti.

Altun, kendileri için Ukrayna’dan gelecek tahıl yüklü gemilerin güvenliğinin sağlanması ve gerekli kontrollerden geçerek dünyaya ulaştırılmasının önemli olduğunu dile getirdi.

“Türkiye’nin başarısı, NATO’nun da hanesine yazılmaktadır”

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali başladığından bu yana Türkiye’nin NATO müttefiklerinden farklı bir tutum sergilediğinin hatırlatılması üzerine de Altun, şunları kaydetti:

“Öncelikle Türkiye’nin NATO’ya 70 yıldır ciddi katkılar sağlamış bir ülke olduğunu ve NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olduğumuzu unutmamak gerekiyor. NATO, parçası olmaktan gurur duyduğumuz ve İspanya gibi dostlarımızla birlikte dünya barışına katkı sunmamıza vesile olan bir yapı ve bizim açımızdan bir uluslararası örgütten çok daha fazlasıdır. Burada önemli olan başka bir husus, Türkiye’nin tahıl anlaşması gibi diplomatik bir başarı elde ettiğinde bu başarıya bir NATO ülkesinin ulaşmış olduğu gerçeğidir. Yani Türkiye’nin başarısı, NATO’nun da hanesine yazılmaktadır. Biz krizin başından itibaren bölgemizde yanan ateşi söndürmeye odaklandık.  Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle “adil bir barış” için çalıştık, çalışıyoruz. Türkiye hem Rusya hem de Ukrayna’yla konuşabilen, hem Ukraynalıların hem de Rusların savaş döneminde güven duyduğu için geldiği bir ülkedir. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde artık uluslararası arenada yaşanan gelişmeleri kenardan izleyen veya kendine biçilen rolü oynayan bir ülke olmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla NATO müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm devletlerin diplomatik çabalarımızı desteklemesini bekliyoruz."

“Savaşın kazananı olmadığına ve adil bir barış için çalışmanın önemine inanıyoruz”

Ukrayna’daki savaşı durdurmaya çalışanlar ile  bu savaşı fırsat bilerek kendi jeopolitik çıkarlarını korumaya çalışanların bulunduğunu anlatan Altun, Türkiye’nin ilk günden itibaren Ukrayna’nın bağımsızlığı ve egemenliğine bağlılığını ifade ettiğini söyledi.

Altun, “Aynı zamanda Montrö Sözleşmesi uyarınca savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçişini durdurduk. Öte yandan bazı devletlerin Rusya’yı zayıflatmak amacıyla bu savaşı mümkün olduğunca uzatma gayreti içinde olduğunu görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’nin perspektifini İstanbul’da ortaya koydu. Buna göre savaşın kazananı olmadığına ve adil bir barış için çalışmanın önemine inanıyoruz.”değerlendirmesinde bulundu.

Arabuluculuk faaliyetlerine ilişkin olarak da Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna hükümetlerinin ve halklarının güvendiği bir devlet olduğuna dikkati çeken Altun, şöyle devam etti:

“Son birkaç ayda Türkiye’nin arabuluculuk rolüne talip olan tek devlet olmadığı sır değildir. Bana göre Türkiye’nin en büyük avantajı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın lider diplomasisi olmuştur. Antalya Diplomasi Forumu marjında Ukraynalı ve Rus dışişleri bakanlarının bir araya gelmesi, daha sonra İstanbul’da iki ülkenin heyetleri arasında bir toplantı yapılması ve nihayet tahıl anlaşmasının imzalanması bu açıdan tesadüf değildir.

Herkes sosyal medyada “endişeli olduğunu” yazarken birilerinin elini taşın altına koyarak gerçek sorunlara gerçek çözümler bulması gerekiyor. Maalesef son yıllarda dış politikayla kamu diplomasisinin birbirine karıştırıldığına şahit oluyoruz. Oysa gerçek dünyanın gidişatına etki etmekle reklam yapmak birbirinden farklı şeylerdir. Devlet adamlığı ve diplomasi de gösterişten ziyade etkili çözümler geliştirmekle ilgilidir. İşte Doğu Afrika’da ve dünyanın birçok yerinde kıtlık yaşanmayacaksa, insanlar karınlarını doyurmak için fahiş fiyatlar ödemeyecekse bu, reklam değil iş yapanlar sayesinde olacaktır. Türkiye olarak gerçek bir sorunun ortadan kaldırılmasında rol oynadığımız için gurur duyuyoruz.”

“Sayın Cumhurbaşkanımızın lider diplomasisi alanındaki başarısını bu süreçte tekrar gördük”

Diplomasinin hiçbir zaman kolay olmadığına, savaşın devam ettiği sırada diplomatik temaslarda bulunmanın çok daha zor olduğuna işaret eden Altun, “Elbette devletlerin farklı öncelikleri ve perspektifleri var. Önemli olan bir ortak zemin bulabilmek ve tüm dünyayı tehdit eden bir krizi engellemekti. Neticede Ukrayna ve Rusya’nın egemen devletler olarak bu girişimi desteklemesini takdir ediyoruz.” ifadesini kullandı.

Burada lider diplomasisinin ve hem Rusya hem de Ukrayna devlet başkanlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı güvenilir bir lider olarak görmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Altun, aynı şekilde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bu süreçte önemli bir rol oynadığını söyledi.

“Ukraynalılar ve Ruslar arasında arabuluculuk tecrübesine istinaden, Türkiye mevcut diyaloğu genişleterek ilave anlaşmalar sağlanması ihtimaline dair iyimserliğini koruyor mu?” şeklindeki soruyu da Altun, şöyle yanıtladı:

“Elbette farklı konularda anlaşmaya varıp varmamak egemen devletler olan Ukrayna ve Rusya’ya bağlıdır. Ancak Türkiye’nin diplomasiden ve adil bir barıştan yana olduğunun tekrar altını çizmek istiyorum. Biz Suriye ve Irak’ta yaşanan insani kriz ve çatışmaların olumsuz etkilerini yıllardır tecrübe eden bir ülkeyiz. Bu nedenle Karadeniz bölgesinin istikrarını çok önemsiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın lider diplomasisi alanındaki başarısı ve Türkiye’yi son 20 yıllık dönemde bir aktör hâline getirmiş olmasının önemini bu süreçte tekrar gördük. Dolayısıyla yapıcı çabalarımızı sürdürmeye kararlıyız.”