Fahrettin Altun, İsveç basınına yazdı: Terörle mücadele Stokholm'ün NATO üyeliğine giden yolda olmazsa olmazdır

Fahrettin Altun, İsveç basınına yazdı: Terörle mücadele Stokholm'ün NATO üyeliğine giden yolda olmazsa olmazdır

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, NATO'ya katılmak isteyen İsveç'in terörle mücadele konusunda verdiği taahhütleri yerine getirmek için somut adımlar atacağı konusunda Ankara'nın "ihtiyatlı bir iyimserlik" içinde olduğunu belirtti ve "Terörle mücadele İsveç’in NATO üyeliğine giden yolda olmazsa olmazdır" yazdı. 

Altun’un, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un Türkiye ziyaretini ve İsveç’in NATO üyelik sürecini değerlendiren makalesi, İsveç merkezli Aftonbladet Gazetesi’nde yayımlandı. Altun, Kristersson'un 7-8 Kasım'da Türkiye'ye yapacağı ziyaretin "İsveç’in NATO üyeliği açısından tarihi bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini" ifade etti.

İsveç’te kurulan yeni hükümetin Madrid’de imzalanan muhtıraya bağlı kalacağını beyan etmesinin olumlu bir gelişme olduğunu belirten Altun, yeni hükümetin, önceki hükümetin müzakere ettiği bu çerçevenin gereğini yerine getireceğini belirterek ilkeli bir tutum benimsediği değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Ulf Kristersson’un Ankara ziyaretini ikili ilişkileri güçlendirmek için önemli bir fırsat olarak gördüklerini dile getiren Altun, “Bu ziyaret Türk halkı tarafından ‘meşru endişelerinin anlaşıldığı’ ve ‘İsveç’in PKK başta olmak üzere terör örgütlerince yapılagelen dayatmalara boyun eğmeme iradesi gösterdiği’ şeklinde yorumlanmıştır.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan İsveç’in NATO üyelik başvurusu bağlamında Türkiye’nin bazı endişelerine dikkati çeken Altun, Türkiye’nin NATO’ya katılmak isteyen İsveç’ten kendi ulusal güvenliğini yakından ilgilendiren bazı politikalarını gözden geçirmesini istediğini hatırlattı. Bu taleplerin spesifik olarak iki konuya odaklandığına işaret eden Altun, şöyle devam etti:

“Öncelikle İsveç’ten Türk savunma sektörüne yönelik her türlü kısıtlamayı ortadan kaldırmasını istedik. Bilindiği üzere Türkiye, insansız hava araçları başta olmak üzere birçok yüksek teknolojili savunma ürünü ortaya koymakta ve böylece dünyada istikrarlaştırıcı bir rol oynamaktadır. Nitekim savunma sektörümüz bugün birçok NATO ülkesine satış yaparak İttifakımızın güvenliğine katkıda bulunmaktadır. NATO’nun güvenliğine katkıda bulunan Türk savunma sektörünün NATO’ya katılmak isteyen bir devlet tarafından kısıtlamalara maruz bırakılmasının en hafif tabirle tutarsız bir davranış olacağı açıktır.

İkinci husus ise on binlerce masum Türk vatandaşını şehit eden terör örgütlerinin finansman, propaganda ve militan devşirme faaliyetlerini İsveç’te sürdürmelerinden duyulan rahatsızlıktır. İsveç hükümetinin Madrid’de imzalanan muhtırayla haklılığını teslim ettiği ve gidermeyi taahhüt ettiği terör endişemiz konusunda somut adımlar atacağına dair ihtiyatlı bir iyimserlik taşıyoruz. NATO müttefiklerinin saldırıya uğramaları durumunda tüm güçleriyle birbirlerini savunma sözü verdiği düşünülürse, terörle mücadele İsveç’in NATO üyeliğine giden yolda olmazsa olmazdır.”

“İsveç medyasında son dönemdeki haber ve yorumların seviyesini endişe verici buluyoruz”

Diğer taraftan "İsveç medyasını yakından takip eden bir gözlemci olarak son aylarda Türkiye hakkında okuduğu birçok yorum ve haberin kalite ve seviyesini endişe verici bulduğunu" ifade eden Altun, demokratik ülkelerde önemli kararlara diyalog ve müzakereyle varılmasının "doğal ve sağlıklı" olduğunu belirtti.

Bu kapsamda politikaların eleştirilebileceğine ve bu eleştirinin çok sert olabileceğine işaret eden Altun, “Hatta bazı uzmanlar, İsveç’te yapılan seçimlerin NATO üyeliğine dair bir referandum vazifesi gördüğü tespitinde bulunmuştur. Gerek Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki hassasiyetini hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsını hedef alan bazı yorumların İsveç kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik olmadığına şahit oluyoruz. Örneğin İsveç devlet televizyonunda Kürtçe konuşulmasının Türkiye’yi rahatsız edeceğini düşünenlerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürtlerin karşı karşıya kaldığı yasakları kaldırdığını ve Kürtçe yayın yapan bir devlet televizyonu açtığını bilmemesi şaşırtıcı olmuştur. Aynı programı yapanların, Türkiye’nin düşmanı zannedilerek bayrağı kullanılan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin PKK ile mücadelemizde yakın ortağımız olduğunu da bilmediğini bu vesileyle öğrendik.” değerlendirmesinde bulundu.

“Başbakan Kristersson’un Ankara ziyareti tarihi bir fırsat olarak görülmeli”

NATO üyesi olmak ya da olmamanın İsveç halkının ve hükümetinin kararı olduğunun altını çizen Altun, Türkiye olarak bu karara saygı duyduklarını bildirdi.

Altun, “Öte yandan NATO tartışmasının İslamofobi veya Türkofobi zemininde yürütülmesini ancak bir dikkat dağıtma çabası veya savunma mekanizması olarak görebiliriz. Terörden zarar görenlere ve Türkiye’nin haklı endişelerine saygı gösterilmesini bekleme hakkımızı ise saklı tutuyoruz.” görüşüne yer verdi.

Başbakan Ulf Kristersson’un Ankara ziyaretinin İsveç’in NATO üyeliği açısından tarihi bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Altun, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyelik başvurusunu Madrid’de imzalanan muhtıra çerçevesinde somut adımların atılıp atılmadığına bakarak değerlendireceğini sözlerine ekledi.