Fahrettin Altun: Şiddeti normalleştirici, meşrulaştırıcı, hafifleştirici bütün yayınlar ötekileştirilmeli

Fahrettin Altun: Şiddeti normalleştirici, meşrulaştırıcı, hafifleştirici bütün yayınlar ötekileştirilmeli

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Şiddeti normalleştirici, meşrulaştırıcı, hafifleştirici bütün yayınlar çok açık ve net şekilde ötekileştirilmeli, kriminalize edilmelidir, etiketlenmeli ve yaftalanmalıdır. Bu anlamda bir ortak kültür geliştirilmelidir. Çünkü şiddeti büyüten unsurlardan bir tanesi de belki çok üzerinde durmadığımız, tartışmadığımız meselelerden biri de budur, şiddeti normalleştirici, hafifleştirici yayınlar" dedi. 

Altun, Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğündeki AAtölye'de düzenlenen 'Medyada Kadın Olmak Paneli'nde konuştu. Meselenin, medya sektöründe kadın istihdamı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi ile yayın içeriklerinde kadın temsili olduğunu söyleyen Altun, programın tanıtım afişinde yer alan Halide Edip Adıvar gibi, tarihte sanattan edebiyata, medyadan siyasete kadar farklı alanlarda büyük başarılara imza atmış kurucu kadın aktörlerle karşılaşıldığını hatırlattı.

Altun, Adıvar'ın, Anadolu Ajansı'nın kuruluş fikrini vermesinin yanı sıra Milli Mücadele'nin de önemli kahramanlarından biri olduğunu belirtti. Adıvar'ın, 19 Mayıs 1919'da Fatih'te ve 22 Mayıs'ta Kadıköy'de mitingler düzenlediğini, özellikle 23 Mayıs 1919'da Sultanahmet Meydanı'ndaki mitingde yaptığı konuşmasıyla hatırlandığını ifade eden Altun, bu mitingde Adıvar'ın, Mehmet Emin Yurdakul'dan sonra söz alarak 200 bin kişilik kitlenin karşısında Türk kadınının güçlü sesini ortaya koyduğunu ve işgalcilere net bir çağrıda bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti:

"O özgüven çok kıymetlidir. Halide Edip Adıvar'ın hatıralarını okuduğumda beni en fazla etkileyen hususlardan biri özgüvendir. Özgüveni, dönemin birçok kadın yazarında görüyoruz. Bizim 'Medyada Kadın Olmak' isimli bir tartışmada her şeyden önce bu özgüven inşasını konuşmamız gerekir diye düşünüyorum. Mutlak suretle bu özgüven nasıl korunur, nasıl inşa olunur ve nasıl sürekli halde nesilden nesle aktarılabilir, bunu mutlak surette tartışmaların merkezinde tutmamız gerekir diye düşünüyorum."

"Habercilik anlamında önemli numuneler ortaya koyan kadın gazeteciler oldu"

Altun, medya sektöründe kadınların istihdamının son dönemde arttığını, özellikle son 20 yılda medya alanının büyümesiyle bu somut gelişmeyi hep beraber tecrübe ettiklerini kaydetti. Panelde kadınların medyadaki çalışma koşullarının iyileştirilmesi konusunun bir temel mesele olarak tartışılmasının önemine işaret eden Altun, çalışma koşulları, birikimlerin sektöre yansıması ve kariyer süreçlerinin daha ileriye götürülmesi konusunun da ele alınması gerektiğini vurguladı.

Medyada kadın yönetici sayısının arttırılmasının, kadın yönetici kültürünün kurumsallaşmasının sağlanması gerektiğini belirten Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerek teknik içeriklerde gerek yaratıcı içeriklerde etkin şekilde faaliyet gösteren ve yöneticilik basamaklarını kolaylıkla çıkabilen kadınların var olduğu bir medya ekosistemi, bizim ihtiyacımız olan medya ekosistemidir. Şöyle bir yanılsamayla karşı karşıya kaldık uzun yıllar. 'Medyada kadınlar belli başlı işleri yapabilir, belli başlı işleri yapamazlar. Örneğin, kriz, afet, savaş haberciliği söz konusu olduğunda kadınlar bu alanda varlık gösteremezler'. Bu yanılsamanın son dönemde ortadan kalkmasını temin eden çok başarılı performanslar sergileyerek medya tarihimize habercilik anlamında çok önemli numuneler ortaya koyan kadın gazeteciler oldu."

Altun, bu kadın gazetecilerin savaş ve afet haberciliğiyle sahada başarılı işler yaparak bu yanılgının bir illüzyon olduğunu gösterdiğini dile getirdi.

"Kadınların temsili, toplumun adil temsilidir"

Medyada kadınların konumunun iyileştirilmesi konusunun üzerinde çalışılması gerektiğine dikkati çeken Altun, kadınların medyadaki temsiliyle ilgili uluslararası akademik literatüre bakıldığında karşı karşıya kalınan kelimelerin her şeyden önce ayrımcılık ve cinsiyetçilik içerdiğini, bu gerçekle yüzleşilmesi gerektiğini belirtti.

Altun, "Ayrımcılığın, cinsiyetçiliğin örtülü ya da açık bir şekilde medyadaki içeriklerden temizlenmesi ve bu anlamda medyadaki dilin temizlenmesi son derece kritiktir. Önyargılar bu anlamda medyadaki yanlış ve eksik kadın temsillerinin en temel unsurlarından biridir" dedi.

Üzerinde durulması gereken önemli hususlardan birinin de gerçek kadın hikayelerinin medyada çok daha fazla yer bulması gerekliliği olduğunu aktaran Altun, kadınların özne olduğu, onların gerçek başarılarını yansıtan haberlerin varlığının, kadınların doğru temsilini mümkün kılacağını vurguladı.

Altun, medyada kadın bedeninin metalaştırılmasının ve ticarileştirilmesinin, kadın temsilini sorunsallaştıran unsurlardan biri olduğuna dikkati çekti.

"Şiddeti normalleştirici, meşrulaştırıcı yayınlar ötekileştirilmeli"

Kadına karşı şiddet haberlerine de işaret eden Altun, burada kullanılan dile yönelik şu görüşleri paylaştı:

"Şiddeti normalleştirici, meşrulaştırıcı, hafifleştirici bütün yayınlar çok açık ve net şekilde ötekileştirilmeli, kriminalize edilmelidir, etiketlenmeli ve yaftalanmalıdır. Bu anlamda bir ortak kültür geliştirilmelidir. Çünkü şiddeti büyüten unsurlardan bir tanesi de belki çok üzerinde durmadığımız, tartışmadığımız meselelerden biri de budur, şiddeti normalleştirici, hafifleştirici yayınlar. Kavram seti inşa edilebilir, 'Kadına karşı şiddet haberlerinde kullanılmamalıdır' diye bir konvansiyon oluşturulabilir. Bu konvansiyon etrafında uluslararası bir inisiyatifle belki kadına karşı şiddet haberlerinin nasıl ele alınabileceği ortaya konabilir."

Medyada görev alan kadınların medyadaki dile katkısının son derece önemli olduğunu belirten Altun, "Nötr görünen, bünyesinde çok ciddi ayrıştırıcı öğeler barındıran pek çok ifadenin, bu anlamda ayıplanması da son derece önemli." sözlerini sarf etti.

"Üzerimize ne düşerse yapmakta kararlıyız"

Kadın ve erkeğin değer sistemi içerisinde birbirini tamamladığı bir kültürel geleneğe sahip olunduğunu dile getiren Altun, Batılı bir sömürge ve Batıcı bağımlılık düzeninin beraberinde getirdiği değer sistemleri erozyonunun, bu alanda ciddi sorunlar yaşanmasına sebep olduğuna işaret etti.

Modernleşme sürecindeki imkanlar kullanılarak, bu süreçle tarumar olan nitelikli, olumlu özelliklerin de yaşatılmasının önemini vurgulayan Altun, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, eğitimden sağlığa, ekonomiden sanata, akademiden medyaya kadar kadınların pek çok alanda nitelikli şekilde varlık göstermesi gerektiğine inandığını, siyasi hayatında bunun için mücadele ettiğini ve kadınların toplumsal hayata ve siyasete katılımı noktasında uğraş verdiğini söyledi.

Altun, "Kadınların medyadaki gücü ve yayın içeriklerinde kadınların doğru temsili ne kadar artarsa daha adil bir toplumsal düzene ulaşma imkanımız da o kadar artar. Bunun için el birliğiyle çalışmalıyız. Biz bu noktada üzerimize ne düşerse bunu yapmakta kararlıyız, her türlü fikirlerinize, desteğinize, yönlendirmenize, eleştirilerinize, projelerinize açığız" diye konuştu. (AA)