Doç. Dr. Murat Batı*
Normal koşullarda tek bir işverene bağlı olarak çalışan bir kişinin aldığı ücret geliri (maaşı için) işveren tarafından vergi stopajı yapılarak vergi dairesine bildirilir ve hesaplanan bu vergi işveren tarafından ödenir. Çalışan ücretli bir daha vergi dairesine gidip bu geliri için ne beyan verir ne de ayrıca başka bir vergi verir. Ancak birden fazla işverenden maaş alan ücretliler için durum başkadır. Tıpkı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve eşi gibi. Bu gibi ücretliler birden fazla işverenden ücret aldıkları için kendi aldıkları bu ücretleri vergi dairesine beyan edip ayrıca ekstra bir vergi daha ödemek zorundalar. Bu ekstra vergi ödeme durumu belli şartlara bağlanmıştır. Bunlar aşağıda basitçe ifade edilmiştir.
Bir kişi Türkiye’de ücretli çalışırsa, maaşından halk arasında stopaj denilen kaynakta kesinti suretiyle vergi kesilmekte ve bu vergi işveren tarafından vergi dairesine beyan edilip ödenmektedir. Ücretli ise bunu vergi dairesine ayrıca beyan edip ödemek zorunda değildir. Çünkü işveren bunu kesip vergi dairesine ödemiştir. Tek işverenden aldığı ücret gelirini vergi dairesine beyan etmenin istisnası ise Türkiye’de stopajsız maaş alanlar ile Yurt dışından TL alarak maaş alanlardır. Bu şekilde gelir elde edenler her şekilde bu ücreti vergi dairesine kendileri bildirip vergilerini ödemek zorundadırlar.
Bazı zamanlar kişiler birden fazla iş yapabilmektedirler. Yaptıkları bu işlerden dolayı aynı anda ya da farklı zamanlarda birden fazla ücret geliri elde edebilmektedirler. Birden fazla iş yapan bu kişilerin aynı yıl içinde elde ettikleri bu ücretlerden her işveren vergi kesintisi yapıp bunu vergi dairesine ödemek zorundadır. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı bu noktada daha fazla vergi geliri elde etmek için bu kişilerin bu ücret gelirlerini beyan etmelerini ve ekstra vergi ödemelerini zorunlu kılmaktadır. Gelir Vergisi Kanunu; bir kişinin, birden fazla işverenden ücret alması durumunda bir işverenden aldığı ücret hariç diğer işverenlerden aldığı gayri safi ücret toplamının 2019 yılı için 40.000 TL’yi (2018 yılı 34.000 TL’yi) aşması durumunda tüm ücret gelirini beyan etmesini ve ekstra vergi ödemesini zorunlu kılmaktadır. Buradaki gayri safi ücret geliri ücretlinin eline geçen net ücret değil vergi hesaplanmasında dikkate alınan ücret tutarıdır. Gayrisafi ücret; eline geçen ücrete hesaplanan verginin de eklenmesi durumundaki ücrettir. Yani eline geçenden biraz daha fazla bir tutarı ifade etmektedir.
Örneğin Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun aynı zamanda Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyesidir. Yani iki maaş almaktadır. Ve bu iki kurum kendisine maaş ödemesi yaparken ayrıca vergi kesintisi de yapmaktadır. Ancak bu kişi, iki işverenden birini ilk işveren kabul edecek ve sonraki işverenden elde edeceği gayrisafi ücret tutarı 2019 yılı 40.000 TL’yi aşıyorsa iki kurumdan da aldığı gayrisafi ücreti gelecek yıl Mart ayında beyan edecek ve hesaplanan yeni vergiden iki kurumun da kestiği stopajları mahsup edip ekstra vergi ödemek zorunda kalacaktır.
Örneklersek;
Bu kişi, Cumhurbaşkanı İletişim Başkanlığı’ndan aylık gayri safi maaş 20.000 TL yıllık 240.000 TL ve Borsa İstanbul A.Ş. Yönetim Kurulu’ndan ise aylık gayri safi maaş 30.000 TL yıllık 360.000 TL gayrisafi maaş geliri elde etsin. Bu durumda işverenlerden birini ilk işveren kabul edeceğiz ki bu kişinin tercihine bırakılmıştır. Örneğimize göre Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan aldığı yıllık gayrisafi maaşı ilk işveren kabul edelim. Diğer işverenden aldığı gayrisafi maaş tutarı ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 103’üncü maddesinde yer alan tarifenin ikinci diliminin üst sınırı olan 2019 yılı için 40.000 TL’yi aştığından iki işverenden de elde ettiği tutarı yani 600.000 TL’yi beyan edip hesaplanan vergiden iki kurumun da kestiği stopajı mahsup ettirip kalan tutarı ödemek zorundadır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 103’üncü maddesinde yer alan tarife artan oranlı bir yapıya sahip olduğundan bu koşullarda her şekilde ekstra vergi çıkmaktadır. Hangisini ilk işveren kabul edeceği mükellefin tercihine bırakılmıştır.
Benzer durum belediyelere atanan kayyımlar gibi birçok bürokrat için de geçerlidir.
Basında sıklıkla yer alan belediye başkanları, İSKİ gibi kuruluşların yöneticileri aynı zamanda kendilerini bu kuruluşların yönetim kurullarına ya da iştiraklerine idareci olarak atamaktadırlar. Bu durumda da bu kişilerin elde ettikleri ücret gelirinin tamamının 2018 yılı 34.000 TL’yi (2019 yılında elde edilenler için 40.000 TL’yi) aşması durumunda beyan edilmesi ve ekstra vergi ödenmesi gerekmektedir. 2018 yılında bu şekilde elde edilen ücret gelirleri bu koşulları sağlıyorsa ve 2019 Yılı Mart ayında beyan edilmemiş ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bu kişilere bir sürprizi olacağı da kesindir.
Bilindiği üzere 31 Mart 2019 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri iptal edildi ve 23 Haziran 2019 tarihinde tekrardan yapıldı. Bu süre zarfında belediye başkanlığına İstanbul Valisi baktı. Aynı süre zarfında İstanbul Büyükşehir Belediyesinden Vali’ye ödenen gayrisafi maaş tutarı 40.000 TL’yi aşıyorsa Vali’nin de valilikten ve belediyeden aldığı ki başka ücret geliri de varsa tamamını 2020 Mart ayında beyan edip ekstra vergi ödemesi gerekmektedir. Aksi takdirde cezalı tarhiyatla karşı karşıya kalacaktır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın O’na da bir sürpriz yapması muhtemeldir.
Çeşitli kurullara atanan milletvekillerinin de bu ücret gelirlerini beyan etmesi ve ekstra vergi ödemeleri gerekmektedir. Bazı milletvekilleri, üniversite hocaları ya da bakanlar bazı komisyonlara ya da kurullara atanmaktadır. Bu kişiler ikinci bir işveren kapsamında ikinci bir ücret geliri elde etmektedirler. Bu kişilerin ikinci işverenden elde ettikleri gayrisafi tutar şayet 2019 yılı için 40.000 TL’yi aşması durumunda tüm gelirlerini beyan edip ekstra gelir vergisi ödemeleri gerekmektedir. 2018 yılında bu tutar şayet 34.000 TL’yi aşmış ve beyan edilmemiş ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nın onlara da bir sürpriz yapması muhtemeldir.
Bunun üç istisnası mevcuttur. Ancak konumuz açısından ikisini ifade edeyim. Bunlardan ilki 160 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca Bakanlıklar ve devlet üniversitelerinin döner sermayeli işletmelerinden ayrı ücret alınması durumunda işveren tek sayılmakta ayrıca beyan edilmesi gerekmemektedir. Örneğin Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. H.T.K. hem tıp fakültesinden hem de hastanenin döner sermayesinden ne kadar gelir elde ederse etsin bu gelirleri ayrıca kendisi beyan etmeyecektir. Diğeri ise tahakkuk servisi aynı olan kurumlardan yapılan ödemeler tek işveren kabul edilecek ve bu kişi ayrıca beyan etmek zorunda kalmayacaktır. Bu ikinci durum suistimale oldukça açıktır. Bilinsin.
Hazine ve Maliye Bakanlığı normal koşullarda düzenli şekilde nüfus müdürlüğünden, tapu müdürlüğünden, Dış İşleri Bakanlığı’ndan ve belli tutarı aşan parasal aktarmalar için bankalardan aylık bilgi almaktadır. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın SGK ile bu şekilde bir anlaşması ve ilişkisi maalesef bulunmamaktadır. Yani SGK’dan birden fazla işveren için düzenli bir bilgi almamaktadır. Bu durumda Hazine ve Maliye Bakanlığı, SGK’sı iki ayrı işverenden ödenmiş kişileri tespit ettiğinde bu kişiler için iki ayrı işverenden ücret ödendiği anlayışıyla bu kişiler için cezalı vergi hesaplaması yapmaktadır. Ancak bu durum maalesef Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yaptığı inceleme vs durumlarda tesadüfen tespitine ya da birinin şikâyetine bağlıdır. Bu yüzden siz siz olun bu durumdaysanız beyan edip verginizi ödeyin. Bana çıkmaz demeyin.
*Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı