Hürriyet yazarı Erdal Sağlam, FED’in yaklaşık on yıl aradan sonra faizleri 0,25 puan artırmasının ardından Merkez Bankası’nın faizleri sabit tutuğunu açıklamasının arkasında siyasi baskının olduğunu yazdı.
Sağlam, Merkez Bankası’nın bu politikasının nedeni olarak hükümetin büyümeyi canlandırmaya çalışması ve bu nedenle faiz için Merkez’e baskısını sürdürdüğünü belirtti. Sağlam yazısında bir iktisatçının “Erdem Başçı ya bir daha Başkan olabilmek için hükümetin suyuna göre davranıyor ya da bizim de bilmediğimiz üzerinde çok büyük bir siyasi baskı var” yorumuna yer verdi.
Erdal Sağlam’ın Hürriyet’te “Yeniden başkan olmaya mı oynuyor?” başlığıyla yayımlanan (23 Aralık 2015) yazısı şöyle:
Her ne kadar siyasi baskı kaygısı duysalar da, piyasalar Merkez Bankası'ndan küçük de olsa bir faiz artırımı bekliyordu ama olmadı.
Merkez Bankası’nın dün faizleri sabit bırakma kararı alıp, artırım için “volatilitenin kalıcı biçimde azalması” gibi bir söylem geliştirmesi, piyasaları ciddi biçimde şaşırttı.
Piyasaların dün bu karara tepkisi sınırlı oldu. Piyasa uzmanları, dün TL’nin yüzde 1 civarında değer kaybettiğini, kaybın daha fazla olmasını gelişmekte olan ülke paralarının değer kazandığı bir güne denk gelmesinin önlediğini söylediler. En zayıf gelişmekte olan ülke paralarının bile dün değer kazandığını hatırlatan bir bankacı, “Eğer böyle bir küresel hareket olmasa, TL’nin dolar karşısında değeri 3 TL’ye gelirdi” dedi.
Piyasaların biraz da Merkez Bankası’nın gerçekten ne dediğini anlamak için beklediğini, ihtiyatlı davrandığını kaydeden bankacılar, bu açıdan bugün Merkez Bankası’nın iktisatçılarla yapacağı toplantının önem taşıdığını söylediler. Bugün Merkez Bankası yetkililerinin yeni söylemini açıklamasını beklediklerine şahit olduk. Bunun “Koridoru üstten de alttan da daraltmayı planlıyorum” anlamı taşıyıp taşımadığını merak ettiklerini kaydeden bankacılar, eğer böylesine bir dönemde üst banttan da aşağı gelinecek deniyorsa, o zaman piyasaların tepkisinin büyük olacağını kaydettiler. Dolayısıyla piyasaların asıl tepkisini görmek için, belli ki bugünkü Merkez bankası toplantısı da beklenecek.
Bankacıların, özellikle banka iktisatçılarının Merkez Bankası yönetimine artık tepki duymaya başladıklarını da gözlemledik. Merkez Bankası’nın FED kararının ardından harekete geçeceğini söylediğini, normalleşmenin ilk adımlarının atılacağı sözünü verdiğini kaydeden bir iktisatçı, “Şimdi olmadık bir gerekçe daha çıkardılar; volatilitenin kalıcı biçimde azalması diyorlar. Bunun ne anlama geldiği de belli değil. Sözünü tutmayan Merkez Bankası’na bundan sonra nasıl güveneceğiz” diye tepki gösterdi.
Bankacıların çoğu Merkez’in tavrını tam olarak anlamadığını, belki bugün yapılacak açıklamalarla niyetin belli olabileceğini, bu nedenle dün temkinli davranma yolunu seçtiklerini söylediler. Bu arada Merkez Bankası’ndan ne yaptığını açıklama konusunda çok umutlu olmadıklarını da gördük.
“Peki, Merkez Bankası neden böyle bir karar aldı” sorusunun yanıtı olarak daha çok siyasi baskı üzerinde duruluyor. Bir banka iktisatçısı, “Erdem Başçı ya bir daha Başkan olabilmek için Hükümetin suyuna göre davranıyor ya da bizim de bilmediğimiz üzerinde çok büyük bir siyasi baskı var” yorumunu yaptı.
Bankacıların üzerinde durduğu bir başka konu ise Merkez Bankası’nın bu politikasının Hükümetin tercihleri doğrultusunda kurlardan ve enflasyondan vazgeçme anlamı taşıdığı yolunda. Hükümetin büyümeyi canlandırmaya çalıştığı bu nedenle faiz için Merkez’e baskısının sürdüğü anlaşılıyor.
Bence de piyasaların dünkü tepkisi, asıl vereceği tepki değildi...