Faruk Eren: Yaşadışı gözaltı zorla kaybetmenin ilk adımıdır

Faruk Eren: Yaşadışı gözaltı zorla kaybetmenin ilk adımıdır

Gazeteci Faruk Eren  İnsan Hakları Genel Merkezi'nde üç üniversiteli gencin kaçırıldıklarını açıklamasından yola çıkarak Türkiye'de artan kaçırılma vakalarına dikkati çekti. 

"Yasadışı gözaltı, zorla kaybetmenin ilk adımıdır. Eğer görmezden gelinir, ses çıkarılmaz, tepki verilmezse bir felaketle sonuçlanır" diyen Faruk Eren, İHD'nin rakamlarını paylaştı: 

"2017’de 160, 2018’de 150, 2019’da 160 vaka gündeme geldi." 

İHD MYK Üyesi Nuray Çevirmen'in 2020’de bu vakaların çok daha arttığını aktardığını söyleyen Faruk Eren'in Kısa Dalga'daki yazısından bir bölüm şöyle:

"Yasadışı gözaltı, zorla kaybetmenin ilk adımıdır. Eğer görmezden gelinir, ses çıkarılmaz, tepki verilmezse bir felaketle sonuçlanır. Türkiye Birleşmiş Milletler’in Zorla Kaybedilmelere Karşı Herkesin Korunmasına İlişkin Bildirge’yi 1999’dan bu yana ısrarla imzalamayan ülkelerden. Cumartesi Anneleri’nin sayılarını artırmamak için hepimize, herkese önemli sorumluluk düşüyor. Yasadışı gözaltılara yeterli tepki verilmezse BM bildirgesinin başlığındaki gibi herkes zorla kaybedilebilir.

Dün Ankara’da üç üniversiteli genç ayrı ayrı, polisler, ya da kendilerine polis olarak tanıtan kişiler tarafından GBT bahanesiyle yolda durdurulup araçlarla kaçırıldı. Kaçırma olayının duyulmasının ardından harekete geçen avukatlar ve insan hakları örgütleri üç gencin gözaltına alındığına dair resmi bir bilgiye ulaşamadı. Gençler bir süre sonra Gölbaşı, Pursaklar ve Sincan’a bırakıldı.

Fiziksel şiddete ve tehdide de maruz kalan gençler yaşadıklarını İHD Genel Merkezi’nde düzenledikleri basın toplantısıyla duyurdu.

Bu yılın başında Gökhan Güneş adlı genç elektrik işçisi, işyerine giderken kaçırıldı. İstanbul’da yaşanan olay Güneş’in ailesi, arkadaşları ve avukatları tarafından duyuruldu. Daha önce de çeşitli tehditler aldığı söylenen sosyalist genç hiçbir karakolda ya da emniyet binasında yoktu, güvenlik güçleri de Gökhan’ın gözaltına alınmadığını söylüyordu.

Ailenin ve avukatlarının çabası sonucu Gökhan Güneş’in kaçırıldığı anın kamera görüntüleri ortaya çıktı. Tabii ki güvenlik güçleri bu görüntüler üzerinde hiçbir inceleme yapmadı. Annesinin adliye önündeki feryadını çok az kişi duydu. Neyse ki Nazife Güneş elinde bir fotoğrafla oğlunun akıbetini arayan Cumartesi Anneleri’nden biri olmadı. Gökhan Güneş 6 gün sonra evinin yakınlarında gözü bağlı olarak serbest bırakıldı.

Ertesi gün İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında başından geçenleri anlatırken, nerede tutulduğunu bilmediğini söylüyordu. Ağır işkenceler gördüğünü, dizlerini bile kıramadığı ‘mezar’ denilen (eskiden komünistlerin tutulduğu Sansaryan Han’daki ‘tabutluk’ benzeri bir işkence aleti olmalı) yerde bekletildiğini anlatıyordu. Gökhan Güneş’i kaçıranlar kendilerini “Görünmeyenler” diye tanımlıyormuş."