Fatih Altaylı, Ahmet Hakan'a 'Ahmet Altan' yazılarını hatırlattı: Gazetecilerin tutuklanmasına tepkilisin ama...

Fatih Altaylı, Ahmet Hakan'a 'Ahmet Altan' yazılarını hatırlattı: Gazetecilerin tutuklanmasına tepkilisin ama...

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'a yönelik olarak "Bir süredir tutuklu gazetecilerle ilgili tepkiler gösteriyor. Sakın yanlış anlamayın, 'Göstermesin' falan demiyorum. Ama aynı Ahmet Hakan, bir süre önce köşesinde Ahmet Altan’a yönelik olarak defalarca 'Tutuklanacaksın Ahmet Altan' diye kendisinin de haklı olarak şikâyet ettiği 'tetikçilerin' üslubuyla yazılar yazıyordu" dedi. 

Ahmet Hakan, eski Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'a yönelik olarak "Er ya da geç yargılanacaksın. Bu dünyada ya da öbür dünyada" demişti. Altan'ın, Taraf gazetesinin Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın Oda TV soruşturması kapsamında 2011'de tutuklanmasının ardından attığı "Gazetecilikten tutuklanmadılar" başlığı nedeniyle kendisini eleştiren Ahmet Hakan'a yanıtı ise "Herhalde aynı başlığı Erdoğan için de atacak yüreklilikte, cesur ve özgür bir delikanlısındır" olmuştu. 

Ahmet Altan'dan Ahmet Hakan'a: Seni kurtarmalarına izin vermem, alçak bir tetikçi olmanın bedelini ödeyeceksin

 

Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından tutuklanmıştı. Altan kardeşlere yöneltilen suçlamalar arasında, "bir televizyon programında kullandıkları ifadelerle subliminal mesaj verdiler" iddiası da yer almıştı.  

Fatih Altaylı'nın "Haddimizi bileceğiz değil mi Ahmet kardeşim" başlığıyla yayımlanan (16 Mayıs 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sayfasını yöneten gazeteci Oğuz Güven, FETÖ soruşturmalarından birini yürüten savcının “suikast” gibi bir kaza sonrasında hayatını kaybetmesinin ardından “çirkin” bir başlık attı.

Olabilir.

Bu meslekte zaman zaman çok çirkin başlıklar attığımız oluyor.

Eğer arkasında kirli bir amaç yoksa yaptığımız ayıp oluyor, ama ne yazık ki medyada böyle şeyler yaşanıyor.

Zaten o da yaptığı çirkinliğin farkına varmış olmalı ki attığı başlığı hemen kaldırmış.

Sonrasında olanlar ise en az başlık kadar çirkin.

Oğuz Güven bu başlığından ötürü elbette ifadeye çağrılabilir ve bu başlığın hangi saikle atıldığına dair kendisinden bilgi istenebilir.

Ama böyle olmadı.

Oğuz Güven, hiçbir çağrı falan yapılmadan doğrudan doğruya gözaltına alındı.

Şimdi ise tutuklandı.

Güven aslında Emre Uslu gibi birtakım “hardcore aşağılık” FETÖ’cülerle aynı çizgiye düştüğü için bu durumda.

Ama ben bir gazetecinin yanlış da olsa, çirkin de olsa bir başlıktan ötürü gözaltına alınmasını da tutuklanmasını da kabul edemiyorum.

Bu başlığın FETÖ’cü çetelerle bağlantılı olarak atıldığı kanıtlanabiliyorsa o ayrı.

O zaman bunun da ortaya konulması gerekir.

Söyleyeceğim asıl şey bu değil, ama uzun bir girizgâh oldu, kusura bakmayın.

Diyeceğim şudur.

Pek çok gazeteci haklı olarak Oğuz Güven’in gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

Bunlardan biri de Ahmet Hakan.

Ancak ben de Ahmet Hakan’a bir şeyi hatırlatmak istiyorum.

Ahmet dostumuz bir süredir tutuklu gazetecilerle ilgili tepkiler gösteriyor.

Sakın yanlış anlamayın, “Göstermesin” falan demiyorum.

Ama aynı Ahmet Hakan, bir süre önce köşesinde Ahmet Altan’a yönelik olarak defalarca “Tutuklanacaksın Ahmet Altan” diye kendisinin de haklı olarak şikâyet ettiği “tetikçilerin” üslubuyla yazılar yazıyordu.

Kendisiyle o düzeyde bir samimiyetim olmadığı için o günlerde Ertuğrul Özkök’ü aramış, “Ahmet Hakan’ı görüyorsan selamımı söyle. Bir gazeteci, bir başka gazetecinin tutuklanması için köşe yazmaz. Yazarsa aynı üsluptaki başkalarına söyleyecek sözü olmaz” diyordum.

Ahmet Hakan şunu bilsin ki bizim işimiz insanların tutuklanmasını istemek, ona buna parmağımızı doğrultmak değil.

Bizim istediklerimiz tutuklanınca iyi, istemediklerimiz tutuklanınca kötü diyemeyiz.

Biz topyekûn basın özgürlüğünü savunmak zorundayız.

Ahmet Altan, meslek hayatı boyunca bana yazmadık yazı, etmedik hakaret bırakmamıştır.

Muhtemelen ben de ona çok ağır şeyler yazmışımdır.

Onlar ayrı.

Ama kimseye parmak sallamak ne onun haddinedir, ne de benim.

O bazı zamanlarda haddini aşmışsa, benim de, bizim de aşmamız gerekmez...