Fatih Altaylı: Behçet Cantürk adı bir caddeye verilmiş; ülke değil absürt komedi sahnesi

Fatih Altaylı: Behçet Cantürk adı bir caddeye verilmiş; ülke değil absürt komedi sahnesi

HaberTürk yazarı Fatih Altaylı, bir caddeye Behçet Cantürk’ün isminin verilmesini kaleme aldığı “Ülke değil absürt komedi sahnesi” başlıklı yazısında, “Türkiye ifratla tefrit ülkesi” dedi.

Tansu Çiller’in Başbakanlık yaptığı dönem devlet içinde bazı çetelerin hakim olduğunu ve faili meçhul cinayetler yaşandığını ifade eden Altaylı, bu cinayetlerden birinin de Behçet Cantürk’ün öldürülmesi olduğunu söyledi.

Altaylı, Cantürk’ün öldürülmesiyle ilgili, “Adı uyuşturucu ticareti ile anılan, çeşitli organize suç örgütleriyle bağlantılı bir kişiydi Cantürk. Biraz Escobar tarzıydı. Sevenleri çoktu. Hatta bazı gazeteciler ile bile kankaydı. Ama o zamanlar ‘Kürt mafyası’ diye bilinen grubun önemli bir ismiydi aslında. Polis olduğu söylenen kişiler tarafından kaçırıldı ve öldürüldü. Cinayetin nedeni Cantürk’ün PKK’nın finansörü olduğu iddiasıydı. Öyle bile olsa, yani PKK’nın finansörü bile olsa bir devletin bir cinayet işletmesi, yargısız infaz yapması kabul edilecek iş değildi ama o günler karanlık günlerdi, Çiller Türkiye’siydi, Susurluk öncesiydi” diye yazdı.

"Ama Türkiye ifratla tefrit ülkesi. Dün teröre destek verdiği iddia edilen, uyuşturucu kaçakçılığı ile anılan kişinin adı bugün bir caddeye veriliyor” diyen Altaylı şunları kaydetti:

"Dün teröre destek verdiği iddia edilen, uyuşturucu kaçakçılığı ile anılan kişinin adı bugün bir caddeye veriliyor. Ama saçmalık burada da kalmıyor. O günlerin başbakanı Tansu Çiller, bugün o caddeye Cantürk’ün adını veren iktidarı destekliyor. Gel çık işin içinden çıkabilirsen."

Yazının tamamını okumak için tıklayın.

1950’de Lice’de doğan Cantürk, 1975’te İlerici Gençlik Derneği’nin Lice’deki protesto yürüyüşünün organize etti. 1977’de silah kaçakçılığına adı karıştı. 1981’de Suriye’ye gitti ve bu tarihten sonra adı sık sık uyuşturucu ticaretiyle birlikte anılmaya başlandı. 1984’te PKK mensubu olduğu iddiasıyla tutuklandı. 1993’te Akdeniz’de batırılan Kısmetim I gemisinde ortak olduğu iddia edildi. Ve 1994’te cinayete kurban gitti.