HaberTürk yazarı Fatih Altaylı, IKBY' lideri Mesud Barzani hakkında "ABD’ye güvenerek gaza geldiği her dönemde ben, 'ABD’nin babana attığı kazığı unutma' dedim hep ve haklı çıktım" dedi. "Bu bölgede 'büyüklerin' taşeronluğuna soyunup yatağa giren herkesin de bunu unutmaması lazım" ifadesini kullanan Altaylı, Putin ile Trump'ın, Suriye’nin tek parça olması konusunda uzlaştığını yazdı.
Altaylı'nın "Bu kulaklar neler duydu bu gözler neler gördü!" başlığıyla (13 Kasım 2017) yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
1960’ların ortasında bir yerler...
Çocukluğum...
Hayli politik bir aile ortamımız var.
O günlerden aklımda kalanlar arasında, eve gidip gelen siyasetçiler...
Bitip tükenmek bilmeyen siyasi sohbetler...
Rahmetli dedem sıkı bir CHP’li, sağlam bir Atatürkçü.
Hatıralar çok net değil ama çok net anlar var gözümün önünde.
Bunlardan biri, Süleyman Demirel’in Adalet Partisi’nin büyük farkla kazandığı 1969 genel seçimlerinin sonuçlarını evde radyo başında dinlediğimiz gün.
Demirel’in Adalet Partisi, neredeyse CHP’nin 2 misli bir farkla seçimi kazanmış (AP yüzde 46.6, CHP yüzde 27.4).
Dedemin ağzını bıçak açmıyor.
Ertesi gün eve gelen gazetelerin hiçbirini okumuyor rahmetli.
Öfkesi geçmiyor.
“Ne oldu dede, niye bu kadar kızgınsın?” diye soruyorum.
“Bu Demirel dediğin .... destekleyenler Nurcular. Seçimi Nurcular kazandı. Bu Atatürk Türkiye’sini sona erdirmek isteyenlerin başa gelmesi demek” diyor dedem.
O zaman Nurcu ne demek, Nurcu kim, Atatürk Türkiye’si niye sona ersin anlamıyorum.
Ama “Dedem diyorsa bir bildiği vardır” diye düşünüyorum her zaman olduğu gibi.
Diyeceksiniz ki: “Şimdi durduk yerde bize niye 50 yıllık anılarını anlatıyorsun? Kafayı mı yedin?”
Kafayı yemediğimi iddia edecek değilim ama anlatmamın nedeni o değil.
Bu kulaklar Demirel’in bir cemaatin desteğiyle iktidara geldiğini duydu.
Ve Demirel’in 7 kere gidip 8 kere geldikten sonra 1990’larda 28 Şubatçı olduğuna da şahit oldu bu gözler.
Bilmem anlatabildim mi?
**************
İtiraf etmek gerekirse, karış karış gezmekten çok hoşlandığım Anadolu’yu bir süredir ihmal ediyordum.
Bu, bilerek yapılan bir ihmaldi.
Çünkü neredeyse her ilini, her ilçesini gördüğüm ve sevdiğim memleketimin sahte bir muhafazakârlık örtüsü altına itiliyor olmasını için almıyordu.
Pek çok kentte ailece gidilebilecek bir içkili lokanta kalmamış olmasını, sosyal hayatın giderek erkek egemen hale gelmesini Anadolu’nun geçmişte böyle olmayan kentlerinde bile görür olmaktan üzülüyor, çareyi gitmemekte buluyordum.
Geçenlerde sevgili dostum Ali Haydar Bozkurt arayıp “Gel bir Adana’ya gidelim. Sana göstereceklerim var” deyince doğrusu tereddüt ettim.
Adana’da da aynı manzarayı görmekten korkuyordum.
Ama Ali Haydar’ı da kıramazdım, yıllardır büyük bir hevesle Adana’da bir festival düzenliyor, Adanalılara çok keyifli zamanlar geçirten organizasyon için tüm Adana’yı bir araya getiriyordu.
Kalktım gittim.
İyi ki gitmişim.
Moralim bir düzeldi ki sormayın.
Adana şahane.
Tüm siyasi partilerin neredeyse birbirine yakın oy aldığı kent, muazzam.
Tertemiz, pırıl pırıl olması mühim değil.
Cıvıl cıvıl olması mühim.
Hele akşam saatlerinde.
Şehir merkezindeki caddelerin iki tarafı kafeler, restoranlarla bezenmiş.
Akşamüstünden itibaren hepsi dolu.
Gençler, orta yaşlılar, yaşlılar.
Kadınlı erkekli gruplar, kadın kadına eğlenmeye, yiyip içmeye gelenler.
Kimse kimseyi rahatsız etmiyor, kimse kimseye bakmıyor. Nasıl çağdaş, nasıl keyifli.
Gece yarılarına kadar dolu lokantalar, kavgasız gürültüsüz eğlenceler.
Gece yarısından sonra gittiğimiz bir müzikli eğlence yerinde masaların büyük bölümünde kadınlar.
Bir masada 60’larında bir kadın grubu eğleniyor.
Bir diğer masada 30-40’lı yaşlarda bir başka grup doğum günü kutluyor.
Başka masalarda genç kızlar, genç erkekler müzik dinliyor, şarkı söylüyor.
Çok da güzel dostlar, arkadaşlar edindim Adana’da kaldığım 2 günde.
Nasıl moralim düzeldi anlatamam.
Keyfiniz kaçarsa Adana’ya bir uğrayın derim.
Türkiye’ye olan inancınız artar.
**************
Putin ile Trump, Suriye’nin tek parça olması konusunda uzlaşmışlar.
Böyle okuyunca haber iyi gibi görünüyor.
Ancak detaylar ilginç.
Rusya, Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olacak tüm gruplarla masaya oturacağını açıklıyor.
Bu gruplar arasında elbette ki YPG/PKK da yer alıyor.
Hani şu silah verdiği için ABD’ye çok öfkeli olduğumuz YPG/PKK.
Tabii şunu da asla unutmamak lazım.
Barzani’nin ABD’ye güvenerek gaza geldiği her dönemde ben, “ABD’nin babana attığı kazığı unutma” dedim hep ve haklı çıktım.
Bu bölgede “büyüklerin” taşeronluğuna soyunup yatağa giren herkesin de bunu unutmaması lazım.