Habertürk yazarı Fatih Altaylı, suç örgütü liderliğinden yargılanan Sedat Peker'in kendisine yönelik söylediği "Seni bugüne kadar öldürmemiş olmam bile benim suç örgütü lideri olmadığımın en büyük kanıtıdır” sözlerine yanıt olarak "Beni hâlâ öldürtmemiş olduğu için teşekkür ediyorum!" dedi.
Fatih Altaylı, pazar günü Habertürk köşesinden Sedat Peker'in adamları olduğu sürülen 4 kişinin yayınladıkları işkence videosu üzerine bir yazı kalem almıştı. Altaylı, yazısında gönderme yaparak “En havalı ‘baba’lardan Sedat Peker Antalya’da kaldığı otelden iç çamaşırlarıyla gözaltına alınırken çekilen görüntüler, hâlâ aklımdadır” ifadelerini kullanmıştı.
Sedat Peker, ise Altaylı'nın yazdıklarına sosyal medya hesabından açıklama yaparak “Seni bugüne kadar öldürmemiş olmam bile benim suç örgütü lideri olmadığımın en büyük kanıtıdır" demişti.
Fatih Altaylı'nın "Hangisi güçlü?" başlığıyla yayımlanan (3 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Kamuoyu araştırma şirketleri, yine peş peşe anketler yayınlamaya başlayınca, siyasetle ilgili kesimin kafası da anketler gibi oluyor: Karmakarışık.
Herkesin merak ettiği ilk mesele aslında “metal yorgunluğu” etkisi.
Yani AK Parti oy kaybediyor mu, kaybetmiyor mu?
İkinci konu ise Meral Akşener’in kuracağı parti ne kadar oy alacak?
İlk soruyla ilgili anketlerin verdiği bilgi anlamsız gibi görünüyor.
Çünkü bir araştırma şirketi, AK Parti’nin oy oranını yüzde 50, bir diğeri yüzde 41, bir başkası ise yüzde 38 olarak veriyor.
12 puanlık bir tahmin farkı çok bilimsel olmamakla birlikte “mantıksız”da değil.
Saçmaladığımı düşünmeden önce, gerekçemi okuyun.
Benim gördüğüm kadarıyla, bu farkın temel nedeni, yanıt veren seçmenin soruyu algılama biçimi.
Soruyu “AK Parti olarak” algılayıp yanıt verenler üzerinden yapılan bir hesaplamada AK Parti yüzde 40’lar civarında bir oy oranında görünebilir.
Buna karşın soruyu, “Recep Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu yere oy verir misiniz?” diye algılayıp yanıt verenler söz konusu olursa oran yüzde 50’leri zorlayabilir.
Bu şu demek:
“AK Parti’nin oyu düşebilir ama Recep Tayyip Erdoğan Hareketi’nin oyu direnmeye devam eder.”
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumsal hassasiyetleri, gerekirse milli, gerekirse dini duyguları tek başına elinde tutarak partisinden bağımsız davranma özelliğine sahip.
Toplumun dilediği kesimine doğrudan mesaj verebiliyor, başka partilerin egemenlik alanlarını ellerinden çok hızlı ve etkili biçimde alabiliyor.
Bireysel siyasi ittifaklar kurabiliyor, bir başka partiyi, o partinin liderini veya tabanının bir bölümünü kendi çekim alanına sokabiliyor.
Yani bir yanda “bildiğimiz siyasi parti” tanımına girebilecek bir AK Parti var, bir de “Erdoğan Hareketi” var.
Anketleri belki de böyle okumak lazım. Ama daha önemlisi parlamento hesabı yapanlar “AK Parti”ye bakmalı.
Cumhurbaşkanlığı hesabı yapanlar ise “Recep Tayyip Erdoğan Hareketi”ne.
Artık ikisi aynı şey gibi durmuyor.
**************
Gelelim yukarıdaki yazıda sorduğum 2. sorunun yanıtına.
Yani Meral Akşener’in kuracağı “yeni parti”nin barajı geçip geçemeyeceğine, başarılı olup olamayacağına.
Anketlere göre Meral Akşener’in kuracağı parti olarak adlandırılan siyasi hareketin oy oranı yüzde 10 virgül bir şey ile yüzde 14 arasında değişiyor.
Önemli bir fark.
10 virgül bir şey baraj altı kalma ihtimalini gösteriyor, 14 ise yukarı doğru evrilme ihtimalini.
Şimdilik partinin ismi net değil.
Birkaç isim açıklandı ama gerisi gelecek.
Sadece Akşener ismiyle yüzde 10’un üzerine çıkıyorsa, doğru bir kadro ve programla epey ileri gidebilir, ama yanlış kadroyla geriye de düşebilir.
“Bu partinin seçimlere etkisi ne olur?” sorusunun yanıtı ise basit değil. Bu partinin her 3 partiden de oy çalacağı kesin.
CHP’den aslında merkez sağda olup laiklik ve Atatürk ilkelerine bağlı ve saygılı olduğu için CHP’ye giden eski ANAP ve DYP seçmeninin önemli bir bölümünü geri alır.
AK Parti’den gidişattan rahatsız olan bir muhafazakâr ve milliyetçi seçmeni çeker.
MHP’den de, malum nedenlerle mutlaka bir kısım seçmeni alacaktır.
Benim öngörüme göre Akşener’in partisinden en az rahatsızlık duyacak parti, AK Parti olmalı.
Çünkü Türkiye’nin batısında AK Parti, MHP ve CHP’den hemen hemen eşit oranda oy çalacak olan “yeni parti”, orta Anadolu’da ise MHP’nin oyunu çok etkilemeyecek gibi duruyor.
Böyle bir durumda, AK Parti’yi asıl ilgilendiren MHP’nin barajı geçip geçmemesi olacak.
Çünkü MHP barajı geçemezse, AK Parti Orta Anadolu’da “tulum çıkarma”imkânı bulabilir ve batıda kaybettiğinin fazlasını Orta Anadolu’dan Meclis’e sokabilir.
Bana sorarsanız sırf bu yüzden Devlet Bahçeli, Akşener’in yolunun kesilmesi konusunda iktidardan bulmayı umduğu desteği asla göremeyebilir.
**************
Sedat Peker Bey, geçen günkü yazım üzerine bir açıklama yaptı.
Açıklamasının özü şu:
“Seni hâlâ öldürtmemiş olmam, mafya olmadığımın kanıtıdır.”
Kendisine beni hâlâ öldürtmemiş olduğu için çok teşekkür ediyorum.
Umarım bu tavrını sürdürür.
Durduk yerde merhum gazeteci olmaya niyetim yok.