Adı Alaçatı'da Selahaddin Aydoğdu ile 'mekan kavgası'na karışan Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, İstanbul'da düzenlediği basın toplantısı ile açıklamalarda bulundu. Damadının ablasının taciz edildiğini belirten Terim, edepsiz davete icabet ettiğini söyledi.
Bu zamana kadar örnek bir figür olduğu vurgusunda bulunan Fatih Terim, olayın küçük gri bir leke olarak kabul edilmesini isteyerek şunları kaydetti:
Gerek sosyal medya gerek gazeteler, televizyonlar çok şey yazıp çiziyor. Açıkçası neden hemen konuşmadım? Bir defa 15 ve 16 Temmuz hepimiz için çok önemli iki gündü. Şehitlerimize, gazilerimize ve ülkeme olan sevgim beni böyle bir günde onların önüne geçmeyi veya herhangi bir şey açıklamaktan alıkoydu. Böyle bir hakkım olmadığını düşündüm. Bu saygımdan dolayı böyle bir açıklama yaptım. Sonra da hiç konuşmamaya karar verdim.
Bu ucuzluk ve iftiralar arasında susmamın yanlış anlaşılacağını ve kamuoyunu bilgilendirme mecburiyetinde hissettim kendimi. Doğru bilgilendirmeye tabii. Sevdiklerimin ve kendi ismimin böyle bir olayda adımın geçmesi beni konuşmaktan uzak tuttu. Ben konuşmayınca herkes olayı kendi tarafından anlatıp gerçekleri bükmeye başladı.
Aşağı yukarı yarım asıra dayanan bir futbolun içindeki insan için, beni rahatlıkla tanıyorsunuz. En genciniz de, en yaş almışınız da. Her zaman sizlere doğruları söyledim. Sokakta, sahada, basın toplantısında, özel hayatımda, mahkemede, hep doğruları söyledim. Hiçbir zaman doğrulardan şaşmadım.
Benim değerlerimi iyi biliyorsunuz. Benim için ülkem, önemli bir değerdir. Bayrağım, Ay-yıldız, vatanım; vazgeçilmezlerimdir, çok önemli değerlerimdir. Galatasaray önemli bir değerdir benim için. Ailem, benim için çok büyük bir değerdir, vazgeçilmezimdir. Bunların herhangi birine laf söyletmeyeceğim iyi bilinir. Söylendiğinde dayanamayacağımı da arşivlerinizi açıp bakarak görebilirsiniz. Bu değerlerimin herhangi bir laf söylendiğinde gereğini yapmadığım olmamıştır.
Türkiye Futbol Direktörü bunu yapmamalıydı. Türkiye Futbol Direktörü, olmadı. İnanın bu konuda en hassas kişilerden benim. Sabah Yıldırım bey ve Ali Dürüst ile de görüştüm. Yine konuşmayacaktım ama artık konuşma zamanı geldiği için; bükülmeden, eğilmeden, doğruları anlatalım diye...
Ben bu olayı, 'bir babanın aileye sahip çıkması' olarak görüyorum. Bu ailenin büyüğü benim. Terim ailesinin babası benim. Her baba kendi ailesini korur. Bu uğurda ne olursa olsun korur.
Düşünebiliyor musunuz, Ahmet'in ablası, benim evladımın ablasına yapılan bir hakaret, tehdit ve taciz var. Bir kadına. Benim bunlardan haberim yok. Çocuklar kendi kendilerine halletmeye çalışmışlar. Birkaç aydır devam eden bir olaymış. Keşke daha önce söyleselerdi. Akşam yemeğine oturacağız, masadaki yerimi aldım. Kızlarım, oğullarım, eşim, dostum, torunlarım... Böyle bir konu geçince, 'Yahu ben tanıyorum, ararım şimdi'... Tanıdığım; pardon, tanıdığımı sandığım bu zatı aradım.
Zaten biliyorsunuz etrafta birileri olunca insanlar başka bir şekle bürünebilirler. Telefon da bunun için çok müsait. Edepsiz bir teklif aldım.
Ailenizle yanınızda gidiyorsunuz, trafikte bir münakaşa oldu, şöyle mi söylenir, "Gazeteci karşı taraftakine saldırdı" mı denir? Hepimizin başına gelecek şeyler bunlar. Bazılarının başına gelmeyebilir. Değerleri sizinle aynı değildir. Bu ailenin babası benim, bu ailenin büyüğü benim.
1-2 yıl önce babasını kaybetmiş, babası ölürken bana emanet edilmiş bir kadından bahsediyoruz. Damadımın ablasından bahsediyoruz. O da benim ailemin bir parçasıdır. O da benim canlarımdan bir tanesidir. Siz olsaydınız ne yapardınız? Edepsiz teklife icabet ettik.
Soruyorum sizlere; sabahki yalanlardan başlıyoruz. Yalan değil, yalan makinesi... Köşe yazarları, bazı yazarlar, spor yazarları, olanlar, olmayanlar... Ve sosyal medyadaki birtakım yazanlar... Açıkçası gülseniz bir türlü... Bu şer güçlerini ben zaten tanıyorum. Eğer bir gün böyle bir şey olursa benden duyacağınıza lütfen emin olun. Bir burun kırılma, bir bilmemne olursa ben söylerim. Çok şükür 63 senedir denk gelmedik ama olabilir. Ben söylerim.
Ben merdivenden düştüm demem. Veyahut ayağım kaydı demem. Böyle oldu derim, anlatırım. Şer güçlerini ben biliyorum. Onlar, inanın bana çok istemişlerdir ki böyle olsun. Onların içinden geçenlerden eminim ben. Çok üzülmüşlerdir. Ben herhangi bir ifade, söylem ihtiyacını da hissetmedim.
O yazanlar, o görenlerin hepsini bulabilir ve tüm çıplaklığıyla her şeyi öğrenebilir... Yok... Sözü, sazı makbul olmayan birine inanmayı, daha gerçekçi, daha hoşuna gider bulanlar sarılıyorlar. Sürpriz oldu, kötü bir sürpriz ama ben alışkınım zaten kötü sürprizler yapmaya. Ben şu an karşınızda bir aile babasıyım.
Klasik bir soru vardır bu durumlarda. Bir daha olsa bir daha yaparım. O kadıncağıza, ben yaşadığım sürece, ailemle beraber, aileme de, kimse o kadına bunu yapamaz. Her kadına, her kardeşe, her aileye saygı duyuyorum. Hele hele bu bir yalnız kadın ise, onu kimse taciz edemez.
Ne Riva'da ne Levent'te yapıyorum bu toplantıyı. Çünkü şu an aile babası olarak buradayım. Ben bu olayı maçta yapmadım, otelde, kampta, sahada, ofisimde yapmadım. Dolayısıyla burada yapmayı uygun gördüm.
Hiç tanımadığım bir kadını yolda görsem, bu olay yaşansa buna da müdahale ederim. Gelelim yalanlara. Hangi birinden başlayacağımı bilemiyorum. Yaşadığımız ülkede bir yeri basmanın ne demek olduğunu bilmeyen yoktur. Bana dendi ki orayı 20 kişiyle bastığını zannediyorduk. Ben, telefonu kapattım, pantolonu giydim ve tek başıma hemen evden çıktım. Sadece 2 evladım benimle gelmek istedi. O biri de şoförüm. Korumalarım varmış... Hayatım boyunca benden gördünüz mü? Korumalarım, 20 kişi... Hepimiz biliyoruz basma kelimesini açtığımız zaman içinde neler olması gerektiğini. Aile reisliği böyle bir şey değil. Ben orada ne olduğunu bilmeden, kaç kişi olduklarını bilmeden gittim.
Bu edepsiz teklife icabet ettim. Kaçmışım... Nereye kaçmışım? Acun'un evine gitmişim... Acun'u bir arayamaz mısınız? Akşamdan oturup sabaha kadar bu yalanlar hesap edilmiş... Burnum kırılmış... Böyle bir şey olabilir mi? Hiç mi bir şey araştırmıyorsunuz. Ben şikayetçi olmadım.
Görüntüleri zaten gördünüz. A Haber'de çıkan görüntüleri gördünüz. Orada bir kadın var ve siz böyle saldırıyorsunuz... Erkeklerle halledilmesi gereken mevzular ne zamandan beri kadınlarla hallediliyor? Başka yalanlar da var... İnsanın coğrafya bilgisi hiç mi olmaz? Çeşme'ye gece uçak mı var?
Ben de sonradan bir muhakeme yaptığımda, iki evladım ve şoförümüzle beraber, hiçbir Allah'ın kulu bilinmeyen bir mekana gitmez 3 saat sonra. Kimse tahmin etmedi. Ben geliyorum dedim mi gelirim. Çünkü işin içinde ailem var. Çünkü o kadına yapılan bir haksızlık var. Onları gördükten ve duyduktan sonra kayıtsız kalamazdım. Ben de kayıtsız kalmadım.
Çitten atladı diyorlar. Hangi çitten? Zaten mekanı bilmiyorum. Korumalar... Basındaki bazı köşe yazarlarına ve bunu yazanlara söylüyorum, bu kadar yazdığım şeyleri takip etmek, doğruyu bulmak, soru sormak o kadar basit ki... Yüzlerce insan vardı diyordum, kadın, erkek... Sorsunlar ne olduğunu.
Ben bu hezeyan içerisinde, bu atmosferde bazı şeyleri doğal karşılıyorum ama bu kadarını yapmayın. Memnun musun? Hayır. Hiç memnun değilim. Çok samimiyetle söylüyorum, hiç memnun değilim. Adımın böyle biriyle anılmasından hiç memnun değilim. Bu fotoğrafın içerisinde yer almaktan memnun değilim. Hayat bazen insanı bunlarla karşılaştırıyor.
Ben bir tehdit maksadıyla açmadım telefonu, tanıdığım için açtım ama tanımamışım zaten. Böyle bir durumun içerisinde olduğum için çok üzgünüm. Ben de istemezdim olsun. Fevkalade rahatsızım... Ailem için hiçbir zaman başka bir şey düşünmedim. Her zaman, her şeyi yapacağımdan emin olabilirsiniz.
Provokasyonlara karşı bundan daha sonra dikkatli olacağım. Olaylara daha dikkatli yaklaşmam gerektiğini de tecrübeli olmama rağmen tecrübe ettim. Evden her gün 'Allah'ım beni nolur şeytana uydurma' diye çıkarım. Ne yapalım, istemesem de böyle oldu.
Bir aile babası olarak çok üzgünüm. Futbol Direktörü olduğum için de çok üzgünüm. Ancak maalesef bu durum oldu. İstemememe rağmen. Her zaman ailemi, ailemin yakınlarını, dostlarımı ve sevdiklerimi korudum, bundan sonra da korumaya devam edeceğim.
Alkol var diyorlar... Damlası yok, alkol varmış... Ben çözüm için aradım. Beklenmedik sözler olunca o edepsiz tarafından, o andan sonra beni kimse ikna edemezdi. Arabada da çok dostum aradı beni. 'Gitmene gerek yok' diye. Var. Ben her zaman kendi işimi kendim yaptım. Başka türlü soğumazdım. Çünkü benimle hiçkimse böyle konuşamaz. Konuştuğu zaman bunun bir karşılığı olmalı. Sözel, neyse... Bunları söylemeye gittim. Davete icabet ettim. Beni oradan bir kişininin döndürmesi çok zordu.
Hatırlı kişiler şunun için aramıştır. Kaç oradan, bela geliyor, çocuğun başını belaya sokma. Aramışlarsa bunun için aramışlardır.
Örnek alınacak çok şey yapmış olabilirim. Örnek olmaya çalıştım. Onun için de çok fedakârlık yapıyorum. Zaman zaman kendim de hoşlanmadığım şeyler var. Bu yüzden kötü şeylerin içinden çıkarılması veya yaşanmamış kabul edilmesi, bu kadar sevap yapan, doğru yapan, fedakârlık yapan biri için, ailesini koruyan ve kollayan biri olarak, bunun böyle anılmasını, bir baba, büyük, ailenin reisi, sahip çıkan biri olarak anılmasını istiyorum. Çok güzel şeyler içerisinde bir küçük, hafif bir gri alan olarak görmelerini rica edeceğim. Çok açık yüreklilikle ifade ediyorum. O anı yaşamak lazım. Ne kadar üzgünüm, size anlatamam. Değecek bir şey olsaydı, evet... Hayat bazen sizi buralara çekiyor.