Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Koronavirüs nedeniyle ertelenen Süper Lig'in geleceğiyle ilgili olarak bazı önerilerde bulundu. 6 gün maç oynanmasını tavsiye eden Terim, "İlk maçını pazartesi oynayan takım, ikinci maçını cuma, salı günü oynayan takım cumartesi, çarşamba oynayan takım pazar günü ikinci maçlarını yapsınlar" dedi.
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) pandemisi nedeniyle ertelenen liglerle ilgili olarak Milliyet yazarı Şansal Büyüka'nın sorularını yanıtladı.
Terim, Büyüka'nın "Futbol bir sezonu bitirip yeni bir sezona başlarken futbolcular en fazla bir ay tatil yapabiliyorlar. Şimdi üç aydır futbol zorunlu tatilde. Futbolun bu kadar durduğunu şimdiye kadar hatırlayan yok. Ligin kalan 8 haftası başlayacak da, takımlar, futbolcular nasıl hazırlanacak, ne kadar süre gerekiyor?" şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:
"Biz normal sezonlara başlarken, bu bütün takımlar için geçerli, 6 haftalık (1.5 ay) hazırlık süreci geçiririz. Güç, kuvvet, ağırlık, çabukluk, futbolun bütün bilimsel ve fiziksel değerlerini uygularız. Sonra da zayıf takımlardan başlayarak, güçlülere doğru giden hazırlık maçları oynarız."
Sohbetin devamında Büyüka'nın yönelttiği sorular ve Terim'in bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
- Hocam, yeni sezona başlarken futbol bir ay tatil yapıyordu. Şimdi üç aydır tatilde... Zaman yok. Çok sıkışmış bir takvim var. Bu sıra dışı şartlarda hangi sürede bir futbolcu, bir takım hazır hale gelebilir?
"En az 25-28 gün lazım... Hadi biraz daha fedakarlık yapalım, 3 hafta kesin lazım... 5-10 gün asla olmaz. Çabuk dönme adına hızlandırılmış yöntemlerle bilimsel, fiziksel, teknik verileri harmanlayarak hazırlanacağız. Her şeyi çabuk düşünüp çabuk yapacağız. Her şeyi 3-4 haftaya sığdırmaya çalışacağız. Herkes kendini mevcut şartlara göre en iyi şekilde hazırlayacak. Buna rağmen garantisi yok. İstenmeyen, bizim dışımızda gelişen bir rötar bu... Öyle evde koşu bandı falan olmaz. Futbolcuya saha lazım, top lazım. En az kayıpla işi bitireceğiz. Mevcut şartlarda en idealini yapmaya çalışacağız. Her şeyi iyi yaptık diyelim, gene de psikolojik rahatsızlık var.
Bu zorunlu tatil süreci uzarsa, hazırlık dönemi de uzar. Bundan kaçış yok. Bilimsel, fiziksel veriler ve gerçekler bunu söylüyor."
- Hızlandırılmış yöntemlerle ne kadar iyi hazırlanırsanız hazırlanın, futbolcular için kas, kasık, adale, lif sakatlıkları gibi büyük bir tehlike, büyük bir risk yok mu?
"Elbette var. Zaten bunun garantisi yok. Şartlar böyle... Futbol ailesinin içinde kim varsa, itiraz yok, bahane üretmek yok, asla şikayet yok. Öyle -bi dakika, hop ne oluyor- deme zamanı değil... Çıkıp oynayacağız. Mevcut şartlarda en iyisini yapmaya çalışacağız. Hiç dilemem, hiç istemem ama sakatlanan da sakatlanacak. Yapacak bir şey yok.
Birkaç fikri hazırda tutmalıyız. Bu işin ideali yok. Mevcut şartlar en ideali... Hepimiz uyacağız. Devlet ne diyor, bakanlık ne diyor, Bilim Kurulu ne diyor, TFF ne düşünüyor? Bunlara uymak ve dikkate almak zorundayız."
- Kalan 8 hafta nasıl oynanmalı?
"Çarşamba-pazar olabilir. Karşı değilim. Ama benim önerim farklı. Madem bir takım haftada iki maç oynayacak, ilk maçlar pazartesi-salı-çarşamba oynansın. İkinci maçlar cuma-cumartesi-pazar yapılsın. İlk maçını pazartesi oynayan takım, ikinci maçını cuma, salı günü oynayan takım cumartesi, çarşamba oynayan takım pazar günü ikinci maçlarını yapsınlar.
Böylece her takım haftada iki maçını oynamış olur ve arada üç gün nefes alma ve yeni maçına mümkün olduğunca hazırlanma şansını bulur."
- Peki, bu üç gün arada bir de deplasmana gidip gelmeler var, zor olmayacak mı?
"Baştan beri söylüyorum. Asla şikayet etme şansımız yok. Şartlar böyle... İtiraz etmeden, 'öf-pöf' demeden oynayacağız. Bu kısa sürelerde deplasmana gitme sıkıntı olur mu, elbette biraz olur, ona da katlanacağız.
Ben kampı kaldırmayı düşünüyorum. Zaten son maçlarda takımı kampa almadım. Deplasmana da maç günü gitmek niyetindeyim. Mevsim yaz... Hava muhalefeti olmaz, uçakta rötar olmaz. Türkiye’nin en uzak yeri 1-1.5 saat... Gidersin, maçını oynarsın, dönersin. Bu size zaman da kazandırır."
- Bir şehirde, bir merkezde oynanma görüşüne nasıl bakıyor?
"Seyirci olmayacaksa, maçlar bir merkezde oynanabilir... Bu mantıklı... Oynayan her yerde kazanır. Aslında gelir kaybı çok fazla... Seyircisiz oynanmaz ama başka çare yoksa, yapacak bir şey de yok. Seyirci olmadığına göre tarafsız sahaya kimse bir şey demez.
Maçlar bir merkezde oynanacaksa, o merkezde, o ilde birden fazla sahanın olması gerekiyor. Bu mutlaka dikkate alınmalı... Güzeli de söyleyelim... İki-üç ay önce saha zeminleri berbattı. Şimdi yaz geldi, her yer Wembley oldu. Bu da kalan 8 hafta için takımların ve futbolun büyük şansı...
Hiçbir başarı, hiçbir zafer, hatta şampiyonluk, insan canının yerini tutmaz. Her şeyin yeri iyi-kötü doluyor. Ama insan canının yeri dolmuyor. Yeter ki ülkemizde ölümler bitsin, canlar gitmesin. Kazanacağız, kaybedeceğiz. Yeter ki insan kaybetmeyelim, can kaybetmeyelim. Maçları da bu duygularla izleyelim. Allah ülkemizi, insanımızı, insanlığı korusun."