Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, boşanmaları azaltmak için Adalet Bakanlığı ile ortak yeni bir proje başlattıklarını belirterek, “Aile Mahkemesi hâkimi ile bizim sosyal hizmet uzmanımız paralel çalışacak. Mahkeme, bizim vereceğimiz raporlara ve desteklere paralel karar verecek. Biz mahkemenin elini güçlendireceğiz. Bu sistem hayata geçince yılda 20 bin evliliği kurtarmış olacağız” dedi.
Şahin, Milliyet gazetesinden Abdullah Karakuş’u hafta sonu Kızılcahamam’da yapılan AKP kampında kaldıkları otelde misafir etti. Şahin’in Milliyet’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Evlenme ve boşanmalarla ilgili veriler nedir?
Yılda 100-120 bin arası boşanma var. Her yılda 600 bin civarı evlenme var. Beraber çalıştığım Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki mevkidaşlarımın bize şunu söylüyor: ‘Biz hep bireyi güçlendirdik, öne çıkardık. Aile temelli politikaları yok saydık. Ama şu anda görüyoruz ki yaptığımız çalışma bizi çok zorladı. Aile kurumumuz çok hızlı bir şekilde çöktü. Şu anda bir engelli, yaşlı, çocuk politikasında aile temelli yapamadığımız her çalışmayı başaramıyoruz.’
Aileyi güçlendirmek için neler yapıyorsunuz?
Hem kadını, çocuğu güçlü tutacağız, aynı zamanda kutsal çatı aileyi güçlü tutmak durumundayız. Üç ana başlıkta bunu yapıyoruz. Birincisi, evlilik öncesi eğitim. Bütün illerde evlenmek için belediyelere başvurulunca bir belediyeden, bir bizden uzman, evlenecek çiftlerle ilgili bir araya geliyor. Evlilikte iletişim, hukuk, sağlık bilgileri veriliyor. Evliliklerin yüzde 39’u ilk 5 yılda boşanmaya dönüşüyor. Araştırmalardan çıkan sonuçlara göre hazırlanan raporda, benim için hayret verici bir sonuç çıktı, inanamadım. Hatta ilgili birime talimat verip yeniden teyit ettirdim. Boşananların yüzde 17’si yeniden eski eşiyle evleniyor. Bu çok çok yüksek bir rakam. Bunun nedeni ne diye sorduğumuz zaman hızlı bir şekilde yuva dağılıyor. Küçük şehirlerde, daha çok komşuluğun güçlü olduğu yerlerde ailede sorun yaşanınca aile büyüğü, muhtar, imam devreye girerdi. Arabuluculuk yaparlardı. Şimdi büyükşehirlerde göçten dolayı yaşamdaki zorluktan kaynaklı böyle bir mekanizma kalmadı. Şimdi böyle bir sorun var. Araştırmada sormuşuz kimden destek alırsınız, yüzde 66 kimseden destek almam, diyor. Almak ister misiniz diye sorunca ‘çok ciddi ihtiyacım var’ diyor.
Boşanmaların önüne geçmek için yeni bir projeniz var mı?
Boşanmak için mahkemeye başvurularda aile mahkemelerinde bir bekleme zamanı var. Bu süreçte, sosyal destek uzmanlarımızla bu aileye destek olabilir miyiz diye düşündük. Beş ilde pilot bir çalışma yaptık. Baktık ki boşanmak için gelen 450 çiftin 75’i verdiğimiz destekten sonra evliliğe devam kararı aldı. Ekonomik etkiler çok önemli. Bir de iletişimsizlik ve empati yapamama. Bu sorunları çözmemiz lazım. İletişim, hukuk ve sağlık dersleri veriyoruz. Adalet Bakanı’mızla, nasıl düzenleme yapılacağına yönelik bir komisyon kurduk. Bu komisyon, çalışmalarını tamamlamak üzere. Aile kurumunun destekleneceği ve boşanma süreci başlayacağı zaman onlara danışmanlık yapacak sistemin alt yapısını oturduk. Aile mahkemesi hâkimleriyle bir araya geldik. Raporlar nasıl hazırlanacak, sistem nasıl çalışacak. Sosyal destek uzmanlarını nasıl yetiştireceğiz. Akademik dünyayla, sivil toplumla bir araya geldik. Çalışmamızı tamamladık. Adalet Bakanı’mızla Bakanlar Kurulu’na götürüp bunu anlatacağız. Bu çok yeni bir proje. Aile Mahkemesi hâkimi ile bizim sosyal hizmet uzmanımız paralel çalışacak. Mahkeme, bizim vereceğimiz raporlara ve desteklere paralel karar verecek. Biz mahkemenin elini güçlendireceğiz. Bu sistem hayata geçince yılda 20 bin evliliği kurtarmış olacağız.
Boşanma sonrası çocuğu görememe problemleri de öne çıkıyor, nasıl çözeceksiniz?
Boşanmış babaların durumu da önemli. Evlilik bitiyor. Fakat eşler, çocukların üzerinden birbirini cezalandırmaya çalışıyor. O çocuğun, süreçten en az zararla çıkması lazım. İki taraf birbirine olan hıncını çocuk üzerinden alıyor. İcra kanunu üzerinden çalışan bir sistem var. 1940’lı yıllardan kalmış bir kanun. Çocuk annede ama ayda bir baba görecek. Ama anne çocuğu babaya göstermiyor. Babanın görmesi için hem icra kanuna göre kolluk kuvvetiyle bu çocuğu almaya gidiyor. Polisle gelen babaya karşı çocuğun psikolojisini düşünün. İcra mantığı evdeki beyaz eşya mobilya gibi, çocuğu öyle görüyor. Adalet Bakanı’mızla görüştüm. Bunu icra kanunundan çıkarıyoruz. Anne göstermiyorsa anne suç işliyor. Annenin cezalandırılması gerekiyor. Bu sistem çalışmadığı için ücretli sisteme dönüşüyor. Çocuğun psikolojisi etkileniyor. Gelecek hafta yurtdışı taraması yapılacak. Göstermeyen anneye de bir yaptırım gelecek. Gidip babanın şikâyet etmesi gerekiyor, o da etmiyor. Etmeyince sistem çalışmıyor. Babanın şikâyetine gerek kalmadan bir yaptırım olacak. Baba da görmek için para ödemeyecek.
Kadına şiddette ne durumdayız?
AB’nin ilerisinde bir kurumsal alt yapıyı oluşturduk. Şu andaki sıkıntımız mağduru koruyoruz ama aynı zamanda şiddet uygulayan erkeği rehabilite etmemiz lazım. Üniversite ile çalışma yaptık. Failin öfke kontrolünü önleyerek şiddetle baş etmesini önleyemezseniz gidip mağduru buluyor, şiddet devam ediyor. 2010 yılında 177 ölümlü vaka vardı. 2011’de bu sayı 165’e düştü. 2012 yılında ise 155’e düştü. Ama bu bir düğmeye basıp tamamen yok olacak bir şey değil, toplumun zihinsel dönüşümüyle de alakalı bir olay.
Geçmişte başörtüsü ile ilgili söyleminiz kapatma davasında kullanıldı. Genel Kurul’da başörtülü vekilleri görünce ne düşündünüz?
O günkü demecimle bugünkü Meclis’teki fotoğrafın tanımlamasını yapmıştım. Benim sözlerimden dolayı partimin kapatılma tehlikesi yaşaması beni çok derin yaralamıştı. Siyasi hayatımın en unutamayacağım bir haftasını yaşadım, çok acı çektim. Şimdi bakınca ‘Yarabbi sana şükür’ diyorum. Bu kendiliğinden olmadı. Şartlar ortadan kalktı. Hukuki, askeri, ekonomik vesayet ortadan kalktı.
Anne olarak çocuğa kötü muameleyi görünce ne düşünüyorsunuz? Gölcük’teki son olay var.
Bunu anlamak çok zor. Öğretmen olan birinin böyle hareket etmesini anlamak mümkün değil. Ama raporların çıkması analizlerin yapılması lazım. Çocuk neden öldü? Komşular başka bir kadından bahsediyorlar. Çocuğu başka kadına emanet etti de o bakmadı mı, bilemiyoruz daha. O yüzden adli soruşturma tamamlanınca bunlar ortaya çıkacak. Biz hep önce çocuk diyoruz. Çocuk bakımına yönelik yeni bir çalışma içindeyiz. 0-3 yaşındaki çocuğa bakan bakıcının bilinçli olması lazım. Bakıcılarda sertifika sistemine geçeceğiz.
Milliyet'te yayımlanan söyleşinin tamamını okumak için tıklayın