Depremlerin ardından uzmanların yaptığı bilimsel açıklamalar çoğu zaman anlaşılamadığı için vatandaşlarda kafa karışıklığına ve yanlış bilgilerin yayılmasına neden oluyor. İşte deprem hakkında bilinmesi gereken temel kavramlar ve anlamları:
Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına "deprem" denir.
Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.
Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yer yuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "sismoloji" denir.
Magnitüd (büyüklük) depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü; şiddet ise depremin yapılar ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Depremlerin ardından açıklanan 4.1, 5.6, 3.2 gibi sayılar depremin büyüklüğüdür..
Depremin magnitüdü, belli bir zaman diliminde kaydedilen sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması olarak tanımlanır.
ML (Richter Ölçeği): 1930 yılında Charles Richter tarafından geliştirilmiştir ve dalga genliğinin logaritması olarak tanımlanır. Açıklanan ölçümlerde depremin farklı dalgalarına göre MB, MS, MW ve MD olarak verilen büyüklükler Richter ölçeğine göre hesaplanan diğer büyüklük birimleridir.
Depremin yer yüzeyindeki etkileri depremin şiddeti olarak tanımlanır. Şiddetin ölçüsü, insanların deprem sırasında uykudan uyanmaları, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüne alınarak yapılır. Şiddeti tanımlamak için birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeğidir (Modified Mercalli (MM) Intensity Scale). Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp tamamen gözlemsel bilgilere dayanır.
Satılmaz. Richter Ölçeği bir alet değildir; depremin büyüklüğünü tanımlayan matematiksel bir formüldür.
Ana depremi izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir.
Belli bir süresi yoktur, 1 ay da olabilir 2 yıl da...
Bir ile doksan saniye arasında değişir.
Var olan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır.
Yer kabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesidir.
Doğuda Karlıova ile batıda Mudurnu vadisi arasında doğu-batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır. Dünyanın en aktif ve en önemli kırık hatları arasında yer alan Kuzey Anadolu fay zonunun uzunluğu yaklaşık 1200 km’dir; genişliği ise 100 m ile 10 km arasında değişir.
Eğer yoksa bile yeni bir tane oluşmuştur.
Deprem herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda oluşabilir. Genel olarak depremlerin kabuğu oluşturan levhaların sınırlarında oluştuğu söylenebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde benzer nitelikte depremlerin tekrarlandığı gözlenmiştir ve bu kesiler hep levha sınırlarıdır. Depremlerin yoğun olarak gözlendiği bölgeler yeryüzünde üç ana kuşak oluşturur.
Aletsel dönemde ülkemizde kaydedilen en büyük deprem 26 Aralık 1939 Erzincan'da olmuştur. Gece yarısı olan depremde yaklaşık 33 bin kişi hayatını kaybetmiştir.
1900 den bu yana kaydedilen en büyük deprem, 22 Mayıs 1960'ta Şilide olmuştur (Magnitud= 9.5 Mw).
Depremi en az olan kıta Antarktika'dır.
Kaynak: Kandilli Rasathanesi
TIKLAYIN - İstanbul'da korkutan deprem: Büyüklüğü AFAD'a göre 5,8; Kandilli'ye göre 5,7
TIKLAYIN - Silivri açıklarında 3,6 büyüklüğünde deprem
TIKLAYIN - İmamoğlu'ndan deprem açıklaması: Bugün ciddi bir ikaz aldık!
TIKLAYIN - Korkutan depremin ardından İstanbul'da okullar tatil edildi
TIKLAYIN - İstanbul’daki depremin ardından sosyal medyada GSM operatörlerine tepki
TIKLAYIN - Erdoğan'dan İstanbul'daki depreme ilişkin ilk açıklama