Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesi, Türkiye-Almanya ilişkilerindeki gerginliğin tırmanmasıyla ilgili olarak şu satırlara yer veriyor:
"Almanya'nın açıkladığı yeni Türkiye politikası Ankara ile ilişkileri tamamen koparmaktan uzak. Ancak bu bir yandan da Berlin'in Boğaz'daki giderek zorlaşan NATO müttefikini idare etmekte sabrının sonuna geldiğini gösteriyor. Otoriter rejimlerin istikrarı için de ülkenin ekonomisinin nasıl gittiği ve nasıl bir gelişim persfektifine sahip olduğunun önemi var. Berlin şimdiye kadar, en azından Erdoğan'ın danışmanlarının Türkiye için AB ile genel, Almanya ile de özellikle iyi siyasi ve ekonomik ilişkilere sahip olmanın önemini bildiğine güveniyordu. Ancak bu bir şey getirmedi. Berlin de kamuyouna ilk kez Erdoğan'ın hayatını değil, ama yönetimini zorlaştırabileceğini göstermiş oldu."
Münchner Merkur gazetesindeki yorumda Türkiye ile gerilen ilişkilere değiniliyor ve AB de Türkiye'ye karşı tavır almaya çağırılıyor:
"Erdoğan çok ileri gitti. Şimdi Alman siyasetçiler daha da galeyana gelirse bunun pek yardımı olmayacağı gibi tam tersi Boğaz'ın efendisine yeni yem vermiş olur. AB'nin de Boğaz'da keyfiyete göre yönetilen bu ülkeye karşı tavır alması lazım. En iyi araç ise ekonomik baskı. Ancak Brüksel sadece mülteci sorunu nedeniyle arada kalmıyor. Türk basınında yanlı ve manipülasyona açık habercilik yapılmasına rağmen başkanlık sistemi referandumunda yüzde 51,4 evet ve yüzde 48,6 hayır oyu çıktı. Dolayısıyla Avrupa, Türkiye'nin diğer yarısını unutmamalı ve Erdoğan rejimine sertlik göstermeli."
Die Welt gazetesindeki yorumda ise Alman hükümetinin Türkiye'ye karşı siyaset değişikliğine gitmeye mecbur kaldığı ifade ediliyor:
"Erdoğan uzun süredir provoke ediyordu. Berlin'in Türkiye ile kopmaktan başka çaresi kalmadı. Bu yeni bir dip ve Avrupa için bir felaket. Yarı demokratik bir otokrasiye dönüşme yolunda olan Türkiye, darbe girişiminden bu yana Avrupa ile herhangi bir konuda fikir birliğine girmekten kararlı bir şekilde kaçtı. Gerginliğin tırmanmasında iç siyasi bir boyut da var. Almanya'da Erdoğan'ı destekleyen milyonlarca Türk asıllı Alman yaşıyor. Başarılı bir şekilde gelişen entegrasyonun da gerilemesi söz konusu olabilir. Hükümetin kararı doğru ancak diplomasiyi minimumda sürdürmeyi denemeli. En nihayetinde bundan sadece güçlenen Türk muhalefeti faydalanmayacak."
Frankfurter Rundschau gazetesi de yorumunda Almanya'nın seçimlerden önce Türkiye'ye karşı bu tepkiyi vermesini ele alıyor:
"Hükümet minimumda gerekli olanı yaptı. Seyahat ve yatırım risklerini kamuoyuna açıkladı. Bunun dışında hareket etmek kayıtsız kalmak olurdu. Hükümet ekonomik yaptırımlar konusunda ise çekingen kaldı. Bunun yerine ihracat kredi garantileri sorgulanacak. Türkiye'ye askeri yardım ise gündemde değil... Ancak Berlin'in bu yeni ses tonunu seçimlerden sadece iki ay önce çıkarması üzüntü verici. Peter Steudtner olayı nedeniyle somut bir neden olsa da zamanlama olarak (seçimlere) yakın olması bağımsız olmadığını düşündürüyor. Geçtiğimiz günlerde yaşanan parti içi çekişmelerin seçim trajedisi yaratmamasını umut etmek lazım. Yoksa Erdoğan'ın eli güçlenir."
dpa/SSB/HS
© Deutsche Welle Türkçe