Alman basınında İran'ın uranyum stokunu aşması, Avrupa Komisyonu başkanlığı seçimleri ve kurtarma gemisi kaptanı Rackete’nin İtalya’da gözaltına alınması öne çıkıyor.Frankfurter Allgemeine Zeitung, İran'ın nükleer anlaşmayla belirlenen 300 kilogramlık uranyum stoku sınırını aşması sonucu İran ile ilişkilerde gerilimin tırmanacağı uyarısında bulunuyor."İran'da sertlik yanlısı politikacılar nükleer programı belirleseler de oldukça mantıklı davranıyorlar ve büyük risklerden kaçınıyorlar. ABD Başkanının bir savaşa hazır olmadığının farkındalar. Bu nedenle Avrupa'ya baskı yaparak, ABD yaptırımlarının ağır sonuçlarını azaltması için daha fazla gayret göstermesini istiyorlar. Ancak bu tutum geri tepebilir. Avrupalılar, İran ile ticaret yapabilmek için yeni bir yol olan INSTEX mekanizmasını hayata geçirmeyi başaramadı. Bu yüzden Tahran'ın nükleer anlaşmayı ihlal etmesine yönelik tepkiler Avrupa'da da artacaktır. İran'ın anlaşmanın kurallarını ihlal etmeyi sürdürüp sürdürmemesine bağlı olarak Avrupalıların tutumu da değişeçektir. Bu durum da gerilimi tırmandıracaktır."Avrupa Birliği (AB) liderleri Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu gibi kurumların başına gelecek isimler konusunda henüz uzlaşma sağlayamadı. Oberhessische Presse gazetesi AB Komisyonu'nu yönetecek yeni başkanı bekleyen görevlerin zorluğuna işaret ediyor:"Yarışı kim kazanırsa kazansın, Timmermans ya da başka biri, onu zor bir görev bekliyor. (Sağ popülist) fırtınalar eserken yelkenleri onarmak zorunda. Avrupa, artık sığınmacı ve diğer göçmenlere nasıl muamele edeceğine dair ortak karar da almalı. Onların boğulmalarına göz yummak kesinlikle çözüm değil. AB hukukun üstünlüğü ilkesini baltalamak isteyenlere karşı daha etkin önlemler almalı. Ve parlamentosunu da daha da güçlü kılmalı. Böylece, son seçimde olduğu gibi, yeni Komisyon Başkanı'nın arka odalarda yapılan pazarlıklarla belirlenmesinin de önüne geçilmiş olur."Straubinger Tagblatt, AB'nin yeni yöneticilerini seçmekte bu denli zorlanmasanı eleştirerek, son liderler zirvesindeki organizasyon ve usul hatalarına dikkati çekiyor:"Yarım yamalak hazırlanan, berbat bir şekilde organize edilen, hiçbir konsepti olmayan bu zirve, bugüne kadar yapılanların en kötüsüydü. Korkulan o ki, bugün üzerinde görüş birliği sağlanacak yeni yöneticiler en düşük ortak paydadaki uzlaşı ile görevlerine başlayacaklar. İşte bu onlara yapılan bir haksızlık. Görevlerine başlamadan önce güçleri zayıflatıldı. Oysa daha kuvvetli ve geniş bir destekle işbaşı yapmaları gerekirdi"İtalya açıklarında boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalan 40’dan fazla sığınmacı ile Lampedusa Limanı'na izinsiz yanaşan Sea-Watch 3 gemisinin kaptanı Carola Rackete'nin İtalyan makamlarınca ev hapsinde tutulmasına tepkiler sürüyor. Münchner Merkur, Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier'in İtalya'ya AB ülkesi olmasından kaynaklanan sorumluluklarını hatırlattığını vurguluyor:"Cumhurbaşkanı Steinmeier Sea-Watch vakası ve Alman asıllı kaptanı Carola Rackete ile ilgili İtalya'dan daha farklı bir muamele beklenebileceğini söylemişti. Almanya'da buna benzer çağrılar alkışlarla karşılanıyor. Ancak İtalya, bu temel sorunla tam olarak nasıl başedebilir? Sonuçta Avrupalılar tarafından yapayalnız bırakıldı. Almanya'da İtalya aleyhine gelişen tepkiler İtalyanların çoğunluğu tarafından haksızlık olarak algılanıyor. Avrupa'nın sınırlarının güvenliğinden İtalyanlar sorumlu ama ahlakından da Almanlar mı mesul? Böylesi bir iş bölümü hiç de adil olmazdı. Ancak bu tür iş bölümler ile ilgili Avrupalıların oldukça fazla deneyimleri var."DW,dpa/TY,JD©Deutsche Welle Türkçe