NATO’nun INF anlaşmasının feshedilmesine nasıl karşılık verebileceği ve İspanya’daki hükümet krizi Alman basınında öne çıkan yorum konuları arasında yer alıyor.Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda silahlanma yarışının yeniden başlama ihtimali karşısında Batılı ittifakın birlik ve beraberliğe her zamankinden fazla muhtaç olduğu dile getiriliyor:"Orta menzilli nükleer kuvvetler anlaşması INF artık kurtarılamaz. Gerçi bütün imkânlar sonuna kadar kullanılmalı ancak kimse kendini kandırmamalıdır. Rusya Avrupa'yı orta menzilli nükleer silahlardan arındıran anlaşmayı yıllardır ihlal ediyor. ABD Başkanı Trump 2 Ağustos'ta anlaşmadan çekileceklerini duyurdu. NATO Rusya'nın anlaşmayı ihlal etmesine nasıl karşılık verebileceğini araştırıyor. İttifakın ek silahlanma kararı alması tarihin tekerrürü demek olur ve siyasi sonuçları kestirilemez. NATO neye karar verirse versin, öncelikle üyelerinin güvenliğini garanti altına almalıdır. İttifak içinde bölünmelere meydan verilmemelidir. Savunma harcamalarıyla ilgili tartışmalar sürerken Trump yönetiminin İran'ı gündeme getirmek istemesi de dayanışmayı zorlayabilir. Dünya artık sayısız anlaşmazlıktan ders çıkarmayı gerektirmeyen bir durumda değil. NATO ortak hareket etmeli, bir arada durmalıdır.”Stuttgarter Zeitung yorumunda küreselleşme çağında askeri anlaşmazlıkların bölgelerle sınırlı tutulamayacağı görüşüne yer veriyor:"Avrupa, nükleer savaş tehlikesinin günümüzde Asya'nın güney ve doğusunda daha fazla olmasıyla kendini avutuyor olabilir. Ancak atom silahlarının kullanıldığı savaşların da küreselleşebileceği unutulmamalı. Bu açıdan bakıldığında Rusya'nın yeniden silahlanması uzun vadede 2000 yılından beri ABD'nin de fazla önem vermediği silahlanmanın kontrolünü tamamen boşa çıkarır. Kısa vadede ise akla yatkın görünebilir. Çünkü Çin ve Asya'daki diğer nükleer güçler Rus topraklarını vurabilecek güçteler. Rusya ise o devletlerle birlikte Avrupa'yı da hedef yapabilir.”İspanya bütçesinin parlamentoda reddedilmesi erken seçim ihtimalini arttırdı. Süddeutsche Zeitung hükümet krizinin nedenlerine şöyle değiniyor:"Sekiz buçuk ay önce iktidara gelen Avrupa sosyal demokrasisinin umudu Pedro Sanchez başarısızlığa uğradı. Sosyal Demokratların Almanya, Fransa, İtalya ve Polonya gibi büyük AB ülkelerinde uğradıkları bozgundan sonra İspanyol sosyalistlerinin iktidara gelmesi sevinç vesilesi olmuştu. [...] İspanya Başbakanı Katalan ayrılıkçılığından kaynaklanan krizi tek başına çözemeyeceğini idrak edemedi. Sağ gruplarla da görüşüp Katalonya sorununu parti çekişmelerinden ayırmalıydı. Ama Sanchez koalisyon kurmayı ve siyasi karşıtlarını kısmi uzlaşmalarla çözüme ortak etmeyi beceremedi. Kendini beğenmişlik ve amatörlük kokan siyaset tarzına diktatör Franco'nun mezarını naklettirme kararı da örnek gösterilebilir. Bu kararı yurtdışından çok alkış aldı ama iyi hazırlanmadığı ve Franco'nun kabrinin mülkiyetinin kime ait olduğunu bile araştırtmadığı ortaya çıktı. İspanya'da yeniden erken seçimler yapılacak ve siyasi istikrarsızlığa sürüklenme tehlikesi doğacak.”Die Welt gazetesi "İspanya sil baştan yapıyor" başlıklı yorumunda başka partilerin desteğine muhtaç olmasının Sanchez'in elini kolunu bağladığını vurguluyor:"350 milletvekilliğinden sadece 84'üne sahip olan Sosyalistler icraat yapabilmek için solcu Podemos, Basklar ve Katalan milliyetçilerin desteğine muhtaç oluyordu. Reddedilen bütçeden Katalonya kazançlı çıkacaktı. Ancak ayrılıkçılar, ‘siyasi durum ne kadar kötü olursa, işimiz o kadar kolaylaşır' mantığıyla bütçeye kırmızı oy verdiler. Sanchez yapısal reformlara el attığı gibi Katalonya sorununun sadece yargı yoluyla değil ama siyasi yöntemlerle ve diyalogla da çözülebileceğini düşünüyordu. Kamuoyu araştırmalarını açık farkla önde götüren Sosyalist Parti'nin sorunu, güvenebileceği koalisyon ortağı bulamamasıdır. Yelpazenin sağındaki muhafazakâr, liberal ve aşırı sağcılar ittifak kurmaya hazırlanıyorlar. Çoğunluğu kazanmaya yakın olan üçlü ittifakın seçimden sonra iktidara geldiği takdirde İspanya'nın istikrara kavuşacağı iddia edilemez.”DW, dpa, afp/AG, EC© Deutsche Welle Türkçe