Frankfurter Allgemeine Zeitung Suriye için barış arayışında ilerleme kaydedilememesinde ABD'nin pasif kalmasının önemli rol oynadığını yazıyor:
"Önemli aktörler hafta sonunda yeniden bir araya gelerek Suriye krizini görüştüler. Bu bulaşma çıkarları ortak paydada buluşturmanın ne kadar zor olduğunu gösterdi. Barış getirecek hamleler beklemek bu ortamda mümkün değildir. Yıl boyunca bakanlar sayısız kez bir araya gelerek ‘fikir' teatisinde bulundular ama bütün görüşmeler hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Kararlaştırılan hiçbir ateşkese uyulmadı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi karar almaktan aciz kaldı, savaş alanında Şam yönetimi ve patronu Rusya'nın dediği oluyor. Muhaliflerin karşı koyacak silahlardan mahrum kalmasında savaş yorgunu ABD'nin görüşmeler paralelinde küçük çaplı askeri müdahalelere cesaret edememesinin önemli payı var.”
Die Welt gazetesi Suriye ile ilgili diplomatik girişimlerin sonuçsuz kalmasının nedenini uzun vadede bölgeyi ABD'nin nüfuzundan arındırmayı amaçlayan Rusya'da aramak gerektiğini belirttiği yorumunda şu satırlara yer veriyor:
"ABD ve Rusya ne zaman, Suriye'de ateşkes kararlaştırılması, ya da en azından Halep'in Suriye ve Rusya tarafından bombalanmasına son verilmesi için görüşse olan, yoğun bombardıman altındaki sivillere oluyor. Anlaşılan Rusya müzakereleri Batı'yı oyalayıp nihai hedefine ulaşabilmek için kullanıyor. Moskova'nın amacı bütün tarafların kabul edebileceği barışçı çözüm bulunması değil, Suriye'deki muhalefeti tamamen bertaraf edip Amerika ve Batı'nın Ortadoğu'daki nüfuzunu kırmaktır.”
Suriye barış görüşmelerinin yeniden başlatılmasını Berliner Zeitung şöyle yorumluyor:
"Vladimir Putin Suriye'de Rusya'nın onaylamayacağı çözümlere izin vermeyen bir yenişmezlik ortamı yarattı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, Halep'in doğusundaki son hastanenin de bombalanarak yerle bir edilmesinden bir gün sonra Sergey Lavrov ile buluşması da buna işaret ediyor. ABD'nin baygın hali Moskova için büyük gurur vesilesi oluyor. Kremlin, Rusya olmadan Suriye'nin barışa kavuşturulamayacağını bütün dünyaya gösterdi. Ancak Kremlin kendi katkısıyla da Suriye'de barış sağlanamayacağını kanıtlamak durumuna düşmemeye dikkat etmelidir.”
Ludwigshafen'de yayımlanan Rheinpfalz gazetesi Ekvador'un başkenti Quito'da başlayan Birleşmiş Milletler Habitat Konferansına ayırdığı yorumda hızlı kentleşmenin küresel sakıncalarına dikkat çekiyor:
"21'inci asır kentleşmenin yüzyılı olacak. Dünya nüfusunun yarısına tekabül eden 3,5 milyar şehirlerde yaşıyor. 2050 yılına kadar bu sayısı 7 milyarı bulacak. Birleşmiş Milletlerin düşünce kuruluşları 20 yıldır bu gelişmenin muhtemel sonuçlarına kafa yoruyor. Küresel kentleşme hareketinin doğurduğu sorunlara Ekvador'daki üçüncü Habitat Konferansı da çözüm getirmeyecektir. Konferans dünya kamuoyuna duyarlılık kazandırabilirse, ne âlâ. Avrupa ve Almanya komşu kıta Afrika'daki hızlı kentleşmeye gözlerini yumamaz. Afrika'nın mega kentlerinde hayat dayanılmaz hale gelince göç hareketi hızlanacak ve göçmenlerin yolu mutlaka Avrupa'ya da çıkacaktır.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: A. Günaltay