Fazıl Say: Ben inançlı bir insanım ve oruç da vardır hayatımızda…

Fazıl Say: Ben inançlı bir insanım ve oruç da vardır hayatımızda…

Fazıl Say*

"İnançlı insan" sizler için hangi anlamdadır bilmiyorum ama ben inançlı bir insanım. Evrendeki iyiye olan inanç, müziğe olan inanç, yaşamaya olan inanç, insanlara şifa vermenin değerine olan inanç, en küçüğünden en büyüğüne, dışarıdaki sessizliğin içine gömülü evrenin en ücra köşesine kadar taşıyıcı karanlık maddelerden, içimizdeki al ve ak yuvarlara, mikroorganizmalara kadar varan, “iyiyi arama” isteğine inanç, iyiye dokunma isteğine inanç, “iyi niye bana dokunsun, ne sebeple” diye olan sorgulamaya olan inanç, insanların bilim ve teknik ile, felsefe ile ve de beraber yaşama içgüdüsü ile evrenin tamamını ve evrenin ötesini keşfedeceğine dair olan inanç, Anadolu’nun ırak bir köyünde küçük bir çocuğa Mozart çalarken onun belki bir ihtimal tüm hayatını pozitif etkileyebileceğimize olan inanç...

İnanç olan yerde oruç da olabilir... Biri çalışması, biri dinlenmesi anlamında olabilir...

Daha iyi düşünmek, daha iyi dokunmak için bekletebilirsin, kıyıda...

***

Her insan “yarı kanserli” gibidir. Kanser zaten dışardan gelen bir hastalık değil kendi kendine açtığı savaş bünyemizin, kendi kendine sunduğu direnme ile karşı konulamaz mertebede büyüyen bir iç çatışma...

Alzheimer hastaları kanseri yener, çünkü bünyeleri ve hücreleri bu savaşı unutur, unutulan savaş biter, kanser biter...

Her insan yarı kanserlidir dedik, bu çatışmanın var olduğu her anımızda gerçektir, onu “iyi ile” bastırmalı. Hiçbir şey yapmadan iyiyi o çatışmaların, o direncin merhemi yaptığımızda yüksek mertebede çalışıyor oluruz, yapmadığımız anlarda ise “oruç-anı” diyebiliriz, iyiyi beklemeye ve kuvvet toplamaya.

***

Ben inançlıyım. Kendi inancımda.

Ve oruç da vardır hayatımızda, kendi düzensiz zaman ve enerji kavramında.

Dinlere inananlara çok mu uzak şeyler söylüyorum?

Düşün... Anla...

Kızma! Anla... Düşün...

Bu yazı Cumhuriyet’te yayımlanmıştır.