2001 krizi sırasında IMF Başkan Yardımcısı olan, Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, "Faizleri artırmak için enflasyonun yüzde 2'ye gelmesini beklemeyeceğiz" dedi.
Fischer'ın açıklamasını değerlendiren Radikal yazarı Uğur Gürses, "Fed Cuma günkü istihdam verileri de güçlü gelirse ve de küresel mali çalkantı sertleşmezse 17 Eylül’deki toplantıdan faiz artırımı çıkması artık sürpriz değil" dedi.
Öte yandan Fed’in gösterge faiz oranına ilişkin aksiyonlarına en çok duyarlı olan 2 yıl vadeli ABD hazine tahvillerinde faiz Ağustos ayında yükselişi 5. aya taşıdı. Tahvil faizinin en son böyle uzun bir artış dönemi kaydettiği yıl 2006’ydı. Fed en son faiz artırımını 2006 yılında yapmıştı.
Uğur Gürses'in Radikal'de yayınlanan "ABD'deki vadiden belirsizliğe ışık" başlıklı yazısı şöyle:
Dünyanın gelişmiş ülke merkez bankacıları, her yıl Ağustos ayının sonunda ABD’de Wyoming eyaletindeki Jackson Hole vadisinde düzenlenen bir toplantıda birkaç günlüğüne bir araya geliyorlar. Toplantıyı ABD Merkez Bankası Fed’in Kansas şubesi düzenliyor. Bu toplantıya önde gelen gelişen ülke merkez bankası başkanları, iktisatçılar, politika yapıcı kurumlar ve hatta az da olsa özel mali kesimden temsilciler de davet ediliyor. Hem belli sorunları, politikaları tartışıyorlar, hem de birebir görüşmeler yapıyorlar.
Bu toplantıların en önemli özelliği; en başta ABD Merkez Bankası Fed’in para politikasındaki ileri dönük açısının, para politikası dünyasındaki belirleyici otoritelerin entelektüel perspektifinin ve de en çarpıcısı, bu otoritelerin yeni adımlarının ne olacağının ipuçlarının arandığı bir yer niteliğinin olması.
İşte bu toplantıda ekonomi ve finans alanında herkesin merak ettiği şey; toplantıda konuşacak olan Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer’in ne diyeceği idi. Fischer Türkiye’de iyi tanınıyor; 2001 krizi sırasında IMF Başkan Yardımcısı idi. Sıkça Türkiye’ye gelmişti.
Fischer, Jackson Hole toplantısında çok açık bir mesaj verdi; “faizleri artırmak için enflasyonun yüzde 2’ye gelmesini beklemeyeceğiz.” Fischer’in konuşması kısa ama netti; enflasyon bekleyişlerinin ABD’de istikrarlı olduğuna işaret ederek, “enflasyonu aşağıda tutan nedenler kaybolmaya başladıkça enflasyonun yükseleceğine inanmak için iyi nedenler var” diyordu. Bu nedenlerin başında da son bir yılda hızla güçlenen dolar ve hızla düşen petrol fiyatları vardı. En güçlüsünün de doların güçlenmesi idi. Doların yüzde 10 güçlenmesinin ABD ekonomisine etkisinin; bir yılda enflasyona yarım puan düşürücü etki yaparken, iki yılda milli geliri 0.7 puan düşürücü etki yaptığını anlatan Fischer, para politikasının reel ekonomiye etkisinin bayağı bir gecikmeyle gerçekleştiğine işaret ederek, sıkılaşma için enflasyonun yüzde 2’ye gelmesini beklememek gerektiğini anlattı. Fischer, hem Fed’in kurul üyelerinin kademeli olarak 2015’de yüzde 1.4’den 2016’ye yüzde 1.9’a, 2017’de de yüzde 2’ye uzanan enflasyon beklentilerine işaret ederek, hem de tarım dışı istihdamda aylık artışların Mayıs-Temmuz arasında ortalama 235 bin kişiye geldiğine işaret ederek bu Cuma günü açıklanacak Ağustos verisini beklediklerini söylüyordu.
Özeti şu; Fed Cuma günkü istihdam verileri de güçlü gelirse ve de küresel mali çalkantı sertleşmezse 17 Eylül’deki toplantıdan faiz artırımı çıkması artık sürpriz değil.
Kansas Fed’in bu toplantısında katılımcı olarak çağrılan yaklaşık 100 merkez bankacı, iktisatçı arasında üç Türk var. Her yıl çağrılan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bu yılki toplantıda bir çalışmasını sunan Maryland Üniversitesi’nden Borağan Aruoba ve Bilkent’ten Refet Gürkaynak.
Jackson Hole’da, dünyanın seçme merkez bankacılarının karşısına konuşmacı olarak Türkiye’den parlak bir iktisatçı çıktı: Borağan Aruoba. 1999’da Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünden bölüm birincisi olarak mezun olmuş. Şimdi Maryland Üniversitesi’nde akademik yaşamına devam ediyor. Aruoba’nın bu toplantıda, başta ABD, AB ve Japonya gibi ülkelerdeki sıfır faiz seviyesinde ve sonrasındaki enflasyon ile para politikası konusundaki çalışmasını sunması yıldızını parlattı.
İkinci iktisatçı ise Bilkent Üniversitesi’nden Refet Gürkaynak. 2001-2005 arasında Fed ekonomisti olan ve eski FED Başkanı Ben Bernanke ile birlikte akademik çalışmaları da bulunan Gürkaynak, para politikası ve finans alanında uzman. Gürkaynak’ın, Jackson Hole toplantılarını düzenleyen Kansas Fed’in Ekonomik Araştırma Direktörü Troy Davig’le para politikası üzerine yeni bir çalışması var. Gürkaynak dinleyici olarak davetliler arasında yerini aldı.
Hem Gürkaynak, hem de Aruoba; uluslararası alanda çalışmalarına atıfta bulunulan iktisatçılar listesinde ilk yüzde 5 içinde yer alıyorlar.
Üçüncü iktisatçı ise Merkez Bankası başkanı Erdem Başçı. Başçı 2016’da yeniden atanmazsa son toplantısına katılmış oldu. Başçı, göreve gelmeden hemen önce uygulamaya koyulan ve 2010 sonrasına damgasını vuran, faizi düşük tutmaya ve çoklu hedeflere odaklı ‘deneysel para politikasının’ mimarı. Bu politika için içeride kimilerince seslendirilen “Nobel alır” iddiaları uluslararası platformlarda hiçbir zaman ciddiye alınmadı. 2015 itibariyle de karşı karşıya bulunduğumuz kırılganlıkların beslenmesine zemin oluşturdu. Görevi süresince hiçbir dönemde enflasyon hedefini tutturamadı. Hala bu para politikası ‘deneyinden’ çıkmış değil. Görevi süresince katıldığı en az 3 Jackson Hole toplantısında, aklı ülkedeki mali dalgalanmada kaldı. 2013’ten itibaren her toplantıdan, ‘Fed’den Türkiye’ye hala bir umut olup olmadığını’ duymak isteğiyle çıkarken, ‘en kırılgan ülke’ etiketiyle, ‘değerli bir yalnızlıkla’ ülkeye döndü.
Dünyanın gelişmiş ülke merkez bankacıları, her yıl Ağustos ayının sonunda ABD’de Wyoming eyaletindeki Jackson Hole vadisinde düzenlenen bir toplantıda birkaç günlüğüne bir araya geliyorlar. Toplantıyı ABD Merkez Bankası Fed’in Kansas şubesi düzenliyor. Bu toplantıya önde gelen gelişen ülke merkez bankası başkanları, iktisatçılar, politika yapıcı kurumlar ve hatta az da olsa özel mali kesimden temsilciler de davet ediliyor. Hem belli sorunları, politikaları tartışıyorlar, hem de birebir görüşmeler yapıyorlar.
Bu toplantıların en önemli özelliği; en başta ABD Merkez Bankası Fed’in para politikasındaki ileri dönük açısının, para politikası dünyasındaki belirleyici otoritelerin entelektüel perspektifinin ve de en çarpıcısı, bu otoritelerin yeni adımlarının ne olacağının ipuçlarının arandığı bir yer niteliğinin olması.
İşte bu toplantıda ekonomi ve finans alanında herkesin merak ettiği şey; toplantıda konuşacak olan Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer’in ne diyeceği idi. Fischer Türkiye’de iyi tanınıyor; 2001 krizi sırasında IMF Başkan Yardımcısı idi. Sıkça Türkiye’ye gelmişti.
Fischer, Jackson Hole toplantısında çok açık bir mesaj verdi; “faizleri artırmak için enflasyonun yüzde 2’ye gelmesini beklemeyeceğiz.” Fischer’in konuşması kısa ama netti; enflasyon bekleyişlerinin ABD’de istikrarlı olduğuna işaret ederek, “enflasyonu aşağıda tutan nedenler kaybolmaya başladıkça enflasyonun yükseleceğine inanmak için iyi nedenler var” diyordu. Bu nedenlerin başında da son bir yılda hızla güçlenen dolar ve hızla düşen petrol fiyatları vardı. En güçlüsünün de doların güçlenmesi idi. Doların yüzde 10 güçlenmesinin ABD ekonomisine etkisinin; bir yılda enflasyona yarım puan düşürücü etki yaparken, iki yılda milli geliri 0.7 puan düşürücü etki yaptığını anlatan Fischer, para politikasının reel ekonomiye etkisinin bayağı bir gecikmeyle gerçekleştiğine işaret ederek, sıkılaşma için enflasyonun yüzde 2’ye gelmesini beklememek gerektiğini anlattı. Fischer, hem Fed’in kurul üyelerinin kademeli olarak 2015’de yüzde 1.4’den 2016’ya yüzde 1.9’a, 2017’de de yüzde 2’ye uzanan enflasyon beklentilerine işaret ederek, hem de tarım dışı istihdamda aylık artışların Mayıs-Temmuz arasında ortalama 235 bin kişiye geldiğine işaret ederek bu Cuma günü açıklanacak Ağustos verisini beklediklerini söylüyordu.
Özeti şu; Fed Cuma günkü istihdam verileri de güçlü gelirse ve de küresel mali çalkantı sertleşmezse 17 Eylül’deki toplantıdan faiz artırımı çıkması artık sürpriz değil.
JAKSON HOLE VADİSİ'NDE ÜÇ TÜRK
Kansas Fed’in bu toplantısında katılımcı olarak çağrılan yaklaşık 100 merkez bankacı, iktisatçı arasında üç Türk var. Her yıl çağrılan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bu yılki toplantıda bir çalışmasını sunan Maryland Üniversitesi’nden Borağan Aruoba ve Bilkent’ten Refet Gürkaynak.
Jackson Hole’da, dünyanın seçme merkez bankacılarının karşısına konuşmacı olarak Türkiye’den parlak bir iktisatçı çıktı: Borağan Aruoba. 1999’da Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünden bölüm birincisi olarak mezun olmuş. Şimdi Maryland Üniversitesi’nde akademik yaşamına devam ediyor. Aruoba’nın bu toplantıda, başta ABD, AB ve Japonya gibi ülkelerdeki sıfır faiz seviyesinde ve sonrasındaki enflasyon ile para politikası konusundaki çalışmasını sunması yıldızını parlattı.
İkinci iktisatçı ise Bilkent Üniversitesi’nden Refet Gürkaynak. 2001-2005 arasında Fed ekonomisti olan ve eski FED Başkanı Ben Bernanke ile birlikte akademik çalışmaları da bulunan Gürkaynak, para politikası ve finans alanında uzman. Gürkaynak’ın, Jackson Hole toplantılarını düzenleyen Kansas Fed’in Ekonomik Araştırma Direktörü Troy Davig’le para politikası üzerine yeni bir çalışması var. Gürkaynak dinleyici olarak davetliler arasında yerini aldı.
Hem Gürkaynak, hem de Aruoba; uluslararası alanda çalışmalarına atıfta bulunulan iktisatçılar listesinde ilk yüzde 5 içinde yer alıyorlar.
Üçüncü iktisatçı ise Merkez Bankası başkanı Erdem Başçı. Başçı 2016’da yeniden atanmazsa son toplantısına katılmış oldu. Başçı, göreve gelmeden hemen önce uygulamaya koyulan ve 2010 sonrasına damgasını vuran, faizi düşük tutmaya ve çoklu hedeflere odaklı ‘deneysel para politikasının’ mimarı. Bu politika için içeride kimilerince seslendirilen “Nobel alır” iddiaları uluslararası platformlarda hiçbir zaman ciddiye alınmadı. 2015 itibariyle de karşı karşıya bulunduğumuz kırılganlıkların beslenmesine zemin oluşturdu. Görevi süresince hiçbir dönemde enflasyon hedefini tutturamadı. Hala bu para politikası ‘deneyinden’ çıkmış değil. Görevi süresince katıldığı en az 3 Jackson Hole toplantısında, aklı ülkedeki mali dalgalanmada kaldı. 2013’ten itibaren her toplantıdan, ‘Fed’den Türkiye’ye hala bir umut olup olmadığını’ duymak isteğiyle çıkarken, ‘en kırılgan ülke’ etiketiyle, ‘değerli bir yalnızlıkla’ ülkeye döndü.