Fehmi Koru: 2018 seçimine “Adam kazandı” mesajı damga vurmuştu, aynı mesaj yine tekrarlanır mı, ne dersiniz?

Fehmi Koru: 2018 seçimine “Adam kazandı” mesajı damga vurmuştu, aynı mesaj yine tekrarlanır mı, ne dersiniz?

Fehmi Koru*

En son (2018) cumhurbaşkanlığı seçiminden aklımızda kalan simgesel iz, benim için, sandıktan ikinci çıkan adayın erken bir saatte bir gazeteciye gönderdiği mesajdı.

“Adam kazandı” mesajı…

Şaşkınlık belirten bir mesajdı bu. Ben ise, ilk işittiğimde, “Demek ki, en ciddi rakibi ‘adam’ın kazanmayabileceğini düşünüyormuş” şaşkınlığını yaşadım.

Oysa Tayyip Erdoğan’ın yeniden bir kez daha cumhurbaşkanı seçileceği adaylıkların kesinleştiği gün belli olmuştu. Nitekim, yüzde 52.59 oy oranıyla, ikinci tura kalmadan cumhurbaşkanı seçilebildi Tayyip Erdoğan.

Muhalefet ortak bir aday üzerinde uzlaşamadığı için alındı bu sonuç.

CHP’nin, HDP’nin, İYİ Parti’nin, Saadet Partisi’nin ve Vatan Partisi’nin adayları, cumhurbaşkanlığı seçiminde, partilerinin o zamanki oylarına yakın bir başarı gösterebildiler.

Tablo ortada:

Bir çatı adayda birleşilebilseydi o günün şartlarında bile sonucun farklı olması mümkündü.

Reklam

İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener’in “Ben kazanırım” iddiasıyla çatı aday fikrine karşı çıkması ile CHP içerisinden birilerinin “Aday bizden olmalı” ısrarının sonucunda, AK Parti ile MHP kendi adaylarını ilk turda seçtirebildiler.

Ne dersiniz, bugün durum 2018’den farklı mı?

Hem farklı, hem de…

İlk bakışta farklılıklar var gibi görüntüsü alınıyor.

Muhalefetin en ağırlıklı grubunu oluşturan ve Millet İttifakı adıyla bir araya gelen altı parti, iktidarın adayı karşısına tek bir isimle çıkmaya kararlı görünüyor. Meclis’te üçüncü en kalabalık gruba sahip olan HDP kendilerinin de hesaba katılması durumunda çatı adayına itiraz etmeyebilir; aksi halde kendi adayıyla seçime katılacak. Muhalefet cephesinin geriye kalan partileri kendi başlarına davransalar bile, son tahlilde, seçmenleri AK Parti-MHP’den oluşan Cumhur İttifakı’nın adayı karşısında güçlü muhalif adaya oy verebilir.

Kamuoyu yoklamaları Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’nın oy oranlarını birbirine yakın gösteriyor; sonucu HDP ile ittifaklar dışında kalmış diğer muhalefet partilerinin tavrı belirleyecek.

Eh, onların tavırları da tahminler istikametinde oluşursa, iktidar adayının karşısına çıkartılacak aday şimdiden çok şanslı sayılabilir.

Millet İttifakı’nda buluşan muhalifler, HDP ayrı aday çıkarırsa seçimin ikinci tura kalacağı ancak ikinci turda kendi adaylarının kazanacağı hesabındalar.

Bu defa “Adam kazandı” mesajı vermek gerekmeyecek, onların bu hesabına göre…

İktidar cenahı da boş durmuyor

İktidarın hesabının da çok farklı olmadığını sanıyorum. AK Parti ile MHP’nin kurmayları da bu seçimde daha fazla zorlanacaklarının farkında olmalılar. Farkında oldukları, 2018 seçiminin ertesi gününden başlayarak aldıkları tedbirlerden belli oluyor.

Kazanan adaya mazbatasını ‘13. Cumhurbaşkanı’ sıfatı kullanarak veren Yüksek Seçim Kurulu’na itiraz etmiş ve o ibareyi kaldırtmışlar. Bununla, “İki defa seçildi, üçüncü kez aday olamaz” gerekçesini zayıflatmayı amaçladıkları anlaşılıyor.

Seçimin zamanında değil de belirlenmiş tarihten bir ay önce yapılmasının ardında da, belirledikleri ismin aday olabilmesinin önündeki anayasa engeliyle ilgili kafa karıştırma niyeti yattığı belli.

Genel seçimde ittifakların muhalefet partilerine iktidardan daha fazla yaradığını gördükleri için seçim yasasını elden geçirdiklerini de biliyoruz.

Bu defa da genel seçimle cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte -aynı tarihte- yapılacak; bu yolla cumhurbaşkanı adaylarının şöhretinden yararlanabilecekler.

Cumhurbaşkanı adaylarının karşısına Millet İttifakı tarafından çıkartılacak adayı belirleme görevini de üstlenmiş durumda iktidar kanadı. Seçilebilme özelliği bulunduğunu düşündükleri muhtemel rakip adayları gözden düşürme, bu yapılamıyorsa seçime katılamaz hale getirme yöntemleri uygulanmakta.

Bu arada, HDP’nin Millet İttifakı ile yakınlaşmasını önlemek için ikmal yollarını kesmeye çalıştı iktidar cephesi; öte yandan HDP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına da bel bağlamış durumda.

Önceki iktidarlar dönemlerinde de bu ülkede ‘seçim ekonomisi’ uygulandı ama bugüne kadar hiçbir iktidar ekonominin kısıtlı imkanlarını şimdiki kadar cömertçe zorlamaya kalkışmamıştı. Azgın hayat pahalılığı ve iflahı kesilmiş TL karşısında çaresiz kalmış kitlelere yapay bir rahatlık sağlama çabası zirvede.

Sandıkla buluşma gününe kadar geçecek dönemde akla gelebilecek -ve hatta akla gelmesi imkansız- daha pek çok girişim iktidar cenahından beklenmeli.

İstanbul’un tekrarlanan belediye başkanlığı seçimi öncesinde İmralı’dan mektup bile devreye sokulmamış mıydı?

Bütün bu tedbirler ve muhtemel daha başka girişimler, işlerinin eskisi kadar kolay olmadığı hesabını iktidarın da yaptığının işaretleri.   

Zor durumdalar, fakat aldıkları ve alacakları tedbirlerle zorluğu aşarak yeniden sandıktan iktidarlarının devamını çıkarma çabasındalar.

Geleceğe dönük sorular

Muhalefet iktidarın bu hazırlıklarının farkında mı, yoksa en başta yaptıkları “Bu defa işimiz kolay” tespitinin rahatlığı içerisinde mi?

En önemli güncel soru bu.

Sorunun cevabını aday belirleme sonrasında alabileceğiz.

Bu arada, ana soruya ışık tutabilecek başka sorular da var:

Cumhur İttifakı adayının anayasal sınırlar içerisinde belirlenmesi için kıyasıya bir hukuki mücadele verilecek mi?

Millet İttifakı 2018’de kaçırdığı fırsatı telafi edecek seçilebilir bir aday üzerinde uzlaşmayı bu defa sağlayabilecek mi?

HDP ayrı bir aday çıkaracak mı?

İki kez seçilmiş Tayyip Erdoğan anayasal engele rağmen yeniden aday olabilir, Millet İttifakı onun karşısına karşı taraftan da oy alabilecek biri yerine ‘6’lı masa’da buluşan parti liderlerinden birini aday gösterir ve HDP de seçime kendi adayıyla girme ihtiyacı hissederse…

O zaman, seçim akşamı, Millet İttifakı adayı, 2018 seçiminin simgesel anısı olan “Adam kazandı” mesajını tekrarlamak zorunda kalabilir.

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.