Fehmi Koru*
Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bugün Soçi’de Rusya Federasyonu başkanı Vladimir Putin’le buluşuyor. Buluşmanın amacı Suriye’deki gelişmeler…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kısa süre sonra (13 Kasım günü) Washington’da ABD başkanı Donald Trump’la da görüşmesi bekleniyor; o görüşmenin ana konusu da Suriye’deki gelişmeler olacak…
Gazeteciler önüne çıktığında Trump’a mutlaka yöneltilen sorulardan biri o ziyaretin yapılıp yapılmayacağı oluyor… Amerikalı gazeteciler “Hayır, yapılmayacak” cevabını alırlarsa rahatlayacaklar.
Verdikleri izlenim bu.
Türkiye’ye ‘askeri müdahale’?
Dün çok garip bir olay yaşandı. ‘Silahların susması’ konusunda mutabakat sağlamak amacıyla üç gün önce Ankara’ya gelen Amerikan heyetinden dışişleri bakanı Mike Pompeo dün CNBC televizyonuna çıktı ve Wilfred Frost’un sorularına cevap verdi. Fazla uzun olmayan (11 dakika 49 saniye sürüyor) mülakatın ardından, CNBC kanalı, internet sitesinden “Pompeo Türkiye ile kriz konusundaki soruya cevap verirken, Trump’ın gerekirse askeri harekata girişmeye ‘tam anlamıyla hazır’ olduğunu söyledi” başlıklı bir haber yayınladı.
Türkiye ile ABD NATO’da müttefik iki ülke. NATO ana sözleşmesinin 5. maddesi üye ülkelerden birinin saldırıya uğraması durumunda diğer üye ülkelerin onun yardımına gitmesini öngörüyor.
Trump kızdı ve “Hadi, Türkiye’ye saldıralım” dedi, NATO’nun diğer üye ülkeleri Türkiye’nin yardımına gidecek mi?
Laf olsun diye sordum bu soruyu; çünkü Pompeo CNBC kanalında konuşurken, CNBC internet sitesinde manşet yapılan o cümleyi Türkiye için söylemedi. İngilizce bilenleriniz kendileri de izlesinler diye mülakatın bütününü buraya iliştiriyorum.
Pompeo garip bir soruyu anlamıyor ve tekrarlattırıyor. Gazeteci Türkiye’ye uygulanan ekonomik yaptırımların ancak birkaç gün sürdüğünü, bunların zaten etkili olamayacağını söyledikten sonra araya İran’ın Suudi Arabistan’a saldırısını da ekleyip ‘askeri harekatla mukabele edilmesi gerekmez mi?’ gibi bir soru yöneltiyor.
Sunucunun kastı “Türkiye’ye askeri müdahale”, bu kesin…
Ancak Pompeo işte bu anlamsız soruyu anlamıyor ve tekrarlanmasını istiyor. Sunucu “Bölgedeki olumsuz gelişmelere ABD’nin askeri harekata girişmesi için ne gerekiyor?” diye özetliyor sorusunu; onun kastı hala Türkiye’ye askeri müdahale… Ancak, Pompeo’nun cevabı Türkiye ile ilgili değil; o ülkesinin Ortadoğu’daki askeri varlığının devam ettiği mesajını vermek için mülakatı kabul etmiş besbelli; o sebeple hemen önceden hazırladığı cümleleri sıralıyor:
“Amerikan çıkarlarının tehlikede olduğunu gördüğümüzde veya dünya çapında temel ölçülerin geçerliliğini sağlamak için elimizdeki bütün güçleri kullanacağız. Ekonomik güçlerimizi kullanmamızdan söz etmiştiniz, kesinlikle onu kullanacağız. Diplomatik güçlerimizi de. Bizim tercihimiz bunları kullanmak. Biz barışı savaşa tercih ederiz. Ancak kinetik eylem veya askeri eylem gerektiren durumlarda da, şunu bilesiniz ki, Başkan Trump o tür eylemi de kullanmaya tamamiyle hazırdır.”
Bana göre bu sözler Türkiye’ye yönelik değil.
Uzun uzun bu konuyu neden ele aldım öyleyse?
CNBC mülakatı bu yolda bir girişim bana göre,
Aynı gün (dün) New York Times gazetesinin ilk sayfası manşetlerinin ikisi de Türkiye’ye ayrılmıştı.
En görünür yerdeki manşette, Türkiye’nin müdahalesi sonrasında ABD’nin müttefiki SDF’nin tehlike altına düştüğü -alt manşette ‘ethnic cleansing’ ifadesi de kullanılarak- veriliyor; onun yanına iliştirilen ikinci manşette ise Suriye müdahalesi sonrası cesaretinin arttığı belirtilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’yi nükleer güç yapma niyetinde olduğu iddiası yer alıyor.
Gazetenin içerideki iki sayfası Türkiye’ye ayrılmış durumda.
Ona bakamadım, ama muhtemelen Washington Post’ta da böyle sürpriz Türkiye haberleri mutlaka vardır.
Ne oluyor dersiniz?
Endişem, bu soruyu devletin ilgili birimleriyle yöneticilerin sorma ihtiyacı duymamaları ihtimali…
Medyanın -bizimkiyle birlikte yabancıların da- fazlaca gazına geliniyor ve yaşanan ânın önümüze getirdiği sorunları ciddiye almak yerine, içeriye dönük propaganda saldırısından o saldırıyı yürütenler de etkileniyor…
Hiç değilse benim hissettiğim bu.
CNBC’nin Pompeo mülakatının kanalın internet sitesinde içeriğinin farklı değerlendirilmesine ilk itiraz etmesi gereken, mülakatı veren ABD dışişleri bakanı olmalıydı. Üzerinden saatler geçmesine, mülakat Jerusalem Post gazetesi dahil pek çok yayın organında CNBC’nin yansıttığı biçimiyle yayınlanmasına rağmen, “Gerekirse Türkiye’ye karşı askeri operasyon da yaparız” anlamı verilen cümlelere, Pompeo’dan veya bakanlığından herhangi bir düzeltme gelmedi.
Amerikan dışişleri bakanlığı mülakatın tam metnini sitesine taşımakla yetinmiş…
Her ne kadar ben “O sözler Türkiye’ye yönelik değil” desem de olan şu: Mülakatı yapan TV kanalı “Türkiye kast ediliyor” diyor ve Pompeo’nun başında bulunduğu bakanlık da mülakat metnini aynen alıntılayıp başka bir açıklama getirmiyor.
Bir AK Parti büyüğünün izinden giderek ben de bu yazıyı “Hiçbir şey olmasa da kesin bir şeyler oluyor” diyerek bitireceğim.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.