Fehmi Koru*
Ne oldu sahi?
Uğruna 50’den fazla kişinin cenaze törenleri sırasında ölmeyi göze alacak kadar önem verilen Gen. Kasım Süleymani’yi ABD’nin öldürmesine İran’ın cevabı ne oldu?
Dini liderden başlayarak neredeyse bütün İran devlet kurumlarının en üst düzey yöneticileri ‘intikam yeminleri’ ettiler ve ABD’ye gününü göstereceklerini duyurdular.
Ardından da önceki gece Irak’taki iki Amerikan üssüne füzelerle saldırdı İran.
Bütün dünyaya çok sayıda Amerikan askerinin saldırılarda hayatını kaybettiği yine İran tarafından duyuruldu. Sayı da verdi İran: 80 ölü…
Ülkenin dini lideri Ali Hamaney, saldırılar sonrasında, “Bu daha bir şey değil, sadece bir tokat” açıklamasını yaptı.
80 ölüye yenilerinin katılacağı anlamı çıkarıldı bu açıklamadan.
Eylem sonrasında garip bir gelişme yaşandı: İran saldırılarının hedefi olan Amerikan ordusunun başkomutanı da olan Donald Trump, gece yarısı “Her şey yolunda” diye başlayan bir Twit attı ve esas açıklamayı ertesi gün yapacağını da bildirerek yatmak üzere ortadan çekildi.
Ertesi gün de saldırılarda tek bir Amerikan askerinin bile burnunun kanamadığı açıklandı.
Zaten İran saldırı yapacağını önceden Irak makamlarına bildirmiş. Amerikalılar da füzelere karşı korunma sistemlerini çalıştırmışlar. Amerikan medyasına göre, İran tarafından fırlatılan füzeler hayatları söndürme amaçlı olamayacak türdenmiş…
Trump da son açıklamasında “İran gerilimi düşürdü” anlamına gelen sözler sarf etti.
Amerikan televizyonlarını biraz da “Ne oluyor?” sorusuna cevap aramak üzere izledim.
İran’ın sözü ile özü arasında dev farkı açıklayıcı üç ihtimalden söz etti CNN.
Sonunda “Doğru olamaz, çünkü kendisi ordusuyla yakından ilgileniyor” notunu uygun gördüğü halde zikrettiği ilk ihtimal, dini lider Hamaney’in ülkesi ordusunun ne yapıp yapamayacağı konusuyla ilgili bilgisiz olabileceği ve saldırıların etkili olduğunu düşünmesinin bundan kaynaklanabileceği…
İkinci ihtimal, İran devlet aklının yumuşama yolunu tercih etmesi. Askerlerin uykuda olduğu gecenin bir yarısında üsse az sayıda zayıf füze gönderilmesi bu tercihin sonucu olabilir CNN’e göre. ABD de İran da çatışmacı bir yola girmenin zararlı olabileceğini biliyor da diyor Amerikan TV kanalı.
Üçüncü ihtimal biraz sinsice. İran, kendisinin askeri yönden zayıf ve sonuç alamayacak durumda olduğu hissini karşı tarafa verip esas vurucu eylemi için hazırlık yapma fırsatı elde etmek istemiş olabilir.
[İhtimaller arasında zikredilmeyen birini de ben buraya kaydedeyim: Trump’ın İran’ı hafife alan ve küçümseyen tavrı, karşı tarafı daha sert ve can alıcı eylemlere sevk etmek için kışkırtma amaçlı bir planın parçası da olabilir.]
Hangisi doğru olabilir bu ihtimallerin?
İran ve ABD seçim sınavındalar. İran’da önümüzdeki günlerde milletvekili, gelecek yıl da başkanlık seçimleri var ve Hamaney’in Meclis’te görmek istediği yüzler ile seçilmesini uygun göreceği cumhurbaşkanı için güç gösterimine ihtiyacı bulunuyor.
Aynı durum bu yılın Kasım ayında yeniden seçilmek için kolları sıvamış ve bu arada Kongre’de önüne çıkarılan azil sorgulamasından da kurtulması gereken Trump’ın da gündeminde. O da hem büyük bir çatışmaya girmeyeceği, hem de kodu mu oturtan bir lider olduğu hissini verebileceği bir ortamı arzuluyor.
Kasım Süleymani suikastı ve İran’ın can alıcı olmayan karşı saldırısı Trump’a istediği görüntüyü sağlıyor.
Hamaney ve onun çizgisini izleyen İran’daki meydan okuyucu kesim de, Süleymani’nin cenaze törenlerine yansıyan hissiyatları ve içeriye dönük “Üslerine saldırdık ve Amerika’nın 80 askerini yok ettik” mesajını kullanmakla yetinebilir.
Böylece bir suikast üzerinden karşı karşıya geldiği ve sonuçta savaşı da göze aldığı sanılan iki ülkenin politik kadroları bu kadarıyla yetinebilir.
Yetinilmeyecek olsa, İran, ABD’nin Irak’taki iki üssüne füze saldırılarını, harekete geçmeden önce, Amerikalıların kulağına gideceğini bile bile, Bağdat yönetimine neden bildirsin? Trump, saldırılardan hemen sonra aldığı “Kimsenin burnu kanamadı” bilgisini derhal herkesle paylaşmak yerine “Sabah açıklama yapacağım” deyip uyumayı neden tercih etsin?
Sebep ne olursa olsun, şimdiki yapılanla yetinme durumu, bundan sonra yeni çıkışlar olmayacağı, saldırılar yaşanmayacağı anlamına gelmez; tam tersine, söylemde kalan sertlik işe yaramazsa yeni eylemler de pekala devreye sokulabilir. Trump’ın küçümseyici tavrı İran üzerinde kışkırtıcı bir etki oluşturabilir.
Peki de, ABD’deki Mesih bekleyen ve kendi hayatlarında kıyameti görmek isteyen çevreler ile İran’ın 12. İmam’ın Mehdi olarak kıyamet öncesi dünyaya geleceği yolundaki dini inanışının şimdiye kadarki gelişmelerdeki muhtemel rollerini unutacak mıyız?
Mehdi/Mesih konusunun açılmasını, bir konuşmasında “Mehdi gelecek, ortamı buna göre hazırlamalıyız” cümlesiyle sağlamış olan Cumhurbaşkanı başdanışmanı galiba görevini bırakmış.
ABD ve İran konuyu unutturmaya çalışıyorlar.
Son kararım şu: O konuyu unutan sonunda hatalı çıkar.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.