Fehmi Koru*
Türkiye’nin Suriye sınırını güvenli kılma amacıyla başlattığı Afrin’e karşı ‘Zeytin Dalı Operasyonu’ daha ilk günden geniş çaplı bir destek gördü.
Yalnızca medyadan gördüğü destek bile daha önceki benzer durumlarda karşılaşılan değişik tepkilerden hayli farklı; medyaya neredeyse tek bir dil hakim…
Ancak daha önemlisi siyasetin operasyona verdiği geniş destek:
MHP, operasyon kararını alan AK Parti’den daha istekli olduğunu belli ediyor.
CHP de destek çıkmakta hiç tereddüt göstermedi; genel başkan Kemal KılıçdaroğluAlmanya’dan, parti sözcüleri de Ankara’dan operasyonu desteklediklerini açıkladılar.
HDP’den itiraz sesi çıktı çıkmasına, ama hem HDP’nin Meclis grubunun yarısı cezaevinde, hem de bu parti mensuplarına ‘olağan şüpheliler’ gözüyle bakıldığı için HDP’nin itirazının kıymet-i harbiyesi sıfır derecesinde.
İYİ Parti? Meral Akşener de ‘Zeytin Dalı’na olumlu bakıyor. Şu mesaj ona ait:
Saadet Partisi’nin desteği şartlı. Genel başkan Temel Karamollaoğlu, operasyonun barış ve huzuru tesis ederek en kısa zamanda bitmesinden yana. Amerika, İsrail ve Fransa’nın işini kolaylaştırmamak için operasyonu ‘ırk ve mezhep’ temelli yürütmemek de Karamollaoğlu’nun bir başka temennisi. Genel hava içerisinde SP de operasyona karşı sayılmaz.
Medya destekçi, siyaset genel hatlarıyla destek çıkıyor…
Herhalde bunu iyi ve olumlu bir durum saymamız gerekiyor.
‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ dizinine bu görüntüye bakarak bir de ‘tek ses’özelliğini ekleyebiliriz.
Ekleyebiliriz, ancak bunu olumlu sayabilir miyiz?
Belli bir oranda elbette olumlu, ancak belli bir oranda.
Savaşlar devletler için en nazik dönemlerdir. İşin nezaketi insan canının değerinden kaynaklanıyor. Günümüz savaşlarında beşeri unsur eski savaşlardaki kadar fazlaca devrede değil; göğüs göğüse vuruşmalar neredeyse yok gibi. Büyük çapta teknoloji kullanılıyor. Ancak yine de iki taraflı insan kayıpları söz konusu olabiliyor.
Şehidler söz konusu olunca da akan sular duruyor.
Durmalı da.
Ancak yine de çağdaş devlet muhalif sesleri de değerlendirmelidir.
Çağdaş olmayan devletlerin dünyamızın başına açtığı rahneler tarih kitapları sayfalarında çoktan yerlerini aldı.
Geçen yüzyılda yaşanan iki dünya savaşında 60 milyon kadar insan hayatını kaybetti. O savaşları başlatan kararları az sayıda insan aldı ve hiçbir itirazı da dinlemedi o insanlar. İtiraz etmeye kalkışanlara bir çok ülkede ‘vatan haini’ muamelesi yapıldığını da biliyoruz.
ABD, 2. Dünya Savaşı’nda, işi, çoktan kendi vatandaşı olmuş bazı azınlık mensuplarını (sözgelimi Japonları) ‘potansiyel suçlu’ olarak görüp toplama kamplarına tıkmaya kadar vardırdı.
Örneği ABD’den vermem bu ülkenin günümüzde neredeyse ‘çağdaşlık’ standardı sayılması yüzünden.
Oysa, ABD’de, 1960’lı yılların başında da, Soğuk Savaş’ın en soğuk günlerinde, tek ses arayışı, dönemin basınının kendi kendini sansürlemesi yüzünden, Küba’ya düzenlenen bir askeri operasyonun başarısızlığına yol açmıştı.
Başkan John F. Kennedy, şu günlerde bizim sinemalarda da gösterilen ‘The Post’ filminin kahramanları Washington Post gazetesinin sahip ve yöneticilerine ‘‘Operasyona sahip çıkın’’ telkininde bulunmuş, onlar da susmayı tercih etmişlerdi.
Sonradan, yalnızca gazete yönetmeni Ben Bradley ile sahibi Katherine Graham değil, Kennedy de, ‘‘Keşke susulmasaydı’’ pişmanlığını yaşamışlardı.
Susmasaydılar itiraz edecekler ve belki ülkelerine bozgun yaşatmayacaklardı.
‘The Post’ filminde anlatılan sonraki yıllardaki direniş o bozgundan çıkarılan ders sayesinde yaşanabildi.
Mehmetçiğe elbette sahip çıkılmalı, ancak git gide daha da karmaşıklaşan dünyamızda Mehmetçiğin zarar görmesini engellemeye yarayacak bir fikir özgürlüğü alanı da bulunmalı.
Bir de şu: Dışarıda askeri operasyon yürüten bir devletin içeride kendisini güvende hissetmesi de gerekir. Hem dışarıda uluslararası boyutları da bulunan riskli bir askeri operasyon yürüteceksin, hem de içeride geniş kitlelerle boğuşmayı göze alacaksın. Bu pek sağlıklı bir davranış sayılamaz.
İçeride rahat ve huzuru tesis edecek bir dil ve üsluba ihtiyaç duyulan bir zaman dilimidir savaşlar…
Özellikle de muhalefet askeri operasyonu iktidar kadar benimsemişken…
Hem dışarıda hem içeride savaş devletler için riski büyütür.
Akla her zamankinden daha fazla muhtaç olduğumuz günlerden geçiyoruz.