(Star - 1 Mart 2012)
Eğitim sistemini önemli oranda yenileyen yasa tasarısında meslek eğitimine özendirme amaçlı düzenleme yerli yerinde kaldı. Yasayı savunan Ak Parti sözcüleri, sevinçlerini saklamaksızın, “28 Şubat süreci İmam Hatipler’in orta kısımlarını kapatmıştı; tasarı yasalaştığında o kısımlar yeniden açılacak” demekte...
28 Şubat sürecinin tahribatını ortadan kaldırıcı bir adım bu hiç kuşkusuz... Ancak sevinçle birlikte üzerinde düşünmeyi de davet eden bir gelişme...
İmam Hatipler çok partili düzene geçildikten sonra halkın nabzının elinden kaçmakta olduğunu hisseden İsmet İnönü tek parti iktidarının dindarlara tavizlerinden biriydi. Medrese kökenli ve ‘Zulmetten Nura’ kitabı yazarı tarihçi Prof. Şemsettin Günaltay’ı başbakan olarak atadı İsmet Paşa; bu arada Köy Enstitüleri’ni kapatırken İmam Hatip kursları açılmasına da izin verdi.
DP iktidarında kurslar altı ilde okula çevrildi; sağ parti hükümetleri sonradan yüzlerce yenisini açmakta yarıştı. İlk günlerinden başlayarak bugünlere kadar, hemen her alanda, iftihar edilecek nesiller yetiştirdiğini biliyoruz bu okulların...
‘Post-modern darbe’ döneminde temeline vurulan darbeye rağmen, ömürlerini bu okullara vakfetmiş dava gönüllülerinin çabalarıyla, ayakta kalmayı sürdürdü İmam Hatipler; orta kısımların yeniden açılacak olması aynı gönül erlerini mutlu etmiştir.
Bu yazıyla ben özellikle onlara, onların gönüllerine hitap etmek istiyorum...
Kendine-özel bir dönemin ürünüydü İmam Hatipler; o dönemde kendilerinden beklenenden öte işlevler üstlendi ve fazlasıyla yerine getirdi. Bugün ise çok değişik bir ortamdayız ve dönemin özellikleri din eğitimine de dindar nesiller yetiştirilmesine de yeni yaklaşımlar gerektiriyor...
Amacı, yukarıdaki cümlede olduğu gibi, ikiye ayırmalıyız: Bir yanda camide cemaatin önüne geçecek, bilgisi ve ihlâsıyla örnek teşkil edecek iyi yetişmiş dinadamlarına ihtiyacımız var... Bir yanda da dinî bilgilere de sahip olmak isteyen değişik mesleklerde ilerleyecek gençlere... İmam Hatipler 28 Şubat’ta önleri kesilene kadar bu iki işlevi birden yerine getirdi; yeni yasayla eski duruma dönülecek...
Oysa bu iki işlevi birbirinden ayırmanın zamanı... Bugün, din ve ahlâk bilgisi derslerinden daha fazlasını talep edecek düz liselerde okuyan gençler için, İmam Hatipler’in müfredatında bulunan bazı dinî dersler seçmeli olarak sunulabilir. Buna karşılık, İmam Hatip Okulları, bugünkü durumlarının çok ötesinde imkânlara kavuşturularak, dört dörtlük dinadamları yetiştiren kurumlara dönüştürülebilir.
Geçmişte, şartlar öyle gerektirdiği için, iki işlevi aynı kuruma yüklemek makuldü; ama bugünün şartlarında yollar pekâlâ ayrılabilir ve her iki işlev eskisinden daha mükemmel biçimde yerine getirilebilir.
Düz liselerden sağlam dinî bilgilere sahip gençler yetişse, İmam Hatipler daha donanımlı din adamları yetiştirse... Ne güzel olur...
Seçmeli derslerin orta dereceli okullarda sayılarını artırır -bu arada Kürtçe de seçmeliler arasında yerini alabilir- ve yalnızca dinadamı yetiştiren İmam Hatipler’i öğrencilerine birkaç yabancı dili konuşacak düzeyde öğretir hale getirirsin...
Ne dersiniz? Üzerinde biraz düşünün derim.