*Fehmi Koru
Herkes, son seçimin oy oranlarından söz ederken, seçim gecesi televizyon ekranlarına da yansıyan, Cumhur İttifakı‘nın oy oranının yüzde 52 olduğu kabulünü benimseyerek konuşuyor.
Ben de seçim sonrası değerlendirmelerimde hep aynı oranı kullandım.
Dün akşam katıldığım Medyascope açık oturumunda, konuya son iki seçim tablosunu önüne koyarak yaklaşan bir konuk (Kemal Can), “Bu yanlış” dedi ve ekledi: “Son seçimde iki partinin aldığı toplam oy bir öncekinden yaklaşık 4 milyon daha az; bu da en az eksi dört puan anlamına geliyor. Önceki seçimde alınan yüzde 52’den dört puan çıkarıldığında geriye yüzde 48 kalıyor.”
Yüzde 48’i iki partiye bölüştürdüğümüzde, MHP’nin payı çıkarıldıktan sonra, AK Parti’ye, tarihinin en düşük oyu kalıyor.
[MHP benim hesabıma göre yüzde 15, Devlet Bahçeli’nin hesabına göre ise yüzde 18.81 oy aldı. Buna göre AK Parti’nin oyu ilk hesapta yüzde 35’in, ikinci hesapta ise yüzde 30’un altında.]
Hangi hesabı kabul ederseniz edin, AK Parti için alarm zillerini çaldıracak bir durum söz konusu.
Acaba AK Parti yönetimi oy kaybının sebepleri üzerinde kafa yoruyor mudur?
Seçimi Cumhur İttifakı ve AK Parti açısından yine de ‘başarılı’ bulanlar var. Onlara göre, bu ‘başarı’ , yürütülen kampanyada en merkezi argüman olarak kullanılan ‘beka söylemi’sayesinde kazanıldı.
Ülke güvenliğinin tehdit altına düştüğünden hareketle devlete yönelik tehlikeyi savuşturmak için güçlü olandan yana tavır alınması arzusunu ifade ediyor ‘beka’ kavramı.
[AK Parti son seçime kadar kampanyalarında ‘istikrar’ kavramını öne çıkarıyor ve kazanıyordu; ‘beka’ o kavramın tam tersi anlamda.]
Bu tespiti yapanların AK Parti’nin gücünü hala koruduğu veya MHP’ye kaptırdığı yerlere bakılarak haklı oldukları söylenebilir. İç Anadolu’da, Karadeniz’de o söylemin etkili olduğu bir gerçek.
AK Parti ile ittifak ortağı MHP’nin birlikte kaybettikleri yerler, daha önce AK Partili belediye başkanlarını seçebilmiş büyük kentler. 1994 yılından beri hep aynı çizgideki adaylara oy vermiş Ankara ile İstanbul’u bile kaybetti Cumhur İttifakı…
Tabloya göre, AK Parti ülkenin bütününde oy kaybına uğramış, belli il ve ilçelerde ortağı MHP’ye, büyük kentlerde ise CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı‘na geçilmiş bulunuyor.
İstanbul’u kaybetmemek için seçimi yeniletmek istiyor AK Parti, bu amaçla canla başla çaba gösteriyor; beklentisi, 7 Haziran 2015 seçimindeki oy kaybının aynı yılın 1 Kasım’ında yenilenen seçimde telafi edilmesi sonucunu bu kez de tekrarlamak…
Acaba seçimin yenilenmesi bu defa da aynı sonucu sağlayabilecek mi?
Sorumun bir kuşkuyu dışa vurduğunu fark ettiniz ise kendimi doğru ifade etmişim demektir. Ben bundan bayağı kuşkuluyum. AK Parti’nin büyük kentlerde oylarının azalmasının ciddi sebepleri var ve bu her geçen günün gündeme taşıdığı yeni gelişmelerle daha da kalıcı hale geliyor.
Siyasi tarihimizde, ilk kez, DP çizgisinden gelen partilerin seçmenlerinden bir bölümü -ki onlar 2002’den yakın seçimlere ve referandumlara kadar AK Parti seçmeniydiler- oyunu CHP’nin adayına verebildi.
Bu ‘ilki’ bir yere kaydetmek şart.
CHP, bu seçimin öncesinden başlayarak kentlerin muhafazakar seçmenine de sempatik gelebilecek bir söylem benimsedi ve karşılığını da aldı.
Daha önce çeşitli sebeplerle CHP’ye oy vermeyen -veremeyen- bir seçmen kitlesi, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük kentlerde, tercihini değiştirebildi.
Merakım, seçim sonuçlarını değerlendirirken, AK Parti yönetiminin bu gerçeği görüp göremediği…
Gördüklerinden kuşkuluyum. Görmüş olsalardı, İstanbul’da seçimin tekrarını arzu etmezlerdi.
‘Beka’ söylemi ve o söyleme dayalı çıkışlar kentli seçmen üzerinde fazla etkili olmuyor; hatta bazılarında tepkiye de yol açıyor.
Kentli seçmen daha sorgulayıcı, daha ben merkezci ve kendi gündemine daha fazla sahip.
Çubuk’ta anamuhalefet partisi liderine saldırılması türünden olaylar ve o saldırının iktidar cephesinde (AK Parti ve MHP’de) bulduğu yankılar da, seçim yenilenecek olursa, İstanbul seçmeni üzerinde oyların iktidar cephesi adayına yönelmesi sonucunu doğurmayabilir.
Ekonomik sıkıntı biraz daha ağırlaşırsa hele, yenilenen İstanbul seçimi, ardından farklı senaryolar yazılmasına yol açacak bir sonuç da verebilir.
Nasıl senaryolar mı?
Onları, yenilenmesi durumunda seçim sonrasında nasıl olsa konuşacağız.
*bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır