Fehmi Koru*
ABD’de yaşanan, ilk bakışta, ülkenin bir ‘iç-meselesi’ gibi görünüyor.
Yeni seçilen başkan kampanya vaatlerinden birini karanameye dönüştürerek 7 müslüman ülke vatandaşlarına ABD’ye seyahat yasağı koydu; artık mülteci de almayacak ABD…
Ülkenin yargısı kararnameyi ABD anayasasına aykırı bularak iptal etti.
Trump ve kadrosu yargı kararını aşmanın çarelerini arıyor…
Bulursa da, bulamaz ve karara saygı gösterirse de, olan biten ABD’nin ‘iç-meselesi’ olarak kalacak…
Acaba öyle mi?
Pek öyle değil.
ABD gibi bir devletin ‘terör’ ile irtibatlı bulduğu için ‘yasak’ uygulama yoluna gittiği ülkelerin isimlerini artık bütün dünya biliyor. İçlerinde Amerikan ordusunun yoğun biçimde topraklarında bulunduğu Irak ve Libya ile konferanslar yoluyla iç-savaşını sona erdirme çabası güttüğü Suriye var…
İran ile de yılların soğukluğunu gidermeye yarayan bir ‘nükleer anlaşma’ imzalamıştı ABD…
Diğerlerini (Sudan, Somali, Yemen) bir tarafa bıraksak bile.. bu dört ülke.. yeni başkan döneminde.. onun çıkardığı kararname ile.. ABD’nin gözünde farklı bir yere sahip olduklarını öğrenmiş oldular.
Yeni yönetim yargı engelini aşsa ve yasağı sürdürse de.. engeli aşamasa ve yasağı uygulayamasa da.. üçüyle (Irak, Libya ve Suriye) kendi insanlarının yakın teması sürmek zorunda; dördüncüsü (İran) ile gerilimi tırmandırmasının getirisinden çok götürüsü olacağı da kesin…
Kararname ile birlikte başlayan süreç konuyu daha ilk andan ABD’nin bir ‘iç-meselesi’ olmaktan çıkarmış bulunuyor. Konu aynı zamanda ABD için bir ‘dış politika’ konusu…
O ülkeler için ise, ABD, kararname ile birlikte, başka türden bir sorun haline dönüşmüş bulunuyor.
Bu durum, konuyu, ABD ve 7 ülke dışında kalanlar için de ‘hassas’ hale dönüştürüyor. Özellikle de ABD’nin müttefiki ülkeler için…
Nedenini açıklayayım.
Vize almış bile olsalar 7 ülke vatandaşlarına ABD’ye gelme yasağı konulmasının sebebi neydi?
Bu ülkelerin ‘teröre destek vermesi’, dünyanın başına dert açan terör örgütlerini desteklemeleri değil mi?
İddia doğruysa.. bu ülkeler suçlandıklarını görünce.. o güne kadar sürdürdükleri terör irtibatını bırakırlar mı?. yoksa kendilerini alenen ‘terör’ ile suçlamış ülkeye ve müttefiklerine dünyayı haram edecek karanlık işlere mi bulaşırlar?
Hadi, bir an için iddianın doğru olmadığını kabul edelim.. Tablo değişir mi sanıyorsunuz? Terörden uzak kalmaya mı devam ederler?.. yoksa “Madem öyle, işte böyle..” tepkisi mi verirler.
Sözün kısası: Trump’ın kararnamesi dünyamızı daha az güvenli bir dünya haline dönüştürmüş bulunuyor…
Uygulansa da öyle, uygulanmasa da…
Tablonun ABD açısından sorunlu bir yönü daha var: Bir çırpıda 7 ülkeyi ‘terör üreten ülkeler’ olarak suçladı Başkan Trump… Yargı önünü kesse veya kesemese, bu kadar tartışmadan sonra, iddiasının havada kalmasına izin verir mi dersiniz?
Yoksa haklı olduğunu ispata yarayacak operasyonlar için o da kapıyı aralar mı?
Dünyamız.. bir yandan ABD tarafından ‘terörist’ ilân edilmiş ülkelerin.. o güne kadar terörle bir ilişkileri olmasa bile.. el altından terörü teşvik ettiği.. buna ek olarak.. iddia sahibinin de iddiasını ispat sadedinde.. el altından o ülkelere mal edilebilecek terör dalgasına yol verebileceği.. bir dünya haline geliyor galiba…
Vahim, çok vahim bir durum bu.
İşin daha da vahim yönü, Trump’ın bunu teammüden işlemesi…
Yasak getirmek için çıkardığı ‘kararname’ uygulaması, anayasaya uygunluk bir tarafa, ABD’deki başkanlık kararnamesi uygulamalarına da aykırıdır.
Kararnameler, ABD’de yarım veya tam günlük tatil ilânları veya önemli bir olayın onayı için çıkartılmış…
Serbest olan bir konuyu yasaklamak veya yasak olan bir konuyu serbest bırakmak amaçlı hiç kararname çıkarmamış başkanlar..
Başkan John F. Kennedy 1962 yılında ‘kararname çıkarma’ konusunda bir başkanlık kararnamesi (Executive Order 11030) çıkararak biçimini bile kurala bağlamış…
“Yazılacak kararnamenin sol marjini 1 inç olacak” tarzı kurallara kadar…
Bir kural da şu: Kararname kaleme alındıktan sonra Beyaz Saray’ın bir birimi olan Bütçe Ofisi’ne gönderilecek, oradan alınacak onay ile Adalet Bakanlığı’na yollanacak; orası da onaylarsa.. Başkan o zaman kararnamesini yayınlayabilecek…
Kural bu.
Trump bu kurala uyarak gerekli onayları aldı mı?
Hayır.
ABD’nin yeni başkanı “Ben yaptım, oldu” anlayışını, ‘başkanlık sistemi’nin belki de en sağlam kurala bağlanmış bir uygulamasına yansıtmış görünüyor.
Sonucunun hem kendi ülkesi, hem haklarında iddiada bulunduğu 7 ülke, hem de irtibatları sebebiyle geniş uluslararası camia için sorunlar doğurabileceğini hesaba katmamış olabilir mi?
Yoksa.. zaten istediği.. bugün karşı karşıya olduğumuz karmaşa ve vahim ortam olmasın?
Dünyayı daha az güvenli kılma niyeti?