Fehmi Koru: Bu seçimde üzerinden kampanya yürütülen parti HDP

Fehmi Koru: Bu seçimde üzerinden kampanya yürütülen parti HDP

*Fehmi Koru

İstanbul’un ‘miting-sever olma’ özelliği var. Her parti büyük kalabalıklar toplayabiliyor. En görkemli mitingleri hangi partinin yapabildiğini ise herkes biliyor: AK Parti.

Dün Yenikapı’da toplananlarla en kalabalık mitinglerin AK Parti tarafından yapıldığını bir kez daha gördük.

Aynı heyecan seçim gününe de yansırsa mesele yok.

Kuşkumun kaynağında miting-sever İstanbul’un bazen partileri yanıltabildiğini bilmem yatıyor…

İstanbul mitingleri tarihi

En bilinen örnek 14 Mayıs 1950 seçiminin hemen öncesinde (10 Mayıs 1950) CHP’nin İstanbul mitinginde yaşanmıştı.

Tek parti döneminde Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin genel başkanıydı. Valiler belediye başkanlığını da üstlendikleri gibi iktidar partisinin il başkanlığı görevi de onlardaydı.

CHP’nin İstanbul mitinginde Taksim’de toplanan kalabalık o sırada İstanbul valisi de olan partinin il başkanı Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay‘ı çok heyecanlandırmış, birlikte kürsüye çıktıkları İsmet İnönü‘ye dönen Gökalp‘in ağzından iftiharla “İşte Paşam İstanbul”sözcükleri dökülüvermişti.

İşte Paşam İstanbul…

O seçimin sonucunun ne olduğunu biliyoruz: Tek parti dönemine son veren büyük bir bozgun yaşamıştı CHP…

Benzer bir durum 1989 belediye seçimlerinde de tekrarlandı. Anavatan Partisi’ne o seçimde en görkemli mitingi İstanbullular hediye etmişti. O kalabalık mitingin ertesi günü, Hürriyetgazetesi, “Bedrettin Dalan seçimi yüzde 63’le kazanıyor” manşetine hak verdiren bir anket haberiyle seçimin muhtemel sonucunu millete duyurmuştu.

Dalan daha önce kimselerin adını duymadığı SHP adayı Prof. Nurettin Sözen karşısında seçimi kaybetti.

Hürriyet‘in bugünkü manşeti “Yenikapı’da tarihi bir gün” ise hiç şaşırmayınız.

Yukarıdaki olumsuz örnekler yanında bir başka gerçeğe de işaret etmem gerekiyor: Son 17 yıldır İstanbul’da düzenlediği mitinglerde en büyük kalabalıkları topladığı gibi, seçimleri de kazanmasını biliyor AK Parti.

[Bir istisna cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi için yapılan anayasa değişikliği referandumudur. O referandumda Ankara gibi İstanbul’da da ‘Hayır’ oyları ‘Evet’ oylarından fazla çıkmıştı. Seçimleri olabildiğince yakından izleyen bir dostum, bugüne kadar İstanbul ile Ankara’nın her seçimde birlikte oy kullandığını, birini kazananın diğerini de kazandığını hatırlattı. Tespitini ilginç bulduğum için dikkatinize sunuyorum; 31 Mart’ta da bu iki kent bakalım aynı diziyi devam ettirecek mi?]

Mitingleri son zamanlarda uzaktan izliyorum. Orada dile getirilenlerin gerçeklerle bire bir örtüşmediğini, kürsüden verilen vaatlerin çoğunun sonradan unutulduğunu bilmem bu soğuklukta rol oynuyor olabilir.

Demokrasi olsa, ama bazı partiler olmasa

Bir de şu var: Partilerin birbirleri hakkında söyledikleri ileri geri sözler de kulaklarımı müthiş tırmalıyor.

Demokrasilerde siyasi partiler sistemin ana unsurlarıdır. Pek az oy alan partilerin bile sistem içerisinde bir değeri vardır.

Halbuki son zamanlarda yapılan seçim kampanyaları, taraflar değişse bile, karşı tarafın yok olsa daha iyi olabileceği mesajlarıyla dikkat çekiyor. Refah Partisi’nin yükseliş dönemi olan 1990’larda rakipleri onu yok etmenin doğru olacağı propagandası üzerine kampanya yürütmüşlerdi. [Nitekim birinci parti olarak çıktığı 1995 seçiminden sonra hakkında dava açıldı ve kapatıldı Refah Partisi.]

AK Parti’nin ortaya çıktığı dönemde de siyasi rakipleri onun kapatılması gerektiğini ileri sürüp durmadılar mı? Aynı talepler iktidarının ilk dönemlerinde de devam etti. [2007 seçiminde arkasındaki seçmen kitlesi daha da büyümüşken AK Parti hakkında da kapatma davası açıldı ve bir oy farkıyla kapatılmaktan kurtuldu iktidarda olmasına rağmen AK Parti.]

Bu seçimde üzerinden kampanya yürütülen parti HDP…

Ne yazık…

Münif Paşa mıydı Osmanlı döneminde Maarif Nazırı koltuğunda otururken, “Şu mektepler olmasaydı Maarif’i ne güzel idare ederdim” dediği kayıtlara geçmiş olan devlet adamımız?

Bugünlerde de bazılarının aklından dışarıya vurmasalar da benzer düşünceler geçtiği belli. “Şu ve şu partiler olmasa demokrasi daha güzel olacak” düşüncesi…

Oysa HDP bir önceki seçimde (24 Haziran 2018’de) 6 milyona yakın (5 milyon 890 bin) oy almamış mıydı?

HDP’ye vurmak için açılan ağızlar, o kadar seçmenin -muhtemelen HDP’ye de verebilecekken çeşitli sebeplerle başka partilere oy veren bazılarının da- rahatsızlığına sebep olduklarının farkında değiller mi?

Anketlerde deneklere “Kendi partinizden başka bir partiye oy vermeniz gerekirse o hangi parti olurdu?” tarzında da bir soru yöneltilir ve böylece seçmenlerin ikinci parti tercihi öğrenmeye çalışılır. AK Parti seçmenleri arasında HDP’yi ikinci tercih görenler bulunmadığı mı sanılıyor?

İktidar cephesi (AK Parti ve MHP), dün, İstanbul’da, Hürriyet gazetesinin “Tarihi bir gün” diyeceği türden bir miting düzenledi. Herhalde öyledir. Ancak, iktidarın Ankara ve İstanbul’u bir kez daha elinde tutabildiği bir seçim olacağı için mi, yoksa bu iki büyük kenti bu kez kaybedeceği için mi ‘tarihi’ denilmeyi hak edecek bu seçim?

Nasıl olsa merakımızı gidermek için bir haftadan az bir süre kaldı.

*bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır