Fehmi Koru: CIA, Türkiye ile örtülü savaşta dizileri de devreye soktu

Fehmi Koru: CIA, Türkiye ile örtülü savaşta dizileri de devreye soktu

Chase Brandon adı size bir şey hatırlatıyor mu?

Entrikalı, hareketli, içerisinde istihbarat boyutu bulunan film ve dizi izleyicisi iseniz, bu ismi mutlaka bilmek zorundasınız.

Chase Brandon o tür filmlerin senaryolarına, diyaloglarına, aksiyon sahnelerine birebir karışan kişi…

Onun ‘olur’ onayı olmadan ne Bourne filmi olurdu, hatta ne de James Bond filmi…

Bir çok televizyon dizisinde de onun izlerine rastlamak mümkün olabiliyor.

Önemi?

Hollywood için çok önemli biri olan Chase Brandon aslında bir CIA görevlisi.

CIA’den maaş alıyor, ama görev yeri Hollywood…

Kendisine ‘Hollywood’la ilişkiler görevlisi’ unvanı vermiş CIA ve film şirketlerine muhatap etmiş…

‘İrtibat casusu’ gibi bir şey…

Ne zamandır? 1999 yılından beri…

Saçı-sakalı ağarmış Brandon ABD devletinin politikalarıyla, savaşlarla, CIA ile ilgili hemen bütün filmlerin üretim aşamasında yer almış…

Türkçe isimlerini bilmediğim için kendisinin resmen ve alenen, adının künyede geçirilmesine de izin vererek ilgilendiği filmlerin orijinal isimli listesinden bazılarını ilginize sunayım: The Recruit.. Sum of All Fears.. Enemy of the State.. Bad Company.. Mission Impossible III… Meet the Parents… In the Company of Spies.. The Good Shepherd.. Charlie Wison’s War.. Spy Game.. The Interpreter.. Salt…

Tabii James Bond ve Jason Bourne filmleri de…

Yaklaşık 200 Hollywood filmi CIA veya Pentagon onayıyla çekilmiş…

Ayrıca Alias, Person of Interest ve 24 gibi dizilerde de ‘danışman’ olarak görev almış Chase Brandon…

CIA’den Valerie Plame, Joe Weisberg, Robert Grenier gibi isimler de değişik TV dizilerinde belirleyici roller üstlenmişler…

Savaş filmlerinde Hollywood’a muhatap seçilmiş bir isim de Pentagon’un Hollywood irtibat subayı Phil Strub…

Neden bu uzun açıklama?

Şu gerçeğin bilinmesi için: Karşımıza film veya dizi olarak çıkan ABD yapımı görsel ürünlerde, içinde CIA’nin adı geçiyorsa, ya da konu ABD politikalarıyla ilgiliyse, o film veya dizi mutlaka ama mutlaka CIA denetiminden geçmiştir.

Komedi filmi olan ‘Meet the Parents’ gibi olanlar bile…

Son yıllarda bütün dünyada heyecanla izlenen ‘Homeland’ dizisinin bütün ekibi –yapımcılar, senaristler ve artistler– her yeni sezon başında ABD başkenti Washington’un bir mahallesi olan Langley’deki CIA karargahına gidip brifing bile alıyor.

En uzun süreli heyecan dizilerinden ‘24’ tam sekiz sezon boyu bir kıtadan diğerine operasyon çeken bir CIA ajanının maceralarını gümüş ekrana yansıtıyordu. Kiefer Sutherland’in canlandırdığı Jack Bauer’in maceralarını…

Türkiye.. Cumhurbaşkanı.. FETÖ.. NATO tekmili birden.. dizide…

Kiefer “Ben artık bu tür filmlerden bıktım” noktasına gelmişken, aa o da ne, bir baktık, bu defa tesadüfen ABD başkanlığına tırmanmış bir politikacı olarak ‘Designated Survivor’dizisinde karşımıza yeniden çıkıverdi.

Yalnız başrol oyuncusu da değil, aynı zamanda yapımcı olarak da…

Bu dizide de Chase Brandon’un, –yani CIA’in– parmak dokunuşları hissediliyor.

Özellikle de neredeyse bütününün Türkiye’ye hasredildiği son bölümde…

Dün gece oturduk, aile boyu, hayretler içerisinde kalarak, o bölümü Hulu’dan izledik…

Yeni darbeden çıkmış Türkiye.. Cumhurbaşkanı Fatih Turan BM toplantısı için ABD’ye gidiyor.. Bir üniversitede misafir öğretim üyesi olan Nuri Şahin ve adamları orada protesto gösterisi düzenliyor… Cumhurbaşkanı Turan ABD başkanına, “Fatih’i bize ver, o darbe girişiminden ve çok sayıda insanın ölümünden sorumlu” diyor… ABD’yi ülkesi adına tehdit ediyor Türkiye cumhurbaşkanı… “NATO’dan çıkarım, askeri üs ve tesisleri Ruslar’a veririm”tehdidini savuruyor…

Evet, henüz dün ihtilâfı yaşanan NATO konusu bile, dizinin bu bölümünde yerini almış bulunuyor…

FETÖ’ye sahip çıkıyor ABD başkanı…

Dizide tabii…

Kısacası bölümün içerisinde tek eksik Rıza Sarraf…

İçimizden biri, “Onu da gelecek bölüme saklamışlarsa hiç şaşırmam” dedi izlememiz bittiğinde…

Önceki bölümlerde de çeşitli ülkelerle ABD arasında sürtüşmeler yaşanıyordu, ancak senaristler her ülkeye başka isimler uydurmuş oluyordu. Bu defa Türkiye adlı adınca sahneye yansıtılmış…

Amerikalılar yüzümüze söyleyemediklerini senaristler aracılığıyla dizideki artistlere söyletmişler…

CIA sansürler, bu dizi sansürsüz

James Bond, biliyorsunuz, İngiliz MI6 ajanıydı. ‘Tomorrow Never Dies’ filminde yanında bir de CIA ajanı vardı. İkili uçaktan Vietnam sularına doğru atlarken, CIA ajanı, “Ne olacak biliyor musun? Bu bir savaş ve belki bu defa biz kazanabiliriz de…” diyecekti.

Hiç değilse senaryoda öyle yazıyordu ve öyle de konuşmuştu CIA ajanını canlandıran artist.

Ancak, CIA adına filmin son halini izleyen görevli, Chase Brandon, yanlış anlaşılabileceği gerekçesiyle o cümleyi sansürledi.

Türkiye dahil 100’den fazla ülkede izlenen ‘Designated Survivor’ dizisinin ülkemizle ilgili bölümü ise rahatsız edeceği bilindiği halde sansürsüz yayınlanabildi.

Ne oluyoruz, bilen var mı?

*Bu yazı FehmiKoru.com'da yayınlanmıştır